Aras gittikten sonra hep beraber salonda kahvelerini alıp sohbet etmeye başladılar. Konu konuyu açarken bir anda Arastan bahsetmeye başladılar. Hakan'ın annesi gülümseyerek konuştu:
“Aras çok iyi bir çocuk değil mi üstelik oldukça saygılı.”
Hakan bu sözlerin üzerine gözlerini devirip kollarını kovuşturdu.
“Abartılacak bir tarafı yok bence.”
Koray Hakan'ın bu garip hallerini fark edip sözü devraldı.
“Bence bunda abartılan bir şey yok Gülcan Hanım haklı.”
Hakan kaşlarını çatıp kahvesini içmeye devam etti. Koray buna şimdilik “Abilik içgüdüsü” diyerek geçiştirdi. Esma yorgun bakışlarını etrafta gezdirip derin bir nefes aldı.
“Şu sınav cidden beni çok geriyor. Bugün o yüzden çok çalıştık ama yoruldum. İnşallah karşılığı güzel olur.”
Koray hafifçe gülümsedi. Aklına gelen fikirle oturduğu yerde doğrulup Esma’ya döndü.
“Yarın seni gezdirmemi ister misin güzelim? Kafa dağıtır dinlenirsin.”
Esma yorgun bir gülümsemeyle minnet dolu bakarak cevap verdi.
“Aslında kafa dağıtmaya çok ihtiyacım var ağabey.”
“E çok güzel yarın seni almaya gelirim. Beraber çıkarız.”
“Peki beni arar haber verirsin.”
“Tamam güzelim.”
Onlar konuşurken Hakan dalgınca yeri izliyordu. Aklı o kadar doluydu ki konuşulanları dinlememişti bile. Düşüncesi sürekli Aras ile Esma arasında gidip geliyor, kendini delirecek gibi hissediyordu. Bir yandan buna neden bu kadar taktığını anlamaya çalışıyor, bir yandan da Aras’ın bu yakın halleri onu rahatsız ediyordu.
Gülcan Hanım ise sinirle elindeki kahve kupasını sıkmış ve daha fazla dayanamayarak hışımla ayağa kalkıp Mutfağa gitmişti. Her ne kadar Esma onlarda kalsa ve Koray onun gerçek ağabeyi olsa da Gülcan Hanım içindeki bencillik duygusuyla Esma’yı kimseyle paylaşmak istemiyordu. Özellikle de öz ağabeyiyle...
Sakinleşmek için su içmeye karar verdi ve eline temiz bir bardak alarak su doldurmaya başladı. Bir yandan da mırıldanarak söyleniyordu:
“Şuna baksana. Esma öz kardeşi diye ağabeylik görevini yerine getirmeye çalışıyor aklınca. Tek amacı kardeşini bizden uzaklaştırmak.
“Kim kimi uzaklaştırıyor?”
Gülcan Hanım, Esma’nın ince sesini duyması ile panikle arkasına dönerken elindeki bardak şokla yere düştü.
“Ne kardeşi ne abisi ne diyorsun anne?”
Esma çatık kaşlarla şüpheyle annesine bakarken annesi konuşabilmek adına boğazını temizledi.
“Şey... Şey kızım... Abin, yani Koray ağabeyin. Hani o seni gezdiriyor felan... Dışarıya çıkacaksınız. Seninle kardeşi gibi ilgileniyor bu yüzden öyle kendi kendime söyleniyordum işte.”
Esma anlamış gibi başını salladı.
“Bende susadım da onun için gelmiştim bana da bir bardak su verir misin anne?”
“Tabi kızım bekle.”
Gülcan Hanım Esma’ya da bir bardak su verdikten sonra beraber salona geçip oturdular. Koray bileğindeki saate bakıp ayaklandı.
“Saat geç oldu artık ben gideyim.”
Koray tam ayaklandığı sırada Esma heyecanla konuştu:
“Koray ağabey yarın beni motorla da gezdirir misin?”
Güldü Koray. Merak sardığı için motor sürmeyi öğrenmiş, bazı zamanlar yanında gelmek isteyen Esma’yı kırmayarak onu da kendisiyle gezdirmişti. onunla motora biner, şehri turladıktan sonra her zaman uğradıkları kafeye giderlerdi. Esma’nın saçlarını okşayıp kokusunu soluyarak bir öpücük bıraktı.
“Gezdiririm tabi.”
Başka bir şey söylemeden kapıya doğru ilerledi. Esma onu uğurlamak için peşinden ayaklanırken Gülcan Hanım yalnız kalmamaları için ikisini takip etti. Kapı önüne geldiklerinde Gülcan Hanımı fark eden Koray, Esma’ya sıkıca sarılıp Gülcan Hanımın gözlerine bakarak tekrar saçlarına bir öpücük kondurup geri çekildi.
“Hadi Esmam sen çok yoruldun git uyu.”
“Tamam Koray ağabey iyi geceler.”
“İyi geceler.”
Esma Koray’a el sallayıp odasına doğru adımlarken Koray ellerini cebine koyup Gülcan Hanıma döndü:
“Eee hayat işte Gülcan teyze. Her ne kadar rahatsız etse de Sırların ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır bilir misiniz?”
