13. BÖLÜM

1K 222 123
                                    

🤩❤️‍🔥🤩❤️‍🔥🤩

Gecenin kritiği, takıların sayılması gibi sosyal faaliyetler dünürlerinin onlarda kalmaları sebebiyle ileri bir tarihe ertelendi. Aylar önce, düğün günü kararlaştırıldığında, her ne kadar Hayati Sever otelde kalmak için rezervasyon konusunda ısrarcı olsa da Tayfun Göbekli son noktayı koymuştu.

"Düğün için biz de İstanbul'a geliiciiz. Yani sen hinci diiyiin ki, biz sizi evimizde ağırlamayık, otele göndericiiz."

Böylece düğüne her kim gelmişse Antep'te yaşayan tüm tanıdıklara önem sırasına göre dağıtılmıştı. Haliyle Eren ve ailesine Reyhan'lar düşmüştü. Diğerleri karınlarını doyurduktan sonra alacakları misafirlerle evlerine geçmişlerdi. Zaten asıl mesele kahvaltı sonrası, uçak saatinden önce ayyuka çıktı. Gece herkes sırayla duşunu aldıktan sonra yatmış uyumuş, ne zamanki sıra mecburi gelin almasına gelmişti ev ahalisinin gözleri sağanak yağmura tutulmuştu. Annesi kızının gözlerinin mutluluktan ışıldadığını biliyor, bir daha dünyaya gelse yine Eren'in damatları olmasını dileyecek kadar ona güveniyordu. Ne var ki, ağabeyleri giydiği beyaz elbisenin belinden, formalite icabı kırmızı kurdeleyi geçirirken hıçkırıklarına engel olamıyordu. Tayfun Göbekli ise çoktan odadan çıkmış, bu ana şahitlik etmemeyi seçmişti.

"Hadi bakalım, güzel kardeşim, canımın içi, gözbebeğim. Biz ancak sen gülersen gülebiliriz. Uzakta olman aramızdaki kilometrelerle ölçülür sadece yoksa abi dediğin an yanındayız bunu bil. Hep çok mutlu ol, söz mü? "

Erhan sırasını Serhan'a, o da Seyhan'a devrederken kimsenin aklına bu durumda espri yapmak gelmiyordu. Reyhan ağabeylerine sarılırken ağlamıyordu ancak boğazına oturan yumruyla konuşamıyordu da. Daha önce arkasına bakmadan kaçtığını sanarak İstanbul'a gitmek gibi değildi. Şunun şurasında zaten aynı uçağa binecek olsalar dahi hiçbir evden gelin olarak çıkmanın görülmez ama elle tutulur olsa bu kada ağır geleceği hislerle bezenmeye hazırlıksız yakalanmıştı. Hele ki, babasını aracın kapısına gördüğünde artık tuttuğunu sandığı gözyaşları infilak eden baraj kapağından fırlarcasına akmaya başladı. Çok ama çok uzun zamandır ilk kez babasının karşısında timsah gözyaşlarıyla durmuyor aksine o sahte yaşlara inat gibi ardı arkası kesilmeyecekmişçesine ağlıyordu.

"Babacım, üzülmüyorsun değil mi? Ben çok seviyorum ve seviliyorum."

"Sen gene sev, sevil ama vazgeçersen heç geç değil. Biliiin deel mi? Hinci binmem bu arabaya buba desen, ben dünürlere usulünce anlatırım gözel gızım."

"Yok babişkom, binerim de ben seni görünce bir fena oldum." Elinin tersiyle yanaklarına süzülen yaşları silerek duygu durumunda görülür değişikliğe giden Reyhan devam etti. "Dün gece halam ısrar kıyamet seni görmemi tembihledi durdu. Ama oyuna gelmedim. Biliyor sana dayanamayacağımı tabii. Dur babişkom geçeyim. Zaten şimdi binmezsem uçağı kaçırırız."

Bu sözleri duyan annesi neye ağladığını, kızını gurbete gelin ettiğini unutarak ağzının içine dolan kahkahayı bastırmaya çalışırken boğulurmuş gibi sesler çıkarmaya başladı. Üç oğlu birden onun etrafını sararak iyi olup olmadığını sorunca; iyiyim der demez, herkesin gözünde deli damgası yiyeceğine emin olduğu gülme krizine gireceğini bildiğinden başını sallamakla yetinebildi. Cidden bu arabanın arkasına takılarak hepsi birden uçağa bineceklerdi. Hazırladıkları valizleri de yerleştirince yola koyuldular. Feryal Hanım eşini sakinleştirmekten bir hayli uzak, Seyhan'ın sürdüğü arabada karnı ağrımasına rağmen gülmekten kendini alıkoyamıyordu.

"Feryal, susam susam diyiim de sen neye güliin acaba? Sorabiliin mi?"

"Sorabilirsin tabii Tayfuncum. Sor gitsin. İlahi Tayfun. Sen Reyhan'ı evlendirmekten vazgeçirmeye çalıştıkça kızının algıları hepten kapandı. Sen gitme diyorsun o diyor ki; uçağı kaçırırım. Haklı tabii, yarın düğünü var." Cümlesini güç bela bitirirken bu kez gülmekten ağlıyordu. "Selime Hanım duymadı iyi ki, önden gitmişti. Ay Tayfun biz neyi yanlış yaptık? Bu kız niye böyle?"

Menümüzde Aşk VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin