Armin'in kolunu tutup etrafımda döndüm ve onu sırtıma bindirip yere fırlattım. Nefes nefese yukarıdan ona bakarken acıyla yüzünü buruşturdu.
"Biraz yavaş olsan Y/N..." dediğinde kendime gelip canını ne kadar yaktığımı farkettim.
"Ay! Özür dilerim Armin. Canın yandı mı?" Eğilip yarası var mı diye vücudunu inceledim.
"Hayır iyiyim. Sorun değil. Bu aralar biraz sinirliydin. Dikkatli olmam gerekirdi." dedi gülümseyerek. Mahçup bir şekilde tebessüm edip elimi ona uzattım ve kalkmasına yardım ettim.
"Üzgünüm. Sinirim bir türlü geçmiyor." Destek verircesine sırtımı pat patladı. Diğerleri birbiriyle çalışırken su içmek için bankın olduğu tarafa gittik.
"Hâlâ konuşmuyor mu seninle?" diye sordu Armin suyunu içerken. Başımı iki yana salladım ve şişenin kapağını çevirdim.
"Sanki küsmesi gereken oymuş gibi yüzsüz yüzsüz surat yapıyor." İleriden Sasha da nefes nefese bize doğru geldi. Şansına bugün Mikasa ile eşleşmişti ve sonu iyi bitmemiş gibiydi. Elini ver ver dercesine uzatıp salladı.
Yanımdan onun şişesini aldım ve ona verdim. Harıl harıl içmeye başlarken Mikasa da arkadan geliyordu.
"Sasha henüz bitirmemiştik."
"Bu bitirmemiş halimiz mi? Pestilim çıktı be!" diye bağırdı Sasha sinirlenerek. Armin ve ben sırıtırken Mikasa göz devirdi ve kendi şişesini aldı.
Antremanlarda ben dahil kimse Mikasa ile eşleşmek istemezdi. Hem canımızı çok yakardı hem de bizi fazla zorlardı. Bir tek Eren eşleşmek isterdi. Daha çok Mikasa'yı yenmek istediği içindi. Ama kazandığını gören olmamıştı.
"Ben daha da hayatta çalışmam. Kendine başka bir eş bul." dedi Sasha nefes nefese.
"Sen de burada öylece oturacak mısın? Kaptan görse mahveder seni." Kaptan denildiği anda vücudum gerildi. O günden bu yana birkaç gün geçmişti. Levi beni gördüğü anda yolunu değiştiriyor, değiştirmediği zaman da suratıma bile bakmıyordu.
Sanki sevgilisine hayvan gibi davranan bendim! Gidip de onunla konuşmaya hayatta yeltenmezdim. Hatasını anlamalıydı.
Ama garibime giden Hange ile de konuşmamasıydı. Normalde bir sıkıntı olsa ondan bir tavsiye alırdı ama bu sefer öyle olmamıştı.
"Çalışın çalışın eheh!" Hange'nin sesiyle dördümüz de onun geldiği tarafa döndük.
"İti an çomağı hazırla." dedim gülerek. Hange bir bana bir de etrafına baktı. Sonra tekrar bana döndü.
"Hani Levi gelmemiş ki?" Yaptığı espriyi anlamak için avel avel ona baktığımız sırada Jean ve Eren'in bağırış seslerini duyduk.
"Sen ne anlarsın be at suratlı!"
Kavgalarına alışık olduğumuzdan bir şey yapmadan onları izlemeye başladık. Eren Jean'ın sırtına atlamış onu at gibi sürmeye çalışıyordu. Daha çok at olduğunu ona kanıtlamaya çalışır gibiydi.
"Yine mi bu aptallar? Akşama kadar böyle bıraksak yine devam ederler." dedi Hange elimdeki suyu zorla alıp içerken.
"Ya bir git kendine su al hep benim suyumu içiyorsun." Hange bana ve Sasha'ya baktı.
"Senin gibi enayi varken niye alayım?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Elimi çeneme yaslamış kaşığımla önümdeki dokunulmamış çorbayla oynuyordum. Levi'ı yemekhaneye girerken görmüştüm. Bana ifadesizce bakıp yerine oturmuştu. Mal amk