Gülcan Hanım sinirle karşısındaki oğlana bakarken tam bir şey demek için ağzını aralamıştı ki Koray konuşmasına fırsat vermedi.
“İyi geceler Gülcan Hanım.”
Bir şey demesini beklemeden arkasında bir çift sinirli göz bırakarak hızla oradan uzaklaştı.
Ertesi gün olduğunda Koray hiç vakit kaybetmeden Hakanların evine doğru motorla yol aldı. Yaklaşık 10 dakikalık yoldan sonra eve vardı. Kaskını çıkarıp motora bıraktıktan sonra kapının önünde durup zile bastı. Çok beklemeden kapı açıldığında karşısında gördüğü manzara ile yüzünde kocaman bir gülümsemenin yer edinmesine izin verdi. Annesinin birebir kopyası olan biricik kız kardeşi karşısında hazır bir şekilde, tıpkı onun gülümsediği şekilde ona bakıyordu.
“Esmam çok güzel olmuşsun abicim, çıkalım mı?”
“Çantamı alayım çıkalım ağabey.”
Kafasını sallayarak onayladı Koray. Esma’nın gelmesini beklerken düşüncelere daldı. “Keşke annem de görseydi onu, onun kendisine ne kadar benzediğini, bu güzelliğini...” Soğuk rüzgar yüzünü yalayıp geçerken gözlerinden akan yaşların farkında bile değildi. Hızla gözlerini silip kapıya odakladı bakışlarını. Fazla zaman geçmeden Esma da yanına geldi.
“Hadi gidelim!”
Koray gülümsedi.
“Gidelim güzelim.”
Motora bindiklerinde vakit kaybetmeden evden uzaklaştılar.
Esma düşmemek için kollarını sıkı sıkı Koray’ın beline sarmış, başını da sırtına yaslamıştı. Bir anda aklına gelen fikirle kafasını hızla kaldırdı. Koray’ın kendisini duyması için bağırdı:
“Koray ağabey beni küçükken gezdirdiğin yerlere de götürür müsün?”
“Tabi götürürüm abicim.”
Çok geçmeden parka varmışlardı. Koray Esma’nın kaskını çıkarmasına yardım edip daha sonra kendi kaskını çıkarıp pamuk şeker almaya gittiler. O gün ne biri liseli genç kızdı, ne de diğeri yetişkin bir adam. İkisi de ellerinde pamuk şeker ve dondurmayla parkta iki çocuk gibi eğlendiler. Ne Koray, Esma’yı sallarken etraftan gelen Kınayıcı bakışları, ne de onlarla alay eden çocukları umursadılar. O gün beraber çocuk olup beraber küçüldüler. Hiç bir şeyi umursamadılar.
Sonunda ikisi de nefes nefese kendilerini banka bıraktıklarında hala gülüyorlardı.
“Teşekkür ederim Koray ağabey. Son zamanlarda bu kadar eğlenceye ihtiyacım olduğunu fark etmemişim bile.”
“Teşekküre gerek yok Esmam kardeşimi parkta oynatamaz mıyım ağabeyi olarak?”
O an ikisi de sustu. Koray son anda söylediklerinin farkına varıp tam açıklayacakken Esma heyecanla atıldı:
“Çok güzel ormanlık bir alan var. Tam gezmelik oraya da gidebilir miyiz?”
Koray rahat bir nefes gönderdi ciğerlerine. Söylediklerine takılmamasının mutluluğuyla gülümsedi.
“Tabi abicim. Ben de duymuştum orayı yolu biliyorum dinlenip gideriz.”
Biraz daha oturup geç kalmamak adına hızla yola koyuldular. Gidecekleri yer ormanlık bir piknik alanıydı. Bu yüzden evlerine biraz olduğu için Koray acele etmek adına biraz daha hız yaptı.
Tam varmak üzereyken ikisinin de hiç beklemediği bir viraj çıktı karşılarına. Koray aniden dönüş yapmaya çalışınca ise olanlar oldu... Koray başını sertçe yere vururken gördüğü görüntü yere sertçe savrulan Esmaydı.
O an gözünün önüne gelen anılara engel olamadı. Yerde yatarak kendisine dönük olan o yüz yavaşça annesine dönüşürken de bir şey yapamadı, gözünden bir damla yaş süzülürken de.
Titrek elleriyle bilinci kapanmadan kaskını başından çıkarıp titrek bacaklarla yüzü kanlar içinde kalarak yerde yatan bende doğru ilerledi. Ve bacakları kendini taşıyamayacak hale gelip yere yığılmadan önce Esma'nın yüzünü annesine benzetti ve ormanda çığlığı yankılandı.
“ANNEEEEE!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Aşkım
Teen FictionZengin bir ailenin şımarık ve uçarı bir çocuğuydu Hakan. Babası İlhan Bey ülkenin en tanınan mühendislerinden biriydi. Tek çocuk olması ve her istediğinin elinin altında olması onu haklı olarak şımartmıştı ama bu uçarılığının bedelini hayatının sonu...