Bölüm 6: İz

1.1K 103 6
                                    


&

Gözlerimi kapattım, uyumaya çalıştım. Ama olmadı bir türlü. Cantet bu gece birinin beni ziyaret edeceğini söylemişti. Hiç şüphesiz, sohbet etmeye gelmiyordu bu misafir.

Uyuyamıyorsam, en azından numara yapayım diye düşündüm. Gözlerim kapalı, hiç kıpırdamadan durdum. Saatlerce. Sakinleşmiştim ve belki bir iki saat daha geçse gerçekten uyurdum. Ama içeriden kapının açıldığını ve kapandığını duydum. Umarım bu Cantet'tir, diye düşünüyordum. Biraz sonra içeride birşey kırıldı. Misafirim, birkaç dolabı karıştırdı. Ses çıkarmaktan hiç çekinmiyordu belli ki. Odamın kapalı duran kapısına usulca baktım, kilitlememiştim onu. Cantet normal davran demişti. Kapının kolu yavaşça aşağı indi. Gözlerimi yine yumdum. Boynumdaki mühre gitti elim, sımsıkı tuttum onu.

Gelen her kimse odama girdi. Nefes almaya korkuyordum. Ancak çok geçmeden onun nefesini suratımda hissettim zaten.  Cantet değildi, kesinlikle değildi. Kesik kesik soluk alıp veriyordu. Bense nabzımdan korkuyordum, deliler gibi çarpıyordu. Hiç şüpehsiz, hissedebilirdi beni. Uyumadığımı anlarsa ne olur diye düşünüyordum.

Yavaşça yatakta battığımı hissettim, gittikçe dibe iniyordum. En sonunda sırtım yere dayandı. Yatak ortadan ikiye ayrılmıştı, sanırım. Ayrıca o şey, herneyse hala bana bakıyordu. Gözlerimi açsam, dibimde olduğunu biliyordum. Sonra yanağıma dokundu. Sivri parmakları vardı. Tenime batırdı, tırnaklarını. Yanağımda göçtüğünü ve bir damla kanın süzüldüğünü hissettim. Canım yanıyordu. Ama hiç kıpırdamadan durmaya devam ediyordum. Cantet böyle yapmamı söylemişti, ona asla bakmamı. Elleriyle yüzümü deşerken, tüm yapabildiğim sabit durmaktı. Çünkü belli ki beni uyandırmak istiyordu. Kalkıp ona bakmamı istiyordu. Hatta belki bağırıyordu; fakat desibel farkından duyamıyordum onu.

Kapalı gözlerimin dolduğunu hissettim. Canımı yakıyordu. Boynumdan aşağı süzülen kanın sıcaklığını ve üzerimdeki bedenin soğukluğunu hissedebiliyordum. Ağlamamak için zorluyordum kendimi. Gözlerimi açmamak için. Ve içimden onun adını sayıklıyordum, gelip beni kurtarması için. 'Cantet'

Bu kahrolası şehirde hapisken, inandığım tek ismi söyleyip durdu dakikalarca.

Sonra üstüme bir ağırlık çöktü. Tüm düşüncelerim birer birer kayboldu.

&

Buraya ilk geldiğim günkü hisse kapıldım; kimin, neredeyim... Sonra tanıdık bir ses; benim adını sayıkladığım kişinin sesi, şimdi o benim adımı söylüyor. Sesini duyuyordum ama görmüyordum onu. Ağırlaşmış göz kapaklarımı zorlanarak açtım.

Cantet'in yüzündeki bulanık ifadeye baktım. Sarıldı bana. Üstelik evime bırakırken yaptığı gibi numaradan, temsili bir sarılış değildi bu. Yüzümü göğsüne bastırıp kanatlarıyla sardı beni, sanki bırakmak istemiyormuş gibi. Elimle yavaşça ittim onu. Birşeyler söylemek istiyordum, ancak sesim çıkmıyordu. Dengemi sağlamaya çalışarak ayağa kalktım, Cantet destek vardı. Odamdaydım, yatağım kırılmıştı. Sabah olmuş, kubbe şafağın ışıklarıyla kırmızıya boyanmıştı. Sonra aynaya takıldı gözüm.

Sağ yanağımda, o şeyin tırnaklarıyla deştiği yerde bir çukur vardı. Suratımın yarısını işgal eden, kan dolu bir çukur. Alnıma doğru, hala taze tırnak izleri. Bir başka iz, ağzımın kenarından gözüme doğru bana sırıtıyormuşum izlenimi veren. Ağlamaya başladım, yanağımdan süzülen bir gözyaşı daha da çok yaktı canımı. Sonra kan kaplı boğazımdan aşağı damladı.

Cantet gözlerimi kapattı yine. Bakma der gibi. Sonra başımı göğsüne yasladı. Eliyle çenemi tutup, bakışlarımı kendisine çevirdi. İğreniyor mu diye düşünüyordum, suratımdaki bu izlerden. Çenemdeki elini yanağıma koydu. "Özür dilerim." dedi, fısıldar gibi. "Geç kaldım."

Bir süre öyle durduk. Sessizce ağlıyordum. Bugüne kadar gördüğüm tüm o yaratıklardan daha korkunçtu, belki de yüzüm. Sırf hala konuşabildiğimden emin olmak için bir şey söylemek istedim. "Cantet." dedim. Eli hala yanağımdaydı. "Özür dilerim." diyerek susturdu beni. "Neden özür diliyorsun?" dedim.

Beni tutup aynaya doğru çevirdi. Korkuyordum, bir kez daha görmek istemiyordum kendimi. Ama beklediğim gibi değildi. Kurumuş kan izleri dışında hiçbir şey yoktu yüzümde. Hem süzülen gözyaşları da acıtmıyordu artık. Cantet yapmıştı, biliyorum. Kırık eşyalardan daha fazlasını iyileştirebiliyordu. Ona doğru döndüm, yıkılacak gibiydi. Ayakta zor duruyordu. Gücünün çoğunu harcamış olabilirdi. "Biraz uyu." dedi kendisine baktığımı fark ederek. Yatak kırıktı ama eski haline getirecek gücü yok gibiydi. Ağır adımlarla kapıya yöneldi.

"Cantet..."

"Özür dilerim. Elimden bu kadarı geliyor."

"Gitme, benimle kal. "

"Korkma gitmem. Birşey olmasına izin vermeyeceğim." dedi ve kapıya yöneldi yine. Kolundan tuttum. Gülümsedi "Koltuk çok uzakta değil. Biraz uyu burdayım"

"Yanımda kal. Ben uyurken burada dur. " dedim. Bunu söyleyecek cesareti nasıl buldum bilmiyorum ama yan odada bile olsa korkudan uyuyamazdım. Titriyordum, sarsılmıştım. Yanımda kalmasını istiyordum, kendimi güvende hissettmek için.

ELATHA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin