Garson, elindeki not defteriyle oturduğum masaya geldiğinde dışarıyı izleyen gözlerimi ona çevirdim."Ne arzu edersiniz efendim?" Ağzımdan çıkacak kelimeleri not edeceğini belli edercesine kalemi elinde doğrulttuğunda telefonumdan saati kontrol ettim.
"Birini bekliyorum, şu an sipariş vermeyeceğim." Tatlı bir gülümsemeyle başını sallayıp yanımdan ayrıldığında, kadrajıma aşina olduğum araba girdiği için stres seviyem bu mümkünmüş gibi daha da arttı.
Mekana girip masaları gözüyle hızlıca taradı, beni görmesi için elimi kaldırdığımda yönünü bana doğru çevirdi ve karşımdaki sandalyeyi çekerek oturdu.
Onun da keyfi pek yerinde değil gibiydi, uzun zamandır bu konuşmayı yapmamı ikimiz de bekliyorduk aslında.
Titrek bir nefes alarak sözlerime nasıl başlamam gerektiğini düşündüm. "Erling... Seni buraya neden çağırdığımı anlamışsındır.
Tepkisini ölçmek için konuşmama ara verdim ancak yüzündeki ifadeden ne hissettiğini anlayamıyordum. "İlişkinin başından beri çok güzel günlerimiz oldu, seninle geçirdiğim hiçbir saniyeden pişman da değilim ama... Birlikte yapamıyoruz, artık ikimiz de bunun farkındayız. Ben, daha fazla yara alalım istemiyorum."
Kötü ayrılmak istemiyordum, bu yüzden yavaşça ellerine uzanıp avuçlarını avuçlarımın arasına aldım. "Başka biri mi var Nora?"
Gözlerimi kaçırarak konuştum. "Bunun üçüncü bir kişiyle ilgisi yok Erling. Dediğim gibi, ilişkimizin bir geleceği yok. Sana daha fazla ümit vermek istemiyorum. Yol yakınken dönmeliyiz."
Yavaşça başını salladığında yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi. "Kararlına her zaman saygı duydum Nora, şimdi de duymalıyım. Seni bu ilişki için zorlayamam."
Ben de onun gibi acı bir şekilde gülümsedim. Sorunsuz ve onun kalbini kırmadan bu konuşmayı yapabildiğimiz için az önceki stresim dağılmıştı. Ama içimdeki bu huzursuzluk, bir türlü geçmiyordu.
⋈ ⋉ ⋊
Günlerdir yaptığım gibi, cips paketini kaseye boşaltarak biramı yanıma aldım ve bir bölüm daha Friends izlemek için koltuğa kuruldum.
Kesinlikle ağır bir depresyon dönemi yaşıyordum. Günlerdir evden çıkmıyor, aramalara ve mesajlara yanıt vermiyordum.
Jadon'la hastanedeki görüşmemizin üstünden yaklaşık bir ay geçmişti. O zamandan beri takımla olan buluşmalarımızda bile benimle konuşmayı kesinlikle reddetiyor, iki yabancıymışız gibi davranıyordu. Ne yaptığını, nasıl olduğunu bile bilemiyor olmak beni içimde bulunduğum bu duruma sürüklemişti.
Birkaç gün önce, Erling'le aramızda geçen ayrılık konuşmasından sonra düzeleceğimi düşünmüştüm ama her şey git gide kötü bir hal alıyordu.
Normal zamanlarda kahkahalarla güldüğüm,modumu yükselten Joey sahneleri bile mimiklerimi oynatmıyordu.
Kapının zil sesini duyduğumda, koltuktaki yastığımı kulaklarıma bastırdım ve her kim geldiyse, sabırsızca gitmesini beklemeye başladım.
Sonunda zil sesi durduğunda, yastığı yeniden yanıma bıraktım. Ancak çok geçmeden gelen kişi bu sefer kapıyı yumruklamaya başladığında kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. Gelen kişi, Angela Merkel bile olsa; üstüne saldırmaya hazırlanıyordum şu an.
Kapının önüne geçip gözlerimi dürbüne yasladığımda şaşkınlıkla geri çekildim. Ellerimle gözlerimi birkaç kez ovuşturduktan sonra yeniden dürbünden dışarı baktığımda hayal görmediğime emin oldum. Titreyen ellerimi tereddütle kapının kulbunu yerleştirip kulbu aşağı indirdim.
"Nora, biliyorum davetsiz misafirlerden nefret edersin ama aramalarıma cevap vermedin ve yanına gelmem gerektiğini düşündüm." Başımı şaşkınlıkla aşağı yukarı salladım ve içeri geçebilmesi için yana kaydım.
Salonun haline hayretle baktıktan sonra koltuğa oturdu ve yanına gelmem için beklemeye başladı.
Şu an ne hissetmem gerektiğine bile karar veremiyordum. Haftalardır, aynı ortamdayken bile beni görmezden geliyor olmasına rağmen şu an buraya, evime gelmişti. Ama söyleyeceklerini tahmin etmek o kadar güçtü ki, korkmadan da edemiyordum.
Yavaşça yanına çöktüğümde vücudunu tamamen bana çevirdi. "Bugün, antrenmanı erken bitirip üzerimi değiştirmek için soyunma odasına girdim ve Julian'la Erling'i fısıldaşarak konuşurken buldum."
Kaşlarımı çatarak konuşmasının nereye varacağını beklemeye başladım. "Duyduklarım doğru mu Nora? Sen ve Erling... Ayrıldınız mı?"
Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı onaylar anlamda salladım. "Doğru."
Tereddüt etse de aramızdaki mesafeyi kapatarak elini çeneme yerleştirdi. Kendime engel olamadan elimi, yüzümü tutan elinin üzerine koyduğumda uzun süre sonra kokusunu bu kadar yakından alabildiğim için sarhoş olmuş gibi hissediyordum.
"Peki... Sebebi-"
"Sebebinin ne olduğunun ikimiz de gayet farkındayız, Jadon."
Heyecanla yüzüme bakarken gözlerini yavaşça dudaklarıma kaydırdığında, daha fazla bekleyemeyerek dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Kalçalarımı tutarak beni kucağına çektiğinde, boynuma ardı ardına öpücükler konduruyordu. Üstündeki tişörtü hızla vücudundan sıyırırken ayağa kalktı ve benim de havalanmamı sağladı.
Odama girdiğimizde, beni yavaşça yatağa bıraktı ve üzerime doğru eğildi. Yeniden dudaklarımızı birleştirirken sadece bu hissi ne kadar özlediğimi düşünüyordum.
⋄ ⋅ ⋆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gorgonize|| Jadon Sancho
FanfictionOne night in heaven, when you touch me You take me up high with the clouds in the sky. One night in heaven, when you kiss me You light up my life, make me feel so alive. ✗ ✗ For @radiocheck