YrB- Ben Kimin Kurbanıyım?

188 29 2
                                    

JEONGİN'E NE OLDU?

O akşam Evine dönerken 3 kişi çıktı karşısına. Bunlar tanıdık yüzlerdi okulda en üst katta bir ya da iki kez görmüştü o karanlık yüzleri. Biri hariç, en öndekini tanımıyordu
(RENJUN, San, Vernon)
Tanımadığı sima (RJ) iki yanındaki arkadaşlarına baktı
"beyler Bu o değil mi?"
"evet o"
"Minik Kuş kafeste" gülüşmeler.. Neler oluyordu?
Jeongin birkaç adım geri gitti
"siz kimsiniz?"
" Tanımayacağın kadar belalı tipler"
Küçük çocuk iyice korkmuştu, şimdi o korktuğu merdivenleri defalarca inip çıkmayı tercih ediyordu
"ben size birşey yapmadım! Bırakın beni gideyim"
Yine acımasız gülüşmeler.. İşler gittikçe sarpa sarıyordu. Jeongin bu tip insanların yanından bile geçmemiş ve onların da dediği gibi TANIMAYACAĞI KADAR BELALI TİPLER oldukları için konunun onunla bir alakası olmadığı belliydi,
Kıvırcık saçlı çilli çocuk öne çıktı alaylı bir tavırla
"Ah kuzum benim.. Sen sadece bir kurbansın"
Vernon'unda dediği gibi, Jeongin bundan sonra bir kurban olarak yaşayacaktı, ama kimin Kurbanıydı? Kim ona neden bu kötülüğü yapmak istemiş olabilirdi ki?
İşin kötüsü Jeongin bu dediklerinden hiçbirşey anlamamıştı. Böyle kötü birinin ona "kuzum" demesine kafa yoracak kadar masumdu.
"neden kuzum dedin?"
Doğru soru bu değildi, Doğru soru BEN KİMİN KURBANIYIM? olacaktı ama İnniemiz daha önce böyle birşey yaşamadığından hatta filmlerde bile görmediğinden o anlığına kavrayamıyordu, kavradığında kıyamet kopacaktı..
Renjun onun saçlarına dokundu korktuğunu bilerek, bu hoşuna gidiyordu
"yumuşak güzel saçlar, kimi etkilemeye çalışıyorsan başardın ve şimdi bedelini ödeyeceksin güzel çocuk "
Jeongin kendini geri atıp ağlamaya başladı
"ne dediğinizi anlamıyorum! Bırakın lütfen gideyim!"
Bu bir kabus olmalıydı? Bu sokaktan neden kimse geçmiyordu? Pencerelerin neden bütün perdeleri kapalıydı? Adeta evren o an Jeongin'e yardım etmek istemiyordu, kaçış yoktu, o bunu yaşamak zorundaydı

Burnunu çekti korkakça, hazır değildi. Şimdi her ne olacaksa hazır değildi.** **Üçlü bundan zevk alır gibi gülüyordu, KURBANıyla eğlenmek hoşlarına gitmişti.
Renjun yeniden bir adım öne çıktı, o sanırım başlarıydı. Sürekli kendini öne çıkarıyordu yıllarca bunu beklemiş gibi.
Jeongin'i sertçe ittirip yere düşmesini sağlandıktan sonra koluna basmaya başladı ayakkabısının topupuyla.
Onun düşmesi için öyle ittirmesine gerek yoktu ki, serçe parmağıyla itse yine o korkuyla kendini yere atardı innie.. Sadece o an bunları hak edecek ne yaptığını düşünüyordu.
Bir daha annesine yalan söylemeyecek, okuldan kaçmayacaktı, kendi kendine söz verdi, konudan haberi bile yoktu ve bir süre de olmayacak gibiydi..
Renjunun bastığı kolunun acısıyla gözlerini kıstı
"acıyor!" Renjun güldü kocaman kahkahalarla, kocaman, vahşi kahkahalar..
"ah öyle mi? Çok üzgünüm!" iyice bastığı koluna tekme geçirdi. Gülümsemesini büyük bir nefretle söndürüp kaşlarını çattı göz temasını bozmadan
"bu daha hiç birşey Yang Jeongin."
Jeongin o an aslanın ayakları altındaki Ceylan ya da herhangi bir av gibiydi. Korkudan ne düşüneceğini şaşıran beyni sanki o an ölecekmiş gibi panik yapıyordu ve can acısından çok yaşadığı korku onun nefesini kesiyordu. Ağlayamayacak kadar şoktaydı artık çünkü bir bedel ödediğini daha keskin seziyordu.
Renjun onu biraz daha hırpaladıktan sonra emretti
"ayağı kalk!" Bu gurur ezici bir hareketti ve Jeongin iğrenç bir öfke hissetti, kıpırdamadı ve emir daha şiddetlendi
"ayağı kalk Sersem!"
Vernon ve San kollarından tutup kaldırdı sanki o kolları sökmek istiyormuş gibi sertçe.
Renjunun ittirmesiyle ikinci kez tökezleyip yere düştü.
Renjun gülümsemeden önce Jeongin'in belki de bütün gece kulaklarında çınlayacak şeyleri söyledi
" Daha yeni başlıyoruz seni ezik, şimdi siktirgit!"
Jeongin şahsına edilen ilk küfüre o kadar şaşırmıştı ki fark etmeden yürüyüp gittiğini 2 dakika sonra uzaklaştığında anladı.

