25. Bölüm

3.8K 470 186
                                    

Hyunjin motoruna yaslanmış, ellerini göğsünde birleştirmiş bir şekilde hukuk bürosunun önünde, kızılın en güzel tonunu bekliyordu. Onu bugün hiç görmemişti. Ders bitiminde eve gelmiş ve onu almaya gideceği saate kadar fotoğraflarını çıkarmakla uğraşıp, uzun dakikalar boyunca fotoğraflarda Felix'e dair her bir detayı incelenmişti. Fakat gerçeğini kolları arasına almak ve tatlı kokusunu içine çekmek kadar etkili bir yöntem değildi bu. Yüzündeki aptal gülümseme ise bu düşüncelerin ne kadar garip ve utanç verici olduğunun kanıtıydı. Kendisine inanamıyordu. İlk görüşte aşk değildi onun ki... Her görüşte aşktı. Yalan sayılmazdı. Felix'i ilk gördüğünde ona aşık değildi, ertesi günde... Ama her gördüğünde yavaş yavaş içine işlemişti. Sanki Hyunjin bir kum saatiydi, Felix ise onu dolduran kum tanecikleri.

Felix kapıda göründüğünde sessiz bir nefes verdi Hyunjin. Beyaz gömleği, siyah pantolonu, basitçe taranmış kızıl saçları ile mükemmel görünüyordu. Ve gözleri birbirini bulduğunda aynı anda tebessüm etmişlerdi.

Sessizce ama içini kaplayan sabırsızlık ile kızılının ona yaklaşmasını bekledi.

"Çok beklettim mi seni?"dedi Felix en yumuşak sesiyle.

"Evet... Yaklaşık olarak 24 saat kadar oldu. Beni bu kadar bekletmeye hakkın olduğunu kim söyledi?" Kaşları sahte bir edayla çatılan Hyunjin'e, tatlı bir kıkırtı ile karşılık verdi Felix.

"Üzgünüm... Ama sen beni affedersin diye düşünüyordum?"

Hyunjin istese buna saatlerce devam edebilirdi ama karşısında bu kadar hoş bir manzara varken kendini zor tutuyordu. Bu yüzden başıyla onu onaylarken nazikçe kendine çekti sevgilisini. Kollarına aldığı beden anında karşılık vermişti.

"Hyunjin..."dedi Felix onu sıkı sıkıya tutarken.

"Hı?"

"Geldiğin için teşekkürler."

"Her zaman..."

Bir süre daha sarmaş dolaş durduktan sonra "Ne yapmak istersin?"diye sordu Hyunjin. Felix'in yüzünü görmek adına onu kendisinden uzaklaştırdı.

"Bilmem... Yorgun olduğumu söyleyemem ama fazlasıyla açım."

"Öyleyse akşam yemeğine ne dersin?"

Felix onu onaylarken Hyunjin çoktan kaskı sevgilisinin başına geçirmişti...

_____________

Motordan inip ağır sayılabilecek kaskı Hyunjin'e uzatırken, etrafına bakındı bir süre Felix.

"Yemek yiyeceğimizi sanıyordum" dedi şaşkın bir ifadeyle. Çünkü burası Hyunjin'in evinin önüydü.

"Öyle yapacağız zaten. Hadi gel,"dedi Felix'in elini tutarak. Cevap vermek yerine ona uygulamalı olarak göstermeyi isterdi. Bu yüzden de hiç zaman kaybetmeden eve doğru adımladı...

Felix, mutfak masasına oturmuş, karşısında önlüğünü giymiş ve dikkatle sebzeleri yıkayan sevgilisini izliyordu. Dudakları ise  istemeden yukarı kıvrılmıştı.

"Yani bana ellerin ile yemek yapmayı planlıyordun öyle mi?"

"Hoşuna gitmedi mi?"

"İtiraf etmeliyim, bu beklediğim bir şey değildi ama çok hoşuma gitti. Peki şef Hwang bu akşam bana ne pişirecek?"

"Öncelikle... Yemek yapma konusunda Minho hyung kadar becerikli değilim ama özellikle çok iyi yapabildiğim birkaç yemek var tabii..."dedi yüzünden anlık bir gurur ifadesi geçerken.

"Sabırsızlanıyorum ama böyle oturmak bana göre değil, şef yardımcısı olmama izin verir misin?" Felix hemen yanındaki yerini aldığında onun hoş kokusu ciğerlerine doldu.

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin