" Çok mu seviyorsun sen beni? "
" Çok seviyorum ben seni. "
Dudakları iki yana kıvrılırken burnunu boynuma bastırdı.
" İnanayım mı? "
Boğuk çıkan sesiyle kollarımı omuzlarına sardım ve ensesindeki küçük saç tutamlarını okşadım parmak uçlarımla.
"...
Önünde dikildiğim kapıyı tıklatmadan önce derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum. Tırnaklarım çoktan avuç içlerimi bulmuş, boğazım kurumuştu. Gergindim. Merdivenlerin ardındaki salondan babam ve Uğur'un kısık sesli sohbetleri duyuluyordu. Sağ elimi kaldırdım ve bir kez daha içimdeki endişe tohumlarının filizlenmesine izin vermeden beyaz renkli kapıyı üç kez tıklattım.
" Girebilirsin. "
Annemin içeriden yükselen sesine ayak uydurdum ve avucumu kapı koluna sararak aşağıya indirdim.
" Arın, gel oğluşum. "
Büyük çift kişilik yatağın kenarında oturan anneme ilerlemeden önce geçtiğim kapıyı ardımdan kapattım.
" Nasılsın annem? "
Elini yanındaki boş alana vurarak oraya oturmamı işaret etti.
" İyiyim oğlum. Sen nasılsın? "
" Yorgunum. "
Hafifçe gülümsedi. Onu taklit ettim.
" Bugün doktora gittin mi? "
Kafasını salladı fakat sesini çıkarmadı.
" Ne dedi doktor? "
" Önemli bir şey yokmuş. Tahmin ettiğim gibi çok yormuşum dizlerimi. Bu yüzden bol istirahat etmeli ve doktorun yazdığı kremleri düzenli olarak dizlerime sürmeliymişim. "
" O zaman ne yapıyoruz? Ev işlerini yaparken kendimizi çok yormuyor ve Arın'ı sinir etmiyoruz. "
Sesli kıkırtısı havada dağıldı.
" Sen neler yaptın? Çok yorgun musun? "
" Yok, çok yorgun değilim. " derken kafamı sağa sola sallıyordum.
" Baban ve Uğur ne yapıyor? "
Saatlerdir uyuduğu için evin içindekilerin ne yaptığından habersizdi.
" Televizyon izliyorlar. "
Kafasını sallayarak onayladı beni. Bakışlarım yere düşerken söyleyeceklerimden dolayı içimde oluşan gerginliği dizginlemeye, kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Tırnaklarımı avucuma geçirdim ve konuşmadan önce boğazımı temizledim.
" Anne aslında benim buraya gelme sebebim başka bir şey. "
Bir süre sessiz kalarak zihnimdeki cümleleri toparlamaya çalıştım. Bu sırada dikkatle beni izliyordu.
