[⁵]

1.6K 52 27
                                    

Son sınıflardan bir kızın megafonla yaptığı konuşma esnasında Luna ve diğerlerinin ortadan kaybolduklarını fark ettim sanki birden yok olmuşlardı ama umursamadım, işime gelirdi. Jüriden tam puan aldığımda umursamaz bir tavırla yerime geçtim. Tam puan alan iki kız daha olmuştu; biri seyircilerin arasından kendisine gülümsyen bir oğlana bakarak gülümsemiş diğer kız ise küçük çaplı bir sevinç çığlığı atmıştı.

Birkez daha seyircilerin arasındaki oğlana baktım, gerçekten de tatlıydı. Elemeler bitmişti, tribünler yavaşça dağılırken seyircilerin arasından bir çığlık duyuldu "Karen!" "Karen'a birşey oluyor" Kalabalıktan birşey göremiyordum ama çığlıklar çok netti.

...

Karen için küçük bir anma düzenlendi. Okulda dolaşan dedikodulara göre onu öldüren şey uyuşturucuydu, diğerlerinden farklı etki eden türde bir uyuşturucu. Karen titreme nöbeti geçirirken ağzından açık mor renkte bir sıvının aktığını duymuştum, belki de yalandı. Karen'ın satıcısı bendim, en iyi müşterilerimden birini kaybetmiştim.

Çoğu kişi Karen'ın ölümünden etkilenmiş ve temiz kalmaya karar verdiklerini söylemişti. Uzun sürmeyeceğini biliyordum. Zayıf insanların bağımlılıkları olurdu ve zayıf insanlar hep bağımlılıklarına yenik düşerdi.

Daha öncede pek çok kişi ölmüştü ama Karen'ın ölümü diğerlerinden farklıydı, çūnkü o benim kızlarımdandı. Birkaç güne hatırlamayacak dahi olsamda şuan gülümsemesi gözümün önüne geliyordu.

Bana doğru gelen Seven'a sinirli bir bakış attım. "Yaptığımız anlaşm.." dediği esnada "Benimle değil başkasıyla yatacaksın Seven" dedim. Bu söylediğim üzerine yüzü düştü. "İstediğin şey para değil miydi? Noah sana istediğin fiyatı seve seve verir" diyerek yürümeye başladım "Noah mı?" diye sordu. "Sana bir tavsiye veriyim mi Sev?" dediğimde dikkatle bana bakıyordu.

"Noah'ın adamları siz fahişeleri en beklemediğiniz anda ona götürür her an parfümün sıkılı olsun" diyerek gülümsedim. Seven arkamdan öylece bakarken uzaklaştım. Seven'ın Noah'ın altında inleyişini görmek isterdim. eşyalarımı yerleştirdikten sonra dolabıma yaslanarak telefonumla ilgilenmeye başladım. Bir süre sonra başımı kaldırdığımda sarı saçlarını elleriyle geri iterek bana doğru gelen Noah'zı farkettim, saçları benimkinden daha sarımsı bir sarıydı. "Seven orospusu arabamda" dedi keyifli bir gülümsemeyle.

"Senin altında nasıl inlediğini görmeyi isterdim, belki minik bir video kaydı kıyağı yaparsın?" diye sorduğumda "Seve seve " diye karşılık verdi. Dudaklarıma küçük bir öpücük bırakmayı da ihmal etmeden keyifli gülümsemesiyle uzaklaştı. Saatime baktım, lanet ders çoktan başlamıştı.

Ağır adımlarla sınıfa yürüdüm, eğer diğer öğrencilerin yaptığı gibi aceleyle sınıfa girseydim sadece üç dakika gecikmiş olacaktım, şimdi sekiz dakika gecikmiştim. Ne fark ederdi? gecikme gecikmeydi işte. Zaten eğitimi bıraktığımdan bu yana iki yıldır hiç koşmamıştım. Spor derslerinde de geç kaldığımda verilen cezadan kurtulmak için astım hastası olduğumu söylediğimden bu okulda geçirdiğim üç yıl boyunca hiç koşmam gerekmemişti.

Ders biter bitmez son sınıflardan bir kız ve bir erkek sınıfa girdi. Kız bana "Isabella Miya Chandler" diyerek elindeki adımın yazılı olduğu davetiyeyi uzattı. Nail "Parti mi var?" dediğinde "Sadece son sınıflardan davetiyesi olanlar için" diye karşılık verdi sert bir tavırla. Nail "Çifte standart" dediğinde sinirle gözlerini devirerek arkasını döndü ikisi birlikte sınıftan çıkmadan önce erkek olan bana göz kırptı. Çoğuna gitmesem de her partiye özel olarak davet edilirdim ve Nail her seferinde beni çağıranlara laf atardı.

Bu partiye gidecektim, son sınıflardan altı tane satıcım vardı ama biraz şov fena olmazdı. Bu partiye ev sahipliği yapan Matthew ile işbirliği yapmıştım. Ev gelip dondurma yedim ardından duşa girdim. Siyah eteğim, ip askılı siyah mini üstüm ve çok fazla zincirle kombinimi tamamladım. Ayağıma da üstümle uyumlu siyah botlarımı giyindim. Gözlerime eyeliner çektikten sonra siyah rujumu sürüp sürmemek arasında kararsız kalıp sürmemeye karar verdim.

En sevdiğim minik siyah çıtçıtlı kol çantamı da takarak evden çıktım. Arabama bindim. Ben annemin aksine Mercedes kullanmazdım, Audi'yi gerçekten seviyordum. Biz öyle bir sürü arabası olan ailelerden değildik, annem babam ve benim arabam vardı onun dışında bir yedek araç ve annemin çok sevdiği dedeme ait olan klasik araba vardı.

Tüm bakışlar beni bulurken uzun sarı saçlarımı elimle kulağımın arkasına ittim. Siyah ojelerim her zaman ki gibi kusursuzdu. Ben içeri girer girmez Matthew beni kucağına aldı. Ben kucağındayken oturdu "Minik Barbie ile bir oyun oynayacağız, haşlama gibi düşünün herkes onun hakkında ki düşüncelerini söylecek söylenen doğruysa bu haplardan birini yutacak, kafayı bulduğunda benimdir"

Uyuşturucu beni etkilemiyordu, diğerleri bana birşey olmayınca karşı çıkacaklardı ve inanmıyorsan sen dene diyecektik. Basit ama etkili bir plandı. Boynuma doğru "Kafayı bulduğunda seni becermekten çekinmeyeceğimi bilmelisin" diye fısıldadı Matthew.

lütfen oy vermeyi unutmayın ❥❥

𝐁𝐢𝐭𝐜𝐡'𝐬 𝐌𝐨𝐧𝐞𝐲 +16Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin