22. Bölüm

214 18 0
                                    


“Ben çıkıyorum!“

Koray tam kendini dışarı atacakken annesi arkasından yetişti:

“Nereye oğlum bu saatte hayırdır? “
“Biraz dışarıya çıkıp hava almak istiyorum “

Annesi derin bir nefes aldı. Oğlunun neler hissettiğini anlayabiliyordu. Esma’dan dolayı çok arada kalmış, son zamanlarda fazla dalgın bir halde gezmişti evin içinde. Fazla itiraz edip diretmek istemedi

“Tamam oğlum dikkat et kendine. Geç kalma. ”

Koray ilk olarak Esma ile sık sık gittikleri parka uğradı. Saat geç olduğu için haliyle boştu. Her şey sanki Esma’yı hatırlatıyordu. Onu salıncakta sallarken attığı çığlıkları kulaklarında hissetti. Buruk bir tebessüm yer etti dudağında. Verdiği kararı sorgularken Hakan’ın dedikleri beyninde yankılandı:

“Eğer vaz geçmezsen Esma’yı yalanlar yüzünden kaybedeceksin. Ama eğer vaz geçersen Esma’yı yine görebileceksin.”

Sinir bozukluğu ile güldü. “ne kadar değişik” diye geçirdi içinden. “onu bırakmamak, tekrar görebilmek için ondan vaz geçmem gerekiyor” Çok zor bir durumda hissediyordu kendini. Her zaman başka çaresi kalmadığını kendine hatırlarsa da başka bencil insanlar yüzünden kardeşini görememek ona çok acı veriyordu... Adaletsizlik çok acı veriyordu... Ailesinden kalan son emanete dibinde olmasına rağmen dokunamıyor, onu yanına alamıyordu. En çok da bu acı veriyordu... Bağırmak istedi o an. Bu dünyanın adaletine, içindeki sönmeyen yangına, öğrendiği acı gerçeğin yüküne... Ama sadece başını ellerinin arasına koyarak düşüncelerini susturmaktan başka bir şey yapamadı. “sabret” dedi kendi kendine. “Eğer başka yolu olsaydı bulurdun. Ama yok. Sadece sabret. Esma’yı kendine yakın tut. Sabret... “

Aklına gelen fikirle derin bir nefes alıp cebinden telefonu çıkarıp Hakan’ın aradı.
***
“Evet yemek yediğine göre ödevlerini yapmaya gidebilirsin.”
“Ödevlerimi eve gelince yaptım.”
“Öyle mi? Aferim sana o zaman ne yapmak istersin? Oyun mu oynayalım yoksa film mi izleyelim?”

Esma tam Hakana cevap verecekken Esra’nın delici bakışlarıyla karşı karşıya kaldı. O an istemeden koktu ve tedirgin bakışlarla Hakan’a gülümsedi:

“Abiciğim ben kitap okumak istiyorum odama çıkabilir miyim?”

Hakan ne olduğunu anlamış gibi başını salladı. Önce Esra’ya baktı, ardından başını sallayarak Esma’yı odasına gönderdi. Esra alttan alttan gülerken Hakan sinirle ona döndü:

“Evet Esra Hanım, bugün neden sırf bir yemek döktüğü için bu kadar kızdın ona?”

Esra gözlerini devirdi:

“Hakan bir anlık öfkeyle olmuş bir şeydi. Ama sen sadece benim üstüme geliyorsun!”
“Ne yapmamı bekliyorsun Esra küçücük kızı kendinle bir mi tutuyorsun? Ne yapayım onu da mı azarlıyım. Kazayla olmuş bir şeydi. Ayrıca kıza nasıl baktığını da gördüm. Ne yaptı seni bu kadar kızdıracak? “

Esra tam konuşmak için ağzını açmışken Hakan’ın telefonunun çalmasıyla ikisi de telefona baktı. Arayan Koray’dı.

“Bu mesele burada bitmedi Esra.” diyerek Hakan telefonu alıp konuşmak için başka odaya gitti.

“Efendim Koray.”
“Yarın kararımdan vaz geçmeden önce Esma ile son kez hiç bir şey olmamış gibi vakit geçirmek istiyorum. Zaten hafta sonu. Okul yok değil mi?”

Hakan’ın içi burkuldu o an. “bunu çok görmemeliyim” dedi kendi kendine. “bunu ona çok görmemeliyim. Kardeşi ve görmek onun hakkı.” Elinden geldiğince pozitif bir sesle cevap verdi:
“Tabii, tabii yarın hafta sonu. Olur. Olur görebilirsin. Nerede buluşacaksınız nereye getireyim Esma’yı?”
“Aslında sen ona da bir sor. Eğer kabul ederse bizim eve bırak olur mu? Bütün günümü onunla geçirmek istiyorum.”
“Tamam ben ona sorayım, duruma göre sana mesaj atarım.”
“Peki. İyi geceler.”
“Sana da.”

Küçük AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin