" Çok mu seviyorsun sen beni? "
" Çok seviyorum ben seni. "
Dudakları iki yana kıvrılırken burnunu boynuma bastırdı.
" İnanayım mı? "
Boğuk çıkan sesiyle kollarımı omuzlarına sardım ve ensesindeki küçük saç tutamlarını okşadım parmak uçlarımla.
"...
Sırtımdaki çantanın askılarını düzelttim ve bakışlarımı yolcu çıkış kapısında gezdirmeye devam ettim. Saat 12.03'ü gösteriyordu. Beklediğim uçak ineli on dakika oluyordu. Gerginlikle alt dudağımı kemirdim ve açılan kapıdan dışarı çıkan yolcularda gezdirdim kahvelerimi. Az sonra beklediğim yüzü gördüğümde gülümsedim ve elimi sallayarak etrafta olan bakışlarının bana dönmesini sağladım.
" Kardeşim. "
Uğur söylediği şeyden sonra bana doğru hızlı adımlarla ilerlerken bende ona doğru adımladım ve açtığı kolları arasına girdim.
" Hoş geldin kanka. "
Sırtımı pat patladı ve saçlarımın arasına küçük bir öpücük bırakarak ayrıldı benden.
" Hoş buldum kardeşim. "
" Neden bu kadar geç kaldın? "
Elindeki valizi sürüklemeye başladığında ona ayak uydurdum ve hemen ardından havalimanının çıkış kapısına ilerlemeye başladım.
" Pasaport kontrol geçitinde arıza çıktı da ondan geç indirdiler. "
Omuzuma attığı koluna hafifçe vurdum.
" Özlettin kendini şerefsiz. "
Kahkaha attı.
" Gören de bir senedir görüşemiyoruz zanneder. Altı üstü bir aydır birlikte değiliz. "
Dudaklarımı büzdüm ve kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.
" Olsun özledim ben seni. "
" Bende özledim seni. "
Omuzumdaki kolunu sıkılaştırdı ve kapının önündeki insan yığınının arasından peşinde benimle hızla sıyrıldı.
" Bizim oradaki kafelerden birine gidip bir şeyler yiyelim. "
Kafasını salladı ve bize doğru ilerleyen taksiyi eliyle durdurdu. Biz Uğur'un valizini bagaja koyduktan sonra taksiye binerken, buradan altı saat uzaklıktaki şehre gidecek olan uçak da pistte son hazırlıklarını tamamlıyordu.
" Keşke boşuna buralara kadar gelip kendini yormasaydın. Ben kendim gelirdim size. "
Kaşlarımı çattım ve gözleri üzerimde olan Uğur'a en sert bakışımı gönderdim.
