Okulun bahçesinde buluşan gençlerin bugün artık dinlenme günüydü zira yarın turnuva başlayacaktı. Okulda ise hareketlilik mevcuttu ki çoğu öğrenci heycanla yarın ki turnuvayı konuşup duruyorlardı. Profesörler ise yarınla ilgili hazırlık yapıyorlardı. Yarışmanın olacağı yer ise Sessizlik Orman'ının ortasıydı. Sessizlik ormanı denmesinins ebeni ise bir tane yaşayan canlının olmamasıydı. Gerçek sebebini ise bilen yoktu ya da belki de bilen vardı ama bahsetmiyorlardı. İki grup büyükçe bir çardakta otururken kendi aralarında düne kadar yaptıkları her bir antrenmanı profesörler eşliğinde tekrardan gözden geçiriyorlardı. Bir iki saatlik bir zamandan sonra ise Berrak,
" Yarın ki etabımız bağışıklık kazanmış yaratıklarla ilgili ve yanılmıyorsam güçlü yaratıkları karşımıza çıkaracaklarını düşünüyorum o yüzden bence en mantıklısı yaratığa direk fiziksel olarak değilde psikoloji açısından zayıf olduğu yönünü hemen bulup işi bitirmemiş. Süre tutacakları için yükske ihtimalle pratikliğimizi ölçmeye çalışacaklar. Zihin etabında ise yine zorlayacaklarını düşünüyorum psikoloji izi o yüzden ne yapıp edip o koltuğa oturduğumuz da birbirimiz ile bağlantı kurmamız çok önemli. Boşluğa düşeceğimiz kişiye bunun bir geçmiş olduğunu hissettirmek iz lazım. Üçüncü etap ile ilgili bir yorum yok zira kendi güçlerimizi ve taktiklerimizi biliyoruz ama karşımızda üçüncü etapta bizimle yarışacak olanların da güçsüz olduğunu düşünmüyorum o yüzden ilk kıs abir sürede savunma yaparken bir yandan açıklarını bulmamızın gerektiğini düşünüyorum. Grup etabında ise dört kişi ile yarışacağız ve bu da sitelerimize göre hesaplanacak yani ne yapıp edip mutlaka gerçeklerin farkında olmamızın gerektiğini düşünüyorum "
Demesi ile ona doğru tebessüm eden Profesör,
" Dediklerinde tamami ile haklı arkadaşını ve Gayette Güzel yerlere değindi. Hemen hemen bizimle söyleyeceklerimizle aynı şeylerdi ama sizi bir konuda uyarmak istiyorum bireysel dövüşlerde hileye başvuran çok olacaktır o yüzden çok dikaktli olamnızı istiyoruz sizden Ayrıyetten de son etap diğerlerine göre daha ciddi ve riskli zira savaş aletleri kullanılacak ve biz birinizin bile yara almasını ne kadar istemesekte mecbur bir takım üzücü şeyler olacak o yüzden lütfen çocuklar herşeyden önce kendinize dikkat edin "
Deyince Profesör herkes ciddiyetle başlarını sallarmışlardı zira hafife alınmayacak bir konu olduğunun herkes farkındaydı. Canlarını seviyorlardıok dikkatli olmaları gerekiyordu. Ayağa kalkan iki profesör oradan ayrılınca kendi aralarında kalan gençler ise biraz daha kendi aralarında stratejilerini konuştuktan sonra ise ortamın gerginliğini dağıtmak amaçlı oyun oynamaya karar vermişlerdi ama kimse de mantıklı bir oyun bulamamıştı. O anda Berrak'ın aklına dolan düşünce ile tedirgin olmuştu zira o herşeyi düşündüğünü sanarkem atladığı bir konu vardı o da son ejderha olmasıydı. Tabi ya bu nasıl aklına gelmemişti, kendisinin gizlemesi gerektiği asıl şey buydu o yüzden bugün ne yapıp edip ona da bir çare bulmalıydı. Şuan herşey iyiyken saklı olan ortaya daha çıkmamalıydı çünkü bu dostluğun temeli daha o kadar sağlam değildi ve her an herşey olabilirdi. Ne kadar saklamak istemese de Berrak bunu saklamak zorundaydı. İstemsizce kendi dudaklarını dişlerken Buğra'nın onun kulağına,
" Az daha dudaklarını ısırırsan kanatacaksın sevgilim ve ben o atmosfere dayanamayıp dudaklarına yapışacağım "
Deyip gülerek geri çekilince Berrak biraz utanarak tebessüm etti ve sevdiği adama bakıp gözleriyle merak etmemesi gerektiğini hissettirmeye çalıştı zira onu da tedirgin ettiğinin farkındaydı. Ortamda dönen muhabbet ve şakalarla beraber gençler bugün güzelce zaman geçirmeye karar vermişlerdi.
