Ben o kadar üzgünüm ki, günlerdir ne uykum uyku gibi ne yemem içmem...
Bölüm paylaşmayı unutmuşum. İnanın hiçbir şey yapacak hevesi içimde bulamıyorum. Ne yazmak ne okumak geliyor içimden.
Kaderimizmiş, vicdanlı yöneticileri seçemeyenlerin olduğu bir coğrafyada, onların yanlış seçimleriyle yaşıyoruz, yaşamaya çalışıyoruz. Hislerimi, üzüntümü nasıl anlatabilirim, ne dersem tam olarak ifade etmiş olurum kestiremiyorum zaten. Reyhan gibi hiçbir şey demiyorum. Diyemiyorum. Burada politik düşüncelerimi ifade etmek gibi bir derdim yok ancak ülkemde yanacak yer kalmamışken gözümü açar açmaz Somali'ye 30 milyon dolar hibe etmişiz, bunu öğrendim. Ödediğim verginin haddi hesabı yok, zam üstüne zam yiyoruz ve Kurtuluş Savaş'ı kazanmış Türk Milleti yangına hiçbir destek olmadan müdahale ediyor neredeyse. Toplanan vergilerle anılması gereken önlemler de uçan, yüzen saraylara harcanıyor. Dedim ya hiçbir şey diyemiyorum. Ne denir ki zaten.
Dün bunu Instagram hesabımdan paylaşmıştım. Şuraya iliştireyim.
😩
Günlerdir elimde telefon, yangınları izliyorum. Haberleri açmıyorum çünkü yıllardır içi boşaltılan sadece devletin işe yarar kurumları değil.
Bu uçaklar çalışıyor mu çalışmıyor mu bilmiyorum. Uzman değilim. Cb çalışmıyor diyor, daha önce uçuranlar çalışabilir diyor. Eğer çalışmıyorsa neden çalışmıyor olabileceğine kafa yormaya gerek yok çünkü kayyum atanan her devlet kurumu bile isteye kötürüm edilmiş durumda.Millet kendi imkanlarıyla yeni bir kurtuluş mücadelesi veriyor ve bunun sebebi devletin fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olması değil. Sebep şaşalı bir yaşamın koynundan çıkamayan, devletin her kademesinde, bu millete hizmet için ant içmiş siyasilerin görevlerine ihanetleri...Ama benim için en acısı ne biliyor musunuz? Bu uçaklar çalışıyor dahi olsa ülkeyi kendi tekeline almış bir kişinin inadından yine uçmayacak olmaları...Ülkemin ormanları yandı, artık yolun sonu denize çıksa bile yeşile çıktığı zamanları görecek kadar ömrümüz olmayacak belki. Çocuklarımız en güzel yaşlarında kuş, böcek sesi duymak yerine bozkır görecekler. Bu yangın, yanacak yer kalmayınca elbet bitecek ama ateş düştüğü yeri yakmaya devam edecek.Tek temennim kadın cinayetleri gibi orman yangınlarının da oolitik olduğu gerçeğini halkımızın unutmaması. Zamanı gelince kimin biletinin kesileceğine hakkaniyetle karar verebilmesi...İşte o zaman çok sevdiğim çayı, afiyetle içebilirim.
Buyrun 3.bölümü keyifle okuyun okuyabilirseniz.🥲
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Karşılıklı gülüşmeler, Hayati Bey'in Reyhan'a müşfik bakışı, Reyhan'ın tam da iddia ettiği gibi amcasından tam not alan sunumu derken öğleni ettiler. Reyhan sunum araç gereçlerini toplarken özellikle oyalanan Eren, onu yalnız yakaladığı için şansına şükredecekken ondan gelen açlık nidalarıyla kafayı yemek üzereydi.
"Ay, acaba yemekhanede ne pişti bugün? Biliyor musun Eren, meğer aşçı et yemeği yaparken eti rastgele kesiyormuş. Olur mu hiç Allah aşkına! Etler, uzun kas liflerine sahiptir. Eğer kas liflerine paralel olarak eti kesersen ne kadar pişirirsen pişir o et yumuşacık olmaz. Bunun yerine kas liflerini deforme etmek için karşı çapraz kesimler yapmak lazım. Hani bazen kayış yemiş gibi hissedersin ya, hep bundan işte. Artık dikkat ediyor."
"Ne mutlu bize aşkım. Şirket yemekhanesinde kayış gibi et yemeyi kim ister?"
"Ben istemem şahsen. Gerçekten ne mutlu bize. İyi ki bu şirkette mimarlık yapıyorum da ağız tadıyla et yiyebiliyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menümüzde Aşk Var
Ficción GeneralBizim Reyhan ve Ali Eren'in evlilik arefesindeki şaşkınlıklarını ve evli hallerini okumaya hazır mısınız?