-ON YEDİNCİ BÖLÜM-
"Umut ve Aptallık"
'
Biri beni dürtükleyerek uyandırdığında saat gece üçe gelmek üzereydi. Oturduğum yerde doğrulup kıstığım gözlerimle hemen dibimde duran yüzü çıkartmaya çalıştım. "Demet?"Bir kaç adım geri çıkıp onu tamamen görebilmemi sağladı. "Benim," şaşırmış görünüyordu, üstüme serilip uyuyakalmış Nil'e bakıp daha sessiz devam etti. "Burada mı uyudunuz?"
Ona cevap vermek yerine Nil'in bacaklarını kenara itip ayağa kalktım ve tekrar nazikçe eski yerine bıraktım. Biraz kıpırdansa da yönünü değiştirip uyumaya devam etti.
"Asıl sen bu saatte neden geldin?"
"Rahat edemedim." diye mırıldandı omzunu kaldırıp indirirken.
Kendimi merakımdan ikiye çatlayacakmış gibi hissettim ama konuşurken ağzımı beş karış açıp esnediğim için istediğim vurguyu verememiştim. "Allah aşkına neden bu kadar nefret ediyorsun sen bu çocuktan?"
"Nefret etmiyorum," deyip avcuyla dudaklarıma hafifçe vurdu. "İtici geliyor sadece."
"Daha çekici birini bulamadığım için özür dilerim ama bir daha ki sefere haber verirsen-"
Avcunun dudaklarıma bu defa ki çarpışı hızlı ve kuvvetli olmuştu. "Ahh!" abartıya dudaklarımı kapatıp geri kaçtım. "Acıttın..."
"İyi, ondan vurdum zaten."
Laf arasında gözlerimi salonda gezdirdiğimde biz hariç kimsenin olmadığını gördüm. Ne umursamaz insanlar böyle, insan bir kalkın yatağa geçin diye dürtüklerdi.
"Sen de bir şeyleri anlat o zaman, hiçbir şey bilmiyorum."
"Anlatacak bir şey yok çünki Sakura."
"Çok şey var ama kimse beni adam yerine koymup anlatmıyor!" derince iç çekip kollarımı göğsümde bağlayarak kendimi koltuğa bıraktım.
Tam onu daha fazla soru yağmuruna tutacaktım ki Nil bir anda yattığı yerden kalkıp oturur pozisyona geçti. Korkuyla bağırıp oturduğum yerden geri kalktım. "Ayy!"
Karışıp dağılmış saçları yüzüne dökülmüş koltukta öylece oturmaya devam ediyordu. Hissettiğim ürpertiyle başımı çevirmeden Demet'e baktım ama o da en az benim kadar şaşırmış görünüyordu. Sorar gibi baktığımda bilmiyorum anlamında başını iki yana salladı.
"Nil?" diye seslendim ama sesim bir taraflarıma kaçtığı için haliyle duyulmadı. Genzimi temizleyip bir adım atarak ona daha çok yaklaştım. "Nil, canım iyi misin?"
Anlayamasakta kendi kendine bir şeyler homurdandı.
Bu kez daha çok yaklaştım. Saçının bir tutamını alıp kenara ittim. "Nil, duyuyor musun beni? Nil, Nilay!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yıldız - Kaç Saklan Yada Yakalan
General Fiction"İnsanoğlu yaratıldığda, Tanrı kulaklarına tek bir şey fısıldadı. 'Ey Toprak, nefsine hakim kal!' Ve ardından Şeytan'a döndü, yine fısıldadı, 'Ey Ateş, insana günahın çekiciliğini sun!' Ve ardından Meleğe döndü... son kez fısıldadı, 'Ey Nur, tü...