Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- When this love is over, shall i sleep within' your bed?
'
Daeun'ın okula gitmek istemesi ikimizi de şaşırtırken bakışlarımızı ona çevirmiş halde gözlerine bakıyorduk, omuz silkerek önündeki peynirden biraz alıp ağzına attı. "Okulu mu özledin?" diye sordu Jeongguk, sesindeki temkinli ton gülümsememe sebep oldu, "Evet. Orada bir sürü arkadaşım vardı." Daeun'ın söyledikleri gülümsememin büyümesini sağladı, onun mutlu olması benim için yeterliydi.
İşe gitmek için hazırlanmam gerekiyordu, kahvaltı masasındaki tabakları onlarla birlikte topladıktan sonra onları salonda bırakıp odaya döndüm. Üçümüzün gazabına uğramış yatağı düzelttim, temiz takım elbiselerimden birini üzerime geçirdim ve saçlarımı düzelttim. Daeun'ı hazırlamak için salona döndüğümde tüm bloklarının olduğu oyuncak sandığı yere dökülmüş haldeydi.
"Bugün benim danışmanım yok, senin için de sorun değilse Daeun ile kalabilirim."
Jeongguk çekingen bir şekilde bana sorarken tamamen blokları renklerine göre ayarlamaya çabalayan kızıma baktım, bakışları bizden oldukça uzaktaydı. Jeongguk'a yaklaşarak dudaklarımı, onun dudaklarına değdirdim. Daeun'ın görme ihtimalinden çekinerek uzaklaştım ve yerde oturan minik bebeğimi öptüm. "Size iyi eğlenceler." diyerek kapıdan çıktığımda ilk kez bu kadar huzurlu hissediyordum, Jeongguk'un hayatımda oluşu beni çok mutlu ediyordu.
Arabayı çalıştırarak iş yerine sürerken onun Daeun ile evde yalnız olmuş olması içimde hiçbir şüphe uyandırmıyordu, ona olan sonsuz bir güven inşa etmişti kalbimde. Otoparka girerek arabayı park ettikten sonra indim, insanlara selam vererek odama ilerledim.
Ceketimi ayaklı askılığa asarken masamın üzerine bırakılmış gelen postalar gözlerimi devirmeme sebep oldu. Sandalyeye oturarak gelen postaları tek tek ayıklarken gördüğüm isim kaşlarımı çatmama sebep oldu.
Kim Haneul.
Eskimiş görünen sarı zarfı alarak parmaklarımın arasında tutarken ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Kalbimde ezip geçen bir yük vardı, nefes almamı engelliyordu. Zarfı masanın üzerine bırakırken içinde yazılmış olanlar beni korkutuyordu. Beş yıl boyunca bir kez olsun benimle iletişime geçmeyi seçmemiş olan Haneul neden tam mutlu olduğumu hissettiğim anda hayatıma bir şekilde dahil oluyordu?
"Bay Kim?"
İçeri giren asistanıma bakarken "Bu zarf nereden geldi?" diye sordum, üzerinde adres olmaması beni daha da endişelendiriyordu, Haneul'ın burada olup zarfı kendisinin vermiş olabileceği düşüncesi beni ürkütüyordu. "Sanırım kurye getirmişti, kontrol edeceğim." diyerek zarfa uzandığında onu durdurdum, çayımı terasa getirmesini söyledim.