Olimpos tahtında oturan tanrı ve tanrıçalar ise yine her zaman ki gibi çecukalrını gözlemlemeye çalışıyorlardı. Tabi bazı tanrı ve tanrıçalar on ise kaşları çatıktı. Örneğin Hera ve Afrodit adeta sinir küpüydü çünkü veliahtlarının neden onlarla bu kadar yakın olduğunu anlayamıyordu. Ama Hera kafaya koymuştu normalde bugün veliahtı ile konuşmayı düşünüyordu ama kötü etkilenmesini istemediğinden dolayı yarışmadan sonra konuşmaya karar kılmıştı aynı Afrodit gibi..
Zeus'ta düşünceliydi çünkü aklını geçmişten kurtamıyordu zira hiç sarhoş olmayan tanrılardan biriydi ve o zamanında güce duyduğu açlık yüzündne sarhoş olduğunda en çok canını yakan şey evladına yaptığı zulüm ve edepsizlikti. O zamandan beri asla kızına yakın duramıyordu zira onda açtığı yarayı ve korkuyu tahmin edebiliyordu hatta daha da ötesi hissedebiliyordu. Artemis ve Athena ise tebessümlüydüler çünkü onlardan ümitlilerdi özellikle de Berrak'tan. Anlaşamadıkları veliahtlarla bile istemeden de olsa bir dostluğun temelini atmıştı Berrak ve bu da Athena'nın ona hayranlık duymaısnı sağlıyordu zira zeka tanrıçasının özelliğini çok güzel taşıyordu ve istemeden ols aher tanrı gibi göğsü kabarmıştı. Hades ve Poseidon ise içi rahattı ama her zaman ki gibi son anlarda Berrak'ın düşüncelere girmesini görmeleri, ikisinin gözündne de kaçmamıştı.
Ve son olarak ise Ares..
O ise karşısındaki kadındna gözlerini alamıyordu ne vardı ki bu kadında da kendini bu derece ona bu akdar bağlamıştı? Güçlü diye mi? Hayır. Eşsiz bir güzelliğe sahip diye mi? Hayır. E peki neden diye kendi kendine sorarken aklına tek bir cevap gelmişti ve o cevabın doğruluğuna da emin olunca kafasında ki sıkıntılardan kurtulmuştu. Cevap ise çok basitti zira o kadının kalbine aşık olmuştu ve herkesin merak ettiği gibi o da Berrak'ın asıl dönüşümünde sonra naısl biri olacağıydı ki yine herkes gibi eşi benzeri olmayan bir güzellikte olacağını tahmin ediyordu.
Tanrılar ise yavaşça koltuklarından kalkıp evlerine dağılmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsanmış Varis ( 1 ~ 2 )
Fantasy1.sezon bitimi , 2.Sezon Başlangıcı Berrak ve Arkadaşları yeni bir yerde yeni bir maceraya atılmışlardı. Yeni arkadaşlıklar Acılar Sırlar Gizemler Yalanlar Aşk ve İhaneti yine ve yine tadacaklar.. LAKİN BU SEFER BERRAK ÇOK DAHA GÜÇLÜ.. O hem Son E...