1965 model bordo bir Mustang'in içinde Vegas'ın ışıkları içine, Fremont caddesine daldık. Koca caddede arabalardan geçilmiyordu. Hemen solumuzda kocaman ışıklı tabelasıyla The Mint yazan pembeli, sağımızda California Club yazan kırmızı tabelaya ve muhteşem Golden Nugget'a bakakaldım. Hemen yanda da Golden Gate ve Lucky Strike. Binlerce insanın keyifle yürüdüğü taş kaldırımları aydınlatan ve bir gülücük doğuran tabelalar çok güzeldi.
Birlikte ünlü bir restoranda yemek yedikten sonra Chanyeol arabayı Del Webb's Mint denen 1950'lerde oldukça ünlü olan pembeli gazinonun önüne getirdi. Burası aynı zamanda bir oteldi. Burada kapıda bizi karşılayacak biri yoktu çünkü sanırım buraya pek gelmiyordu. İndiğimizde üstü açık arabayı kapattı ve kilitledi. Onu bekledikten sonra elimi yakalamasını ve tabelanın ışıklarının yüzüne yansıyışını seyrettim. "İçeride pek tanınmıyorum Baekhyun. Bu yüzden kimseye uzun süre bakma."
"Neden tanınmadığınız bir yere geldik?" Yüzünü bana yaklaştırdığında kokusu bütün zihnimi allak bullak etmişti.
"Çünkü böyle yerlerde daha