~~timeskip~~
"Aslında ben Levi ve Mikasa'yı da geçecektim de kıyamadım ondan gerçek gücümü göstermedim." dedim gülmemek için zor dururken. İki çocuk bana ağzı açık bir şekilde baktı.
"Vay canına Y/N-San! Siz muhteşemsiniz!" Saçlarımı elimin tersiyle savurdum.
"Öyleyimdir."
"Oi Y/N!" Arkamdaki seslenişle gözlerimi devirip çocuklara selam verdim ve Levi'ın yanına doğru ilerledim. Huysuz huysuz bana baktı.
"Kaç kere dedim sana müşterilerle konuşma diye?" Göz devirip ofladım.
"Ne var yani konuştuysam?"
"Ne var mı? Sürekli müşterilerle konuşup onları dükkandan kaçırıyorsun. Sonra da benim yüzümden olmadı diyorsun."
"Lan yemin ederim ben bir şey yapmıyorum ki! İki laf yapıyoruz sonra çaylarını içiyolar kalkıyorlar. Ne bekliyon tüm gün gelip böyle otursunlar mı?"
"Benim bahsettiğim şey o mu aptal?"
"Hem sen asıl kendine bak. Müşteri geldiği anda masalarına far görmüş tavşan gibi dik dik bakmaya başlıyorsun. Ortada böyle suratsız suratsız dolanırsan değil müşteri yar-"
"Pardon, patatesiniz var mı acaba?" Levi ifadesizce arkamdaki kişiye bakarken göz devirdim.
"Hanımefendi burası çay dükkanı patates bizde ne arasın ma- Sasha?" Şokla arkamda bana gülümseyen Sasha'ya baktım. Ben daha kendime gelemeden hızla boynuma atladı. Kollarımı ona sararken yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.
"Y/N! Seni ne kadar özledik bir bilsen!" Tanıdık kokusu içimi rahatlatırken ona daha da sıkı sarıldım.
"Off ben de! Ne ara geldin?" diye sordum geri çekilirken. Sasha ellerimi tutup sırıttı.
"Geldim değil geldik." Levi'a bir selam verip kolumdan çekiştirip dükkanın çıkışına götürdü. Bizimkileri görmemle sevinçle yerimde zıplamam bir oldu.
"Geldiniz!" diye bağırdım onlara koşup sarılırken.
"Ne sandın hıyar? Sen bizim yanımıza gelemedin diye gelmeyeceğimizi mi?" dedi Connie saçlarımı karıştırırken.
"Görmeyeli 1-2 santim uzamışsın sanki?"
"Uyuz seni... Sen de hiç değişmemişsin Jean. Hâlâ at suratlısın."
"Oi oi bana da yer açın!" dedi Hange üstüme atlarken. Sarılırken boğulmaktan son anda Moblit'in Hange'yi geri çekmesiyle kurtulmuştum.
"Sağol Moblit. Ah Mikasa! Bu ufaklık da kim?" dedim elindeki minik bebeğe bakarken. Mikasa gülümseyip kollarındaki uyuklayan bebeği bana gösterdi.
"Sana mektup yollayamadık. O yüzden buraya getirmek istedim." Önümdeki çirkin bebeğe eğilip burnuna dokundum.
"Aynı babası gibi çirkinmiş."
"Hiç etik değil."
"Sen sus intihara meyilli."
"Ulan ben senin-"
"Oi!" Levi'ın sesiyle ona doğru döndük. İfadesizce gözlerini herkesin üzerinde gezdirdi. Belli etmese de şu an aşırı mutlu olduğunu biliyordum.
"Sırf arkadaşımızsınız diye size indirim yapacağımızı falan sanmayın."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"İşte bu da senin çayın Annie." dedim elimdeki son bardağı masaya koyarken. Ağzı turtayla dolu Annie bana baktı.
"Töşökkör ödöröm."