" Çok mu seviyorsun sen beni? "
" Çok seviyorum ben seni. "
Dudakları iki yana kıvrılırken burnunu boynuma bastırdı.
" İnanayım mı? "
Boğuk çıkan sesiyle kollarımı omuzlarına sardım ve ensesindeki küçük saç tutamlarını okşadım parmak uçlarımla.
"...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
................................................
Soğuk su ile temas eden vücudumdan küçük bir titreme dalgası geçti. Kafamı suya bir kez sokup çıkardım ve havuzun merdivenlerinin yanındaki tırabzanlarda olan parmaklarımı gevşeterek kendimi soğuk suyun kolları arasına bıraktım. Havuza girmeden önce Yankı'nın odasına bıraktığım kol saatim 20.07'yi gösteriyordu. Yankı'nın gelmesine beş dakikadan daha az bir süre kalmış olmalıydı.
Suyun derinliklerinden yansıyan soluk beyaz ışığın gölgesinde birkaç kulaç atarak ısınmaya çalıştım. Hava sıcaktı fakat havuzun suyu dondurucu bir soğukluktaydı. Yankı'nın evinin bahçesindeki havuzda Yankı'yı bekliyordum. Çıplak göğsümü suyun içinden çıkardım ve ayaklarımı suyun altındaki mermere basarak derin bir nefes aldım. Dışarıdan, evin ön tarafından çakır taşların üstünde ilerleyen araba tekerleklerinin sesi yükseldi. Sinsice gülümsedim ve yapacağım şeyin mantığını daha fazla sorgulamadan altımdaki şortu bacaklarımdan sıyırdım. Şimdi tamamen çıplaktım.
" Sevgilim. "
Evin içinden Yankı'nın sesi yükseliyordu. Elimdeki şortu görebileceği bir yere fırlatarak bedenimi tekrar soğuk suya bıraktım.
" Buradayım sevgilim. "
Adım sesleri arka bahçeye açılan kapıya yaklaştıkça kalbim ve bedenim aynı anda titriyordu. Soğuk su ile temas eden penisim kasılıyordu.
" Arın, ne yapıyorsun burada? "
Bakışları ilk şezlongdaki havlu ve tişörtüme sonra da çimenlerin üzerine fırlattığım şortuma kaydı. Bakışları bana dönerken yüzünde sinsi bir gülümseme oluşmuştu.
" Üstünde hiç bir şey yok mu? "
Cevabımı bedenimi suyun dışarısına çıkararak verdim. Şimdi bacaklarımın bir kısmı dışında sudan tamamen sıyrılmış, vücudumu karşımdaki bedene sunmuştum.
" Oha cidden üstünde hiçbir şey yok. "
Gülümsedim ve ortasında dikildiğim havuzda kulaç atarak merdivenlere ilerledim.
" Yoruldun mu? " derken bedenimi merdiven basamaklarından birine bırakmış, bilerek penisimi gözlerinin önüne sermiştim.
" Çok değil. "
Bakışları hınzırca penisimde ve vücudumda geziniyor, sesi her ne kadar inkar etse de yorgun olduğunu belli ediyordu.
" Yorgun gibisin. "
" Yok yok hiç yorgun değilim ben. "
Elindeki küçük poşeti şezlongun üstüne, havlu ve tişörtümün hemen yanına bıraktı.
