14. Bölüm

295 38 6
                                    

Hakan olduğu yerde dikilirken zar zor konuşmaya başladı:

"Bunu bana şimdi mi söylüyorsun Koray. Ben senin kaç yıllık arkadaşınım. Neden bahsetmedin bana?"

"Hakan..."

"Ben senin bunca yıllık arkadaşınım,hiçbir şeyi senden esirgemeden paylaştım,sana güvendim. Sen ise bana bundan bahsetmedin bile!"

Koray sustu ve bir şey demeden Hakan'a baktı. Hakan ise arabaya doğru ilerledi ve kontağı çevirip arabayı çalıştırarak gaza basıp uzaklaştı.Koray az önce olanları sindirmeye çalışırken kapıda bastonuyla yaşlı adam göründü:

"Ne oldu evladım,ne bu ses?"

Koray zoraki buruk bir gülümsemeyle yaşlı adama döndü:

"Yok bir şey amcacığım. Ufak bir anlaşmazlık sadece."

"Kusura bakmayın evladım size bir şey de ikram edemedim. Gel içeriye bir çayımı iç."

"Estağfurullah amcacığım hiç gerek yok."

"Nasıl gerek yok. Geç evladım içeriye haydi."

Daha fazla diretmedi Koray. Zaten takati de kalmamıştı. 'Peki.' Deyip yaşlı adamın peşine takılıp içeriye girdi. Tekrar oturduğu yere geçip adamla karşılıklı çay içmeye başladılar. O esnada yaşlı adam bastonuna dayanıp ayağa kalkarak konuşmaya başladı:

"Dur sana kızımla torunumun fotoğrafını göstereyim."

Adam salonda duran sandığın içerisinden elinde bir fotoğrafla Koray'ın yanına geldi. Koray o sırada çayından bir yudum almıştı. Tam o sırada adamın kendisine fotoğrafı göstermesiyle çay boğazında kalıp öksürmeye başladı. Yaşlı adam ne olduğunu anlamadan Koray'ın sırtına vurmaya başladı:

"Helal yavrum helal. Ne oldu evladım?"

Koray elleri titreyerek aldı eline fotoğrafı. Başı dönmeye kulakları uğuldamaya başlamıştı. Birden aklına yıllar önce hayal meyal hatırladığı o sima geldi:

"Beni affet Fatih'im. Affet oğlum beni."

Ağlıyordu o kadın. Fatih'ın minik parmakları annesinin gözyaşlarını temizledi:

"Neden ağlıyorsun annem?"

Kadının hıçkırıkları kontrol edilemez bir şekilde artmıştı. Fatih daha ne olduğunu anlayamadan bir adam geldi:

"Yeter be! Amma zırladın çıkalım artık çabuk haydi!"

Adam zorla kadının kollarından tutup çıkardı. Kadın bir yandan ağlıyor bir yandan affet beni diye ağlıyordu. Daha küçük olan çocuk biç bir şey anlamamış, hayal meyal hatırladığı simanın ağlayarak gidişini izlemişti.

Daha gelmedi o kadın. Sormadı küçük Fatih'in ne durumda olduğunu... Küçük Fatih hep minik kalbine sığdıramadı olanları. 'Neden annem gitti yanımdan?' diye sordu kendine. Anlayamadı hiçbir zaman nedenini...

İşte şuan anlamıştı. Her şeyin nedenini,nasıl olduğunu. O fotoğrafa bakınca hayal meyal hatırladığı sima netleşmişti gözünde. Her şeyi anlamıştı şimdi... Annesiydi... yanındaki çocuk kendisiydi. Hatırlamadığı, neredeyse zihninden gitmek üzere olan o kadın annesiydi. Esma annesiydi Koray'ın...

Farkında olmadan gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Tam o sırada yaşlı adam Koray'ın ağladığını görünce sordu:

"Koray evladım neden ağlıyorsun? Yoksa kızım hakkında bir şey mi biliyorsun? Ne olur saklama benden."

Küçük AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin