yirmi üç; seni düşündüğümden beri hiçbir şeyi düşünmek istemiyorum

5.9K 721 63
                                    

taylor swift, daylight

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

taylor swift, daylight

-

Batmakta olan kızıl güneş, üzerimizde kabanlarımız ve ayağımıza vuran serin sular.

Suseong Gölü'nün artık insanların yüzmek için girmediği kumsal kısmına getirmiştim onu, ne zaman kendimi düşüncelerimden ve zamandan soyutlamak istesem soluğu burada alır ve biraz dinlenirdim. Ailemin ardından hayatımda değer verdiğim insanlar içinde bu kadar özelime aldığım üçüncü kişiydi Jeongguk buraya gelerek; ilki Jimin olmuştu ve bana olan hislerini kalbine gömerek benim yanımda olmak için gelmişti terk edildiğimde. Geçen sene, Daeun kendini anlamaya ve tanımaya başladığı zamanda onu buraya getirmiş, babasının gizli yerini görmesini ve anlamasını istemiştim.

Hayatıma almak konusunda duyduğum tereddütlerin aksine Jeongguk öyle güzel bir şekilde gelmişti ki bana, onu buraya getirmek benim için hayatıma kabul ettiğimin bir işaretiydi o bilmese de. "Sevgilim." diye mırıldandı, bana bu şekilde seslenmesi öyle hoştu ki, ona bakmak bile kalbimi hızlandırıyordu. "Dalgın görünüyorsun." dedi, ayakkabının ucuyla kumları eşeledim, parmaklarıma sarılı elini sıktım ve gülümsedim. "Buraya benimle gelen üçüncü kişisin ama farklı hissettiriyorsun." Jeongguk dudak büzerek bana bakarken otuz yaşlarında bir adamdan çok küçük bir çocuğa benziyordu. "Başka sevgililerini de mi getirdin?" diye sordu, aklının buraya çalışacağını tahmin edememek benim hatamdı. "İlki Jimin'di, o sevgili kategorisine giriyor mu?" Sorduğum soru onu güldürdü, Jimin konusunda hassas davranmaması hoşuma gidiyordu. "İkinci Daeun'dı ve şimdi sensin işte." dedim, gözlerini devirdikten sonra bakışlarını yeniden bana çıkardı.

"Sevgililerini getirdiğini düşündüm, ciddiyim. Bir miktar kırgın hissettim o an. Senin için özel ama diğerlerinden bir farkı olmayan biri."

Jeongguk'un önüne gelecek şekilde değiştirdim duruşumu, uzanarak dudaklarımı, dudağının hemen altında kalan bene değdirdim. Orada duruyor, beyaz tene siyah bir güzellik katıyordu. Gözüm ne zaman değse dudaklarım da o bene değmek için yanıp tutuşuyordu. Jeongguk'un nefesini tuttuğunu fark etmek gülümsememi sağladı. "Jeongguk, sen benim için özel ve farklısın. Daeun'ın annesinden önce kimse yoktu ve sonra da sen varsın işte. Son olmanı istemem çok mu yavan ve basit bir istek olur, bilmiyorum. Sana bakıyorum, hep etrafımda olmalıymışsın gibi geliyor. Seni seviyorum, tavşan prens." Güldü, kolları belime dolanarak dudaklarımızı birleştirdi fakat ikimiz de gülümsemekten öpüşemiyorduk.

Kumsalın uzağında kalan banklara oturduğumuzda ikimize de karton bardakta satılan çaylardan aldı. Papatyanın kokusunu içime çekerken gülümsedim. "Senin hiç sevgilin oldu mu?" diye sordum, bakışlarını yüzümde gezdirirken sorduğum sorunun saçmalığını düşündüm, Jeongguk otuz yaşındaydı ve elbette sevgilisi olmuştu. "Dört tane ciddi ilişkim oldu." dedi Jeongguk, arkasına yaslandı ve karton bardağa parmaklarını sardı. "Ben beşinciyim yani?" diye sorarken gülümsedim, başını sallayarak beni onayladı. "İlki lisede bir kızdı, onu seviyordum. Sonsuza kadar beraber olacağınızı düşünürsün ya, öyleydi. Üniversite sınavına hazırlandığımız sene ayrıldık." Onu dikkatli bir şekilde dinliyordum, bakışları yüzüme sabitlenmiş haldeydi. "İkincisi de bir kızdı, üniversite üçüncü sınıftaydım. O kadar çok seviyordum ki, bir senenin sonunda nişanlandık fakat beni aldattığını öğrendim ve bitirdim." Dudaklarımı büzerek ona bakarken uzandı ve dudaklarını yanağıma değdirdi.

there for you' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin