𓃰Training

1.2K 99 115
                                    

Kapıda onu gördükten sonra Dashiell'le birlikte yine balkonun korkuluklarına oturmuştuk. Ben yine sırtımı duvara yaslayıp bacaklarımı kendime çekerek oturmuştum. O ise hemen karşıma oturup tek bacağını kendine çekip diğer bacağını ise aşağı sarkıtmıştı.

Tek başıma otururken hissettiğim soğuk hava zaman geçtiği için artarken istemeden titrediğimi hissettim.

Dashiell de fark etmiş olacak ki yavaşça üzerindeki siyah ceketi çıkarıp bana uzattığında gülümsedim ve mırıldandım.

"Teşekkürler."

Siyah ceketi üstüme geçirirken üzerimdeki koyu yeşil elbiseyle olan uyumunu çok beğenmiştim. Bana karanlık bir gecedeki ormanı hatırlatmıştı.

Aramızdaki sessizlik saniyelerden dakikalara karışırken bu durumdan rahatsız olarak konuşmaya başladım.

"Şey, Dashiell sana soracaktım ama vaktim olmadı. Başımın belada olduğunu nasıl anladın ve daha da önemlisi buraya nasıl geldin?"

Dashiell derin bir nefes verdi ve aklındakileri toparlamak için kafasını şehre doğru çevirdi. Gözleri tek katlı evlerin arasından parıldayarak akıp giden nehre odaklanmıştı ama başka bir şeyler düşündüğü açıktı.

Kendimi onun yüzüne bakmaktan alıkoyamamıştım. Çenesi çok sert bir çizgi halindeydi ve turuncu, kıvırcık saçları rüzgarda savruluyordu. Gün ışığı bembeyaz tenindeki çilleri açığa çıkarırken gerçekten güzel görünüyordu.

Bunu en son düşündüğümde beni duyduğunu hatırlayarak kıkırdamamak için hafifçe yanağımı dişledim. Bu sefer duymadığından emindim çünkü aklı başka şeylerle meşguldü.

Sonunda bana döndüğünde konuşmasını daha rahat duymak için hafifçe ona yaklaştım.

"Sen gittikten birkaç saat sonra bir anda garip sesler duymaya başladım ve çok huzursuz hissettim. Bir sürü kesik kesik ses duyuyordum ve sanki biri sürekli çığlık atıyordu ve yardım istiyordu. Ne olduğunu anlayamadığım için babama sordum ve o da bana birinin düşüncelerini duyuyor olabileceğimi söyledi. Ama o an etrafımda, düşüncesini o şekilde duyabileceğim kimse yoktu. Ona nedenini söylemediğim için bana çok yardımcı olamadı tabii. Ama ben seninle ilgili bir sorun olduğunu düşündüm ve hemen Asgard'a gelmek istedim. Sonra Heimdall'a seslendim ve garip bir şekilde beni bir şey sormadan içeri aldı."

Anlattığı şeylerle birlikte ağzım hafifçe açılırken kaşlarım çatılmıştı.

"Ben o kadar uzaktayken nasıl düşüncelerimi duydun ki? Başkalarında oluyor mu?"

Omzunu silkti ve bu sefer bana dönerek konuştu.

"Hayır başka kimsede olmuyor ama sen çok acil bir durumda kaldığın için olduğunu düşünüyorum."

Yavaşça başımı salladım ve tekrar arkama yaslandım. Ardından ellerimle gözlerimi kapattım ve kafamı geriye yatırdım. Kafam soğuk duvara değdiğinde omuriliğimden aşağı bir titreme yayılmıştı.

Artık olan şeyleri tek tek analiz etmeye çalışmaktan yorulmuştum.

Dashiell'in bir anda bir şey söylemeyi unutmuş gibi dikleşmesiyle ellerimi yüzümden çektim ve ona döndüm.

"Bu arada sen çıktıktan sonra Thor, Loki ve Frigga da Odin'in peşinden ne olduğunu dinlemeye gittiler. Ama Loki çıkmadan önce çalışmalara hemen başlayacağınızı söyledi. Ama sadece onunla çalışmayacakmışsın Armand'la da çalışman gerekiyormuş. Sana söylememi istedi. Kaybedecek vaktimiz yokmuş."

Yavaşça kafamı salladım ve tekrar gözlerimi şehre çevirdim.

Bu demek oluyordu ki Loki'yle güçlerimi çalışacaktım ama Armand'la da savaşta kullanmak için kılıç, ok ve yay gibi şeyleri kullanmayı öğrenecektim.

Daughter of Loki | EnyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin