𓃰Pawn

567 37 36
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtığım anda kahvaltı için beni hazırlamaya gelen Colette'in uzun siyah saçlarımı örmesini beklerken derin bir nefes verdim. Bir süre ayılamayarak karşımdaki altın duvara bakarken aklıma dün akşam yaşanan olaylar geldi.

Savaş Konseyi ile olan toplantıdan sonra Dashiell ile üst kattaki balkona çıkmıştık. O gün yaşanan olaylar, saray halkı içerisinde kulaktan kulağa hızla yayılmıştı. Dashiell, yaşananları eğitmeninden duyduğunda ne kadar panik olduğunu bana anlattıktan sonra, ona olayların gerçek ve doğru hallerini anlatmıştım. Bir süre birlikte bu meşhur "Piyon"un ve Büyük Efendi'nin kim olduğunu tartışmış ama herhangi bir sonuca varamamıştık.

Sonunda Colette saçımı örmeyi bitirmişti. Saçımı yandan örmüş, aralarına da küçük lacivert çiçekler takmıştı. Üzerimdeki uzun, lacivert, tül elbiseyle uyumlu gözüküyordu.

Colette'e teşekkür ederek hızla odamdan çıkıp dün akşam söz verdiğim gibi Dashiell'in odasına doğru ilerledim. Sabah hazır olduğumda odasına gelmemi rica etmişti, böylece kahvaltıya beraber inebilecektik.

Elbisemin tüllerini ellerimle kenara iterek hızlı adımlarla Dashiell'in odasına ilerledim ve büyük altın kapıyı tıklattım, "Dash?"

Kapının hızla açılmasıyla hafif rüzgar, yüzüme düşen birkaç tutam saçı havalandırdı.

Kapıda duran Dashiell'e baktığımda ise gözbebeklerim büyümüştü. Turuncu kıvırcık saçlarının üstten bir tutamı geriye yatırılarak küçük bir topuz yapılmış ve önden birkaç tutam saçı serbest bırakılmıştı. Üzerinde benim elbisemle aynı tondaki bir lacivertten boğazlı kazak, altında ise rahat koyu kahverengi bir pantolon vardı.

Surat ifademe kıkırdayan Dashiell elbisemi işaret ederek konuştu, "Fark etmeden bir çift gibi giyinmişiz demek, ha?"

Söylediği şey üzerine gülümseyip kafamı sallarken Dashiell'in arkasından bir ses geldi, "Lord Dashiell, izninizle."

Meraklı gözlerimi sesin sahibi olan adama çevirdiğimde karşımda kısa kahverengi kıvırcık saçlı, ela gözlü, uzun boylu, buğday tenli biri duruyordu. Üzerinde ise Colette'in hep giydiği saray ekibi kıyafetinden vardı. Dashiell'in yardımcısı olmalıydı.

Dashiell adama kafasıyla selam verdi, "Teşekkür ederim, Birger."

Birger, Dashiell'i kafasıyla selamladıktan sonra beni de selamlayıp arkamda bir noktaya baktı. Ardından gülümseyerek odadan çıktı.

Arkamı dönüp Birger'ın yürüdüğü noktaya baktığımda ise Colette'in orada olduğunu gördüm. İkisi de önce birbirlerine bakıp gülümsediler, daha sonra ise bizim üzerimizdeki kıyafetlere bakarak kıkırdadılar.

Dashiell'le kıyafetlerimizin neden aynı renk olduğunu anladığımda, şakayla karışık gözlerimi devirdim ve konuşmak için ağzımı açtım fakat ben onlara bir şey diyebilene kadar hızla bize selam verip koşarak oradan uzaklaşmışlardı.

Ne yapacağımı bilemeyerek parlak koridora bakmaya devam ederken arkamdan gelen kahkahayla Dashiell'e döndüm, "Kahvaltı?"

Derin bir nefes verdim, gülümsedim ve kafamı sallayarak bana uzattığı koluna girdim. Birlikte kahvaltı salonuna doğru ilerlemeye başladık.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sonunda herkes kahvaltı masasında yerini aldığında etrafıma bakındım.

Masanın başında Odin, onun sağında Frigga, solunda Thor, Thor'un yanında Loki, Frigga'nın yanında ise sırasıyla ben ve Dashiell vardık.

Herkes sakince kahvaltı ederken Loki hepimizin kahvaltısını boğazını temizleyerek böldü ve Odin'e döndü. Odin de derin bir nefes vererek elindeki altın çatalı tabağının yanına bıraktı, "Evet?"

Daughter of Loki | EnyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin