-YEDİNCİ BÖLÜM-
"Arkadaş... "
'-
Kolumda korkunç bir yanma hissiyle kendime geldiğimde acının şiddeti dayanılmaz bir boyuttaydı. Sanki biri sağ koluma benzin dökmüştü de cayır cayır yakıyordu. Öte yandan iliklerime kadar tir tir titreyip üşümem de içinde bulunduğum durumla mükemmel bir tezatlık oluşturuyordu. Yanıyordum ancak bu beni üşütüyordu.
Kendimi daha kötü hissedemeyeceğimi düşündüm. Acıdan bayılmış ve tekrar acıdan ayılmıştım. Öyle görünüyor ki, tekrar bayılmam an meselesiydi. Sağ kolumda hissettiğim sızıyla ağzımdan ufak bir inilti kaçtı.
"Kendine geliyor." Bir kadın sesiydi. Hiç tanıdık gelmedi.
"Çok fazla ateşi var, keşke hastaneye götürseydik. " Bu defa konuşan Selimdi, endişeli ses tonunu her yerde tanırdım. Kadınla konuşuyordu, sanırım bir hemşireydi.
"Ona şimdilik bir serum taktım, bu ateşini düşürecektir. Eğer kötüye giderse o zaman hastaneye götürürüz. Uyuması ve dinlenmesi gerek."
"Anlıyorum, teşekürler."
"Rice ederim canım. Siz de daha fazla ayakta kalmadan yataklarınıza dönün."
Uzaklaşan adım seslerinden hemşirenin gittiğini anladım. Geç bir vakit olduğunu anlamıştım ama tam olarak kaç olduğunu merak ediyordum. Uzun süredir burada olamazdım, anlaşılan güneş henüz doğmamıştı. Yada belki burada geçirdiğim ilk gece değildi. Acının şiddeti bana hala aynı gecede olduğumuzu düşündürüyordu.
"Endişelenme lütfen, zamanla iyi olacaktır." dedi başka bir ses daha. Bu kez bana yabancı gelmiyordu. Tanımam fazla uzun sürmedi bu yan odamda kalan kızın sesiydi.
Kendimde o gücü buldum ilk fırsatta gözlerimi araladım, bu hala benim için zordu. Oda loş bir ışıkla aydınlanıyordu bu yüzden gözlerimin ışığa alışması uzun sürmedi. Gözlerimi açar açmaz gördüğüm ilk şey yan yana dizilmiş üç sedye oldu, başımı hafifçe eğip baktığımda benimde o sedyelerden birinde yattığımı farkettim. Koluma serum takılmıştı ve sanırım başımda da ıslak bir bez vardı.
Selim ve Öykü köşede dikilmiş kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Başımdaki bezi alıp daha dik bir konuma geçmeye çalıştığımda ağzımdan kaçırdığım küçük sesle beni fark edip hemen yanıma geldiler.
"Sakura uyanmışsın, dur hemen kalkma."
Onu dinlemeyip sağ elimden destek alarak oturur pozisyona geçtim. Bir yandan da korkarak sol omzuma bakıyordum. Tişörtün altında ne gizleniyordu tahmin edebiliyordum ancak göreceğim şeyi kaldıramayacağımdan korkuyordum.
Yutkunup derinlerdeki sesimi çıkartmaya çalıştı. "Neler oldu bana?"
"Yanmışsın, hem de cayır cayır." kaşlarını daha çok çattı. "Ateşin kırka dayanmış, zar zor düşürdü hemşire."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yıldız - Kaç Saklan Yada Yakalan
General Fiction"İnsanoğlu yaratıldığda, Tanrı kulaklarına tek bir şey fısıldadı. 'Ey Toprak, nefsine hakim kal!' Ve ardından Şeytan'a döndü, yine fısıldadı, 'Ey Ateş, insana günahın çekiciliğini sun!' Ve ardından Meleğe döndü... son kez fısıldadı, 'Ey Nur, tü...