Yüksek sesli müzik ve keskin alkol kokusu gittikçe canımı sıkmaya başlarken elini belime dolamış olan Erling'in omzuna sakince bıraktım başımı. Belimdeki elini yavaşça kaydırıp kalçama indirdiğinde başıma minik bir öpücük kondurup arkadaşlarıyla olan koyu sohbetine devam etti.Aslında bu tarz mekanlarda olmaktan son derece keyif duyardım. Herhangi bir etkinlik düzenleneceğinde; ilk haber verilen, çalınacak şarkıların listesini hazırlayan, sabaha kadar dans edip partinin gözdesi olan kişi hep bendim.
Ama şu an hiçbir şey yapmak istemiyor, sadece bir bahane bulup burdan tüymenin yollarını arıyordum.
Çünkü o gelmemişti. Ve gelmeyecekti de. İlk kez bu denli hararetli şekilde kavga etmiştik ve ne hissedeceğini bile düşünmeden acımasızca kalbini kırmıştım. Günlerdir ona ulaşmaya çalışıyor olmama rağmen mesajlarıma cevap vermiyordu.
Hayatımdaki yerini tam olarak kestiremediğim birinin canını böylesine yaktıktan sonra onu düşünüyor olmam çok yanlış geliyordu. Ama günlerdir yaptığım hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelmiş, onu aklımdan çıkaramaz olmuştum.
Daha fazla dikkat çekmemek adına başımı Erling'in omzundan kaldırdım ve sohbetlerine ben de dahil oldum. Önümdeki içki bardağını ne olduğunu kontrol etmeden dudaklarıma götürdüğümde, bunun bana yardım edeceğinden emindim.
Birkaç bardaktan sonra masada dönen saçma muhabbete daha kolay uyum sağlayabilmiş ve yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirebilmiştim.
Julian'ın yaptığı tuhaf taklitlere alkolün de etkisiyle kahkaha atarken masada sesler yükseldiğinde hepsinin bir anda anlaşmış gibi baktığı yere doğru döndüm.
Jadon, adeta taptığım gülümsemesiyle bulunduğumuz masaya ulaşmış, herkesle tek tek selamlaşıyordu. Sıra bana geldiğinde yüzüme ifadesizce baktıktan sonra tam karşıma, Julian'ın yanına oturdu.
Günlerdir kalbini kırdığım ve onu özlediğim için bitap halde olmama rağmen; o beni burada, partilerken ve arkadaşlarıyla eğlenirken görmüştü.
Acilen bir şey yapmam gerektiğini düşünerek Erling'in kolundan yavaşça sıyrıldım ve telefonumu elime aldım.
Nora🎀
Jadon, acilen konuşmamız gerekiyor.
Lütfen.Jadon, telefonuna gelen bildirimle elindeki şarap kadehini masaya bırakıp mesajımı okuduktan sonra elleriyle yavaşça saçlarını karıştırdı.
Hiçbir tepki vermeden telefonunu cebine soktuğunda davetimi kabul ettiğini anladım ve çantamı elime alarak Erling'in koluna dokundum. "Makyajımı tazeleyip hemen dönerim."
"Tamam sevgilim." Elini bırakıp ayağa kalktığımda göz ucuyla Jadon'a bakmayı da ihmal etmemiştim. Ancak o başka şeylerle ilgileniyormuş gibi gözükmek için önündeki bira şişesinin etiketini soymaya çalışıyordu.
Derin bir iç çekerek kadınlar tuvaletine girdiğimde, çantamı tezgaha bıraktım ve kollarımı birbirine bağlayıp beklemeye başladım.
Birkaç dakika sonra tuvalet kapısı sert bir şekilde açıldığında, ben ne olduğunu idrak edemeden Jadon hızla dudaklarımızı buluşturdu. Günlerdir özlemini duyduğum dudaklarının tadını yeniden aldığımda, ellerimi ensesine yerleştirdim.
Öpüşlerimiz şiddetlenerek devam ederken birkaç adım ilerlediğinde, bedenim soğuk tezgahla buluştu. Ardından belimi nazik bir hareketle kavrayıp oturmamı sağladığında, bacaklarımın arasına yerleşerek aramızdaki mesafeyi kapattı.
Dudağıma tutkuyla son bir öpücük kondurduğunda, gözlerimi yavaşça açarak yüzümü şehvetle süzen gözlerine baktım. Ve anında günlerdir içimi yiyip bitiren suçluluk duygusu yeniden alevlendi.
Omuzlarına sarılı olan ellerimi yavaşça yüzüne yerleştirdiğimde, sanki asırlardır içinde tutuyormuş gibi, alkol kokan nefesini titrekçe dışarı bıraktı. "Özür dilerim..."
Günlerdir kafamda onunla yeniden görüştüğümüzde yapacağım konuşma hakkında milyonlarca prova yapmış olmama rağmen, dudaklarımdan bu iki kelime hariç hiçbir şey çıkmamıştı.
Alnını yavaşça alnıma yasladı. Fısıldayarak konuşuyordu. "Önemli değil.. Çoktan affettim bile."
"Bugün gelmeyeceksin sanıyordum. Yani, Julian öyle söyledi." Birbirine yaslı olan alınlarımızı ayırdı ve birkaç adım geriledi. Yüzünü tutan ellerim geri çekilmesiyle öylece havada kalırken nereye yerleştireceğimi bilemeyerek güçsüzce tezgaha tutundum.
"Erling gelmem için çok ısrar etti. Onu kırmak istemedim." Az önceki ani tepkisinin nedenini anlarken ne söyleyeceğimi bilemeyerek başımı yere eğdim ve tezgahtan indim.
Ona bakmayı reddederek çantamdan kırmızı rujumu çıkardım ve az önceki şiddetli öpüşmemizden sonra dağılan makyajımı titreyen ellerimle düzeltmeye çalıştım.
Yavaşça arkamı döndüğümde artık gitmemiz gerektiğini anlamış olacak ki, yaslandığı duvardan doğruldu ve kapıya doğru yöneldi. Hışımla kapının kulbunu tutan dövmeli kolunu yakaladığımda, şaşkınca bana döndü. Hiçbir şey söylemeden, durgun bir şekilde elimi biçimli dudaklarına götürdüm ve orada iz bırakmış olan kırmızı boyayı temizlemeye çalıştım.
Yüzüme masum bir çocuk ifadesiyle bakmaya devam ederken buna daha fazla dayanamayacağımı anladım. Dudaklarımı birbirine bastırarak kapının kulbunu bu kez ben indirdim ve Jadon'ı arkamda bırakarak müzik sesine doğru ilerlemeye başladım.
Kendime sesli şekilde telkinler vermeye devam ederken hayal alemimden çıkmaya çalışıyordum. Gerçek dünyaya dönme vaktim gelmişti.
⋄ ⋅ ⋆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gorgonize|| Jadon Sancho
FanfictionOne night in heaven, when you touch me You take me up high with the clouds in the sky. One night in heaven, when you kiss me You light up my life, make me feel so alive. ✗ ✗ For @radiocheck