O 3 çocuk yoktu... Kaybolmuşlardı.. Bu bir Rüya- pardon, Kabus muydu? Yoksa Jeongin Halisünasyon mu görmüştü? Koluna dokundu. Evet, hala acıyor. Belki de bu his de bir yanılmacasıydı? Kim inanır buna.. Kanlı canlı yaşamıştı bu olayı. 3 genç onu tehdit edip zarar vermişti hassas vücuduna, siktirgit.. Bu ona nasıl da ağır gelmişti. Bunu duymayı hak ediyor muydu? Jeongin yerde tekmelenecek kadar kötü ne yapmıştı ki?
Sonra birden oturduğu kaldırımdan Yıldırım hızıyla kalkıp koşmaya (?) başladı. Bu koşmak değildi, o resmen hızlı hızlı Sendeliyordu, ruh halini en güzel yansıtacak tablo buydu.. Düştü düşecek..
Kabus bitmemişti yeni başlıyordu aksine, Jeongin eve tam 1 saat geç kalmıştı! 10 dakika geç kaldığında bile ağır sözlere maruz kalan Jeongin, tam 60 DAKİKA geç kalmıştı.
Bağırmak isteyecek kadar yorgun, adım atamayacak kadar halsiz ve nefes alamayacak kadar korkaktı. Kim inanırdı ona? Hiçbir sebep yokken tehdit edilip tekmelediğine kim inanırdı? Kimse.. Belki Felix.. Ona nasıl anlatacaktı peki... Tabi ki olduğu gibi, Hyungu onu iyileştirecekti yarın, evet evet.. Ama bunun için bu geceyi sağ salim atlatması gerekiyordu..
Babası onu öldürecekti çünkü, o 3 gencin başladığı işi bitirecekti farkında olmadan.

Eve düzgünce girmek istese de eşiğe takılıp sendelediği için ilk saniyeden çaktırmıştı. Babası ayağa kalkıp onu yanına çağırdı. İnnie şu an bayılmak ve yarın sabah uyanmak istiyordu, zaman atlamak istiyordu ve o 3. Kez istemediği olayları yaşıyordu.
Babası uzunca konuşup onu aşşağıladıktan sonra annesi yüzünü tuttu. Asıl olay şimdi başlıyordu işte
"sen, kavga etmişsin!!" kavga etmemişti. Tek taraflı olarak darp edilmişti. Ama ne diyebilirdi ki? Durup dururken 3 kişi bana saldırdı falan mı?
Konu daha fazla uzardı o zaman, ve Jeongin'in buna dayanmaya gücü yoktu. Odasına girip ASLA çıkmamak istiyordu yarın okul olduğunu bildiği halde. Bir gece uykusu çözemezdi ama bu hasarı.. Çaresizce annesine baktı
"kavga ettim." bakışlar dikleşti. Yang Jeongin şu an yalan söylemenin derdine düşmüştü..
"o yüzden mi geç geldin!"
Başını yere eğdi, 2. Yalan geliyor..
"evet.."
Babası ani sinirle birkaç tokat attı hızlıca. İnnie şoka girmiş tepki veremezken annesinin bağırışıyla kendine geldi
"NE DURUYORSUN İŞTE ODANA GİT!"
annesi babasını sakinleştirmeye çalışıyordu
"Bok kadar boyu var kavga ediyor Serseri! Bizim saygınlığımızı yerle bir ediyorsun!"
Bu sesleri duydu en son..
Odasının kapısını kapatıp bir süre odasında dikildi. Beyninde sesler yankılanıyor, başını gelgit şeklinde döndürüyordu
" Daha yeni başlıyoruz seni ezik, şimdi siktirgit!"
" Ah kuzum benim.. Sen sadece bir kurbansın"
"Minik Kuş kafeste"
Gülüşme sesleri çınladı defalarca.. Kolu sızlamaya yeniden başladı ağrıyan başı ile birlikte. Daha önce hiç yaşamadığı şeyleri yaşamaya devam ediyordu..
Saat 21: 45
Nasıl bitecek bu gün? Önce Gün mü bitecek Yoksa Jeongin mi?
Birkaç adımda kendini yumuşak, büyük yatağına bıraktı. Kasları gevşediğinden olsa gerek birden ağlamaya başladı, hıçkırıklarının duyulmasından korkmayarak, nefes alamama seslerini dinleyerek, yer yer bağırarak.. Saatlerce tükeneseye ve daha sonrasına kadar ağladı.
O siyah saçlı çocuğun (Renjun) eğlenerek saçlarına dokunduğunu hatıradıkça ağlaması şiddetlendi, yere ilk düştüğünde yaşadığı korkuyu ve daha sonrasını daha İçten hissediyor ve kalbini defalarca bıçaklıyordu şokun vermiş olduğu donukluk azaldıkça
Sokak lambaları söndüğünde uykuya dalmak üzere olduğunu fark etti. Yarın olmuştu! Bir şekilde yarın olmuştu! Ama Jeongin'in bugüne yetecek nefesi yoktu, hıçkırıklarını düzene sokup Bütün bunları unutmayı dileyerek kendini elegeçiren ağır uykuya ölür gibi teslim etti..

............. *............. *...........

Bu önceki bölümün alt olayını anlatmak için yardımcı bölümdü. umarım beğenmişsinizdir ve oy vermeyi unutmayın bilebilmem için

🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪

꧁͢✨͢BabyBiscuits_Hyunİn✨͢꧂͢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin