Kutsanmış Varis ( 1 ~ 2 )

ACI GERÇEKLER

Uykumdan kalktığımda saatin akşamüstü 15.00 olmasını görmemle yataktan kalktım. Rutin işlerim halledip dışarı çıktım. Dün neden Müdüre Hanım Okulu tatil yapmıştı acaba? Ben aslında kimdim? Bunları araştırmak için kütüphaneye doğru yola koyuldum ve kütüphaneye geldiğim zaman içeri girdim, kimse yoktu bu benim için avantajdı. Birden ne araştıracağımı düşündüm sonra en iyisi beş elemente sahip varisi araştırmak deyip elimi önümdeki yere koyup Beş Elemente Sahip Varis dedim ve karşıma 5 tane kitap geldi. Ben onları incelemeye başladım ama aradığım kitap bu değildi. Ben kara kara düşünürken aklıma hiçbirşey gelmiyordu.

YAZAR'DAN..

Genç kız kafasını ellerinin arasına koydu ve bir süre öylece bekledi. İzlenildiğini bilmeden. Onu izleyen ise Ruh Krallığı Prensi Buğra'ydı. Aslında tamamen kızı görmesi şans eseriydi ve kendini de bir anda kızı izlerken bulmuştu. Kızı incelemeye başladığı zaman gerçekten dört dörtlük bir kız olduğunu farketmişti. O asabi halleri , kararlılığı ve dik başlılığı onu etkilemişti. Kıza karşı ilgi duymaya başlamıştı. Sonra kafasını sallayınca kızın ruhunu incelemeyi düşündü. Saftı, temizdi. Ama ruhu çok farklıydı. Bir sis tabakası gibi değildi aksine gökkuşağı gibi renkliydi. Bir an için varisin o olabileceğini düşündü. Eğer oysa çok şey değişecekti. Dün müdürenin dersleri iptal etmesinin sebebi ise Samandra'nın varlıklarının yakınlarda olduğunu belirtmesiydi. Daha fazla oyalanmak istemediği için hemen Deniz'in numarasını çevirdi ve grubun gelmesini bekledi. Çünkü kız bir anda robot gibi olmaya başlamıştı. Çok geçmeden prensler de gelince kısaca Buğra onlara anlattı. Kızı izlemeye başladılar. Genç kız ise hayali bir ses ile kafasını masadan kaldırdı. Biri resmen ona BENİ BUL diyordu. Kız sesi takip ederken arkasında da prenslerin takip ettiğini bilmiyordu. Kız bir duvarla karşı karşıya gelince duvarla bakışmaya başladı ve yine derinden gelen bir sesin İÇİNDEKİ GÜCÜ BIRAK VE BENİ BUL PRENSES demesi ile kız sanki ne yapacağını biliyormuş gibi ilk su elementini ardından ateş, hava , toprak ve en sonunda en zoru olan ruh elementini çıkardı. Arkasında ise şaşkınlıktan şekilden şekle giren prensler vardı. Kızın önünde elementlerinden oluşan bir hançer oluştu ve kız hançeri alıp elini kesti. Ona iyice yakınlaşan grubu hala görmemişti. Hipnotize olmuş gibiydi. Elinden akan kanları ise duvarda 2 bölgeye değdirdi ve duvarda bir kapı oluşup açıldı. Kız kapıdan geçerken tam kapanacak olan olan kapıdan koşmalarına rağmen sadece Deniz geçebilmişti. Deniz etrafına şaşkınlıkla bakarken kızı izlemeye koyuldu. Kız ise kendine gelmiş olacak ki ilk silkelendi ve bulunduğu duruma anlam vermeye çalıştı. Biraz ilerledikten sonra bir kitap gördü baya kalım ve çok eski bir kitap. Kız kitabı eline aldığında kitabın üstündeki yazıyı sesli bir şekilde okumaya başladı. Kutsanmış Varis yazan yazıyı anlamaya çalışırken arkasındaki Deniz ise gözü yaşlı yere çömeldi. Kıza sebepsiz yere hissettiği yakınlık onun kız kardeşi olduğundan dolayı mıydı yani? Gözü yaşlı olan Deniz kendi kendine mırıldandı. Sen Kimsin? Kız ise kitabı açmaya çalıştı ama açamadı. Kitabı nasıl açacağını düşünürken kapıyı nasıl kanla açtıysa bunuda kanla açmayı düşündü genç kız ve yine bütün elementlerini ortaya çıkardı. Deniz ise kızı daha yakından görebileceği yere geldiğinde daha ne kadar şaşırabileceğini düşündü. Kızın gözlerinde bütün elementin renkleri vardı. Kız kanlı elini kitaba koyduğunda kitap sallanarak açılmaya başladı. Kız ise içindeki bilgileri sesli okumaya başladı.
" Doğacak olan varis beş elemente de hükmedecek. Kendi benliğini bulabilmesi için ailesini öğrenmeli. Kim olduğunu öğrenmeli! Bu kitap sadece varisin kanı ile açılmakla beraber ona verilecek görevde başlamış oldu. Kendisine ait olan eşyayı bulmalı ardından Ruh hayvanını bulmalı. Ruh hayvanını da bulunca görecek gözleriyle geçmişini ve öğrenecek tüm benliğini"
Diye okuduktan sonra kitap yok oldu. Deniz ise sözleri ezberledi ve oradan ayrıldı. Onu bekleyen grubuyla hızlıca oradan uzaklaştı. Grubu ona bakarken o ise ağzından tek bir cümleyi kaçırdı.
" Berrak'a kimse dokunmayacak eğer dokunacak olursa karşısında beni bulur. Ben emin olana kadar ona elini sürmeyeceksiniz " demesi ile Buğra olayları anlamaya başlarken diğerleri sessiz kaldı. Ateş ise bunu umursamadı o kıza haddini bildirecekti. Oradan ayrıldıkları sırada kız kütüphaneye gidip birşeyleri araştırmak istedi ama yine bir bilgi bulamadı. Kitaptaki yazıları düşününce iyice çıkmaza girdi ve kendini odasına attı. Oda arkadaşı ise koltukta oturmuş genç kızı bekliyordu. Onu merak etmişti ve genç kızı görür görmez soru dolu bakışlarını kıza çevirdi. Genç kız ise ona anlatmanın ne kadar doğru ya da yanlış olacağını düşünüyordu. Ama bir süre daha anlatmamayı seçti ve kıza ;