19' It's just I'm constantly on the cusp of trying to kiss you..
'
Düşünmenin insanı ölüme sürüklediğini okuduğumdan beri kendimi durdurabilir hale gelmiştim ya da öyle sanıyordum, geceleri tek başıma yatağa girdiğim anda zihnime dolanlar beni boğuyordu. Mutluydum ve seviliyordum, Jeongguk en küçük hareketi ile bile bana olan hislerini göstermekten çekinmiyordu.
Sorun tamamen bendim.
Onu seviyordum, içimdeki hisler basit değildi ve her geçen gün büyüyerek devam ediyordu ama sorun tamamen benim bazı şeyleri kendi içimde çözemiyor olmamdan kaynaklıydı. Haneul arkasında ne kadar büyük bir yıkım bıraktığının farkında olmayarak hayatına devam ediyordu, ben her anımı yaptıklarımı düşünmekle geçiriyordum.
Biri dirseği ile beni dürttüğünde düşüncelerimin içinde boğulmaktan sıyrılarak başımı kaldırdım, Jeongguk masanın karşı tarafında endişeli gözlerle bana bakarken gülümsemeye çabaladım. Jimin de hemen yanımda, onun gibi gözlerini bana dikmiş haldeydi. Yutkunmaya çabalayarak parmaklarımı kadehe uzattım, birkaç yudum kırmızı şarap dudaklarımdan boğazıma inerken acı tat ile yüzümü buruşturdum.
Mektubun üzerinden üç gün geçmişti, Yoongi hyung arayarak bu akşam bizi yemek için restorana davet etti ve kesinlikle pedagog olan sevgilimi getirmem konusunda ısrarcıydı. Jeongguk kendimi toparlayabilmem için elinden geleni yapıyordu lakin beni yıkan şeyi bilememek, ona sınırlar koyuyordu ister istemez. "Iyi misin?" diye mırıldandı, başımı sallayarak onu onaylasam bile ikimiz de durumun bu kadar basit olmadığını beklemiyorduk.
Haneul'ın yıllar sonra bana yazmasından kimseye bahsetmemiştim, Jimin'in içinde ona dair biriken kıskançlık zaman içinde öfkeye ve ardından nefrete dönüşmüştü. Bu masada Haneul ile yüz yüze tanışan kimse olmasa bile herkesin içinde ona karşı bir hoşnutsuzluk vardı, ben de dahil. Onun zihninden geçenleri anlayamamış olmak beni öldürüyordu, bir bebek istemediğini söyleyebilirdi, insanlar sorunları olduğunda konuşmak yerine neden suskun kalmayı tercih ederek kendilerine eziyet ediyorlardı?
Seokjin hyung eğlenceli birkaç hikaye anlatarak masada bulunan kişileri neşelendirmeye çabalasa da benim gerginliğim herkesin üzerine bir örtü gibi serilmişti. "Taehyung." dedi Yoongi hyung, bakışlarımı Jeongguk'un yanında ve en yakın arkadaşımın tam karşısında kalan bedene çevirdim, siyah tişörtünün üzerinde Jimin'in hediye ettiği kolye mekanın ışıkları ile parlıyordu. "Bize ne olduğunu anlatmak ister misin?" Daha fazla kaçamazdım, bir şeyleri dile getirmeliydim yoksa sorunun tamamen Jeongguk olduğunu düşünmeye başlayacaklardı.
"Haneul bana bir mektup göndermiş."
Masadaki sessizlik elle tutulur hale gelmişti sanki, hepimizin üzerinde bir yapışkanlık bırakıyordu. Jimin'in öfkesinde yüzünde görebiliyordum. Jeongguk tepkisizdi, bakışları benim üzerimde geziniyor ve ruh halimi anlamaya çabalıyordu. Bitiktim. Toparlayacağımı düşündüğüm her anda daha fazla debelenerek batıyordum, korkuyordum, onun da beni bırakmasından öylesine korkuyordum ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
there for you' taekook
Fanfictionkim taehyung, beş yaşındaki kızı kim daeun ile hayatına devam ederken birine aşık olabileceği aklının ucundan geçmiyordu.