Gergin bekleyişleri devam ederken Koray'ın heyecanlı sesi hepsini kendine getirdi.
“Esma! Esma gözlerini açtı.”
Hakan’ın annesi heyecanla camın önüne gelirken Hakan hemen hemşire ve doktora haber verdi. Doktor yoğun bakım odasına girerken Esma kendine bakanlara yorgun bir gülümsemeyle karşılık verdi. Koray da aynı şekilde gülümseyerek elini cama koydu ondan destek alırmışçasına.
Yaklaşık 15 dakikalık bir doktor kontrolünden sonra hemşireler Esma’yı başka bir odaya götürdüler. Koray endişeyle bakarken doktor yanlarına geldi.
“Geçmiş olsun. Panik yapmanıza gerek yok şuan ki durumu oldukça iyi, yoğun bakımdan normal odaya alıyoruz. Odası 2. Katta 15 numaralı oda çok geçmiş olsun. Ben daha sonra kontrol için uğrayacağım.”
Hakan teşekkür ettikten sonra annesiyle hızlıca ikinci kata doğru çıkmaya başladılar. Koray da hızla arkalarından ilerledi. İkili odaya girerken onların yalnız konuşmak isteyebileceğini düşündüğü için bir süre dışarda beklemeye karar verdi.
Gülcan Hanım endişeyle Esma'nın yanına gidip hızla elini tuttu.
“Esmam nasıl oldun nasılsın çok endişelendik senin için bir yerin ağrıyor mu rahat mısın?”
Esma annesinin telaşına hafifçe güldü. Hafifçe yerinde doğrularak annesini cevapladı.
“Anneciğim telaşlanmayın ben gayet iyiyim sadece hafif ağrım var o da zamanla geçer inşallah.”
Hakan burukça gülümseyerek Esma’ya yaklaştı.
“Söylemesi kolay tabi ne kadar korkuttun bizi biliyor musun eşek sıpası seni.”
Esma ağabeyinin yalandan azarlamasına gülerken elini uzattı.
“Kızma abiciğim gel buraya.”
Hakan itiraz etmeyerek kızarmış gözlerle sakince onun elini tutup yanına oturdu. Bir süre dolu gözlerle ona bakarken dayanamayıp tuttu elini yavaşça öptü. Esma yorgun gülümsemesini tekrar ağabeyine sunarken derin bir nefes aldı.
“Hadi ama iyiyim işte bir şeyim yok buradayım olan oldu önemli olan şuan.”
Esma aklına gelen şeyle gözlerini bir şey arıyor gibi etrafta gezdirdikten sonra korkuyla Hakan'a döndü:
“Koray ağabeyim nerede? O da benimleydi. Sonra, sonra beraber kaza yaptık onun durumu nasıl yoksa ona bir şey mi oldu!”
Panikle yerinden doğrulmaya çalıştığı sırada hissettiği acıyla yüzünü buruşturunca Hakan omuzlarından bastırarak eski yerine dönmesini sağladı.
“Sakın ol ona bir şey olmadı ufak sıyrıklarla atlattı. Bekle onu çağırıp geleyim.”
Gülcan Hanım göz devirdikten sonra mırıldandı:
“Her şey onun yüzünden oldu bir de buraya mı gelecek.”
Hakan annesinin söylediklerini duyunca ona kaşlarını çatarak susmasını işaret edip Koray’ı çağırmak için dışarıya çıktı.
Koray o sırada zihnin içindeki düşünceler ve vicdan azabıyla savaş içindeyken Hakan'ın geldiğini görünce dolu gözlerini merakla ona çevirdi. Hakan son konuşmalarının getirdiği çekingenlikle duvara yaslanmış Koray’a yaklaşırken boğazını temizleyerek söze girdi.
“Esma tamamen uyandı. Seni görmek istiyor. Gel hadi.”
Koray mutlulukla kafa salladı ve hızla odanın içine girdi. Gerginlikle elleri titrerken bir yandan da Esma iyi olduğu için şükrediyordu. Yavaş adımlarla odaya girerken görüş açısına giren ilk şey Esma'nın ellerini tutan Gülcan Hanım oldu. Daha sonra bakışları Esma'yı buldu. Esma derin bir nefes verdi.
“Çok şükür iyisin bir şeyin yok.”
Koray dolu ve kızarmış gözleriyle ona bakarken gözünden bir damla düşmesine engel olamadı. Hızla yanına gittiği gibi Esma'nın diğer elini sıkıca tuttu.
“İyisin değil mi çok korktum senin için. Cidden özür dilerim Esmam, karşıma bir anda çıktı araba engel olamadım kaza oldu senin için çok endişelendim.”
Koray ne dediğini bilmez gibi hızlı hızlı konuşurken Esma, Gülcan Hanım'ın tuttuğu elini yavaşça çekerek Koray’ın elinin üstüne sakinleştirmek ister gibi koydu. Gülcan buna çok morali bozulup sinirlense de Esma için sesini çıkaramadı.
“Bilerek bana zarar vereceğini nasıl düşünebilirim açıklama yapmanı gerektirecek bir şey yok kaza oldu işte. Sonuç olarak ikimiz de iyiyiz ve önemli olan bu. Daha fazla özür dileyip kendini suçlamana gerek yok. Lütfen daha fazla üzme kendini ağabey. Sadece bir dahakine dikkatli ol yeter.”
Ortam sessizliğe gömülüp herkes düşüncelere dalarken Esma aklına gelenler ile hala elini tutan Koray’a düşünceyle baktı. Kaza anında yaşadığı ufak an zihninden gitmiyor, Koray’ın ona “Anne” diye seslenişini düşünüp duruyordu. Sonunda ufak bir tebessümle Koray’a dönüp bunu sormaya karar verdi.
“Koray ağabey aklıma bir şey takıldı.”
Koray uykulu ve yorgun gözlerini Esma’ya dikerek merakla baktı:
“Efendim Esmam.”
“Kaza anında bilincim kapanmadan önce senin bağırmanı hatırlıyorum.”
Koray kaşlarını çattı. Öyle bir şey yaptığını hatırlamıyordu. Zihnini hatırlamak için zorlasa da tek hatırladığı şey Esma'yı yerde yatarken gördüğüydü. Sonrası onun için karanlık ve sonra hastane odasıydı.
“Bağırmak mı? Ben öyle bir şey hatırlamıyorum. Ne dedim peki?”
“Yanlış hatırlamıyorsam bana anne diye seslendin.”
Bunu duymasıyla odadaki herkes Koray’a pür dikkat baktı. Gülcan ise şokla açıklama bekliyordu. Koray kanı çekilmiş gibi hissediyordu. Evet inkar edemezdi Esma'yı sık sık annesine benzetiyordu. Sürekli ona baktıkça annesi aklına geliyordu ve ona karşı özlemi az da olsa diniyordu. Ama kaza anında ne böyle bir şey söylediğini ne de Esma’nın bunu duyduğunu hatırladı.
“Yanlış hatırlıyorsun herhalde Esmam ben öyle bir şey söylemedim. Belki sana öyle gelmiştir?”
Esma dalgınca başını salladı. Düşündükçe başının daha da ağrıdığını hissettiğinden düşünmeyi sonraya bıraktı.
“Olabilir ağabey.”
Koray yutkunarak başını kaldırdığında Gülcan Hanım'ın delici bakışlarıyla karşılaştı. Şuan kimseyle konuşmak istemediğini hissederek istemeyerek de olsa Esma’nın elini bırakarak ayaklandı.
“Ben biraz hava alacağım sen de iyice dinlen tamam mı?”
Gülümseyerek başını salladıktan sonra Koray’a veda etti Esma. Tam Koray çıktıktan içeriye doktor girdi.
“Esma şuan oldukça iyi gözüküyor. Eğer bir aksilik çıkmazsa iki gün sonra taburcu olabilir. Geçmiş olsun.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Aşkım
Teen FictionZengin bir ailenin şımarık ve uçarı bir çocuğuydu Hakan. Babası İlhan Bey ülkenin en tanınan mühendislerinden biriydi. Tek çocuk olması ve her istediğinin elinin altında olması onu haklı olarak şımartmıştı ama bu uçarılığının bedelini hayatının sonu...