5. BÖLÜM

5.4K 383 91
                                    

Oy ve yorum bırakmayı unutmayınn. 

Keyifli okumalar! 

Keyifli okumalar! 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

......................................................................

Katıldığımız şirketler arası yemek organizasyonunun ertesi gününe büyük bir mide bulantısı ile başlamıştım. Evden çıkmadan önce üç kere kusmuş, otobüste de içtiğim kahvelerle ayakta kalmıştım. Şimdi de bedenimi koridorun sonundaki içecek tezgâhına yaslamış, ısıtıcıdaki suyun kaynamasını bekliyordum. Öğle yemeği saatleri arasındaydık. Yankı Bey tam yarım saat önce dışarıda bir işi olduğunu söyleyerek şirketten ayrılmıştı. Ben de midem bulandığı için aşağıdaki kafeteryaya, öğle yemeğine inememiştim. Midemi rahatlatabilmek adına yeni bir kahve yapıyordum. 

" Aa Arın, nasılsın? " 

Gözlerimi ayaklarımdan çektim ve elindeki kahve fincanıyla karşımda dikilen Mert'e baktım. Üzerinde göz rengini ortaya çıkaran mavi bir gömlek vardı. Parmakları mavi tükenmez kalem izleriyle doluydu. Kapaklarını açıp kapatırken parmaklarına değdiriyordu sanırım. Fakat bunun farkında değil gibiydi. 

" İyiyim Mert, sen nasılsın? " 

Sonunda konuştuğumda ayaklarını hareket ettirdi ve bedenimi yasladığım tezgâhın sağ tarafına istiflenmiş olan soğuk su şişelerinden birini eline aldı. Diğer elindeki kahve fincanını da lavabonun içine bırakmıştı. 

" Neden yemeğe inmedin? " 

Nasıl olduğunu sorduğum cümlemi duymamış gibi yaptı. 

" Midem bulanıyor, pek bir şey yiyesim yok. " 

Bunu söylerken elim refleks olarak karnıma yönelmişti. 

" Neden, hasta mısın? " 

Kafamı sağa sola sallayarak reddettim onu. Bu sırada ısıtıcının içindeki suyun kaynadığına dair çıkan sesler havada dağılıyordu. 

" Yok, dün akşam gittiğimiz yemekte  haddinden fazla alkol aldım da ondan."

Kafasını sallayarak onayladı beni. 

" Yankı Bey ile gittiğiniz şirketler arası yemekte mi? " 

" Evet. " 

Isıtıcıdan mekanik bir klik sesi yükseldiğinde içine kahve koyduğum fincana gerektiği kadar su koydum. Ben çekmecelerin birinden aldığım küçük kaşıkla kahvemi karıştırırken, Mert de suyundan büyük yudumlar alıyordu. 

" İstersen bir doktora görün. " 

Kafamı sağa sola sallayarak reddettim onu. 

" O kadar ciddi bir şey değil. Bir kahve içersem geçecektir. " 

" Tamam o zaman. " 

Boş su şişesini küçük çöp kovasına attı ve bana son bir bakış atarak asansörlere doğru ilerlemeye başladı. 

ARYa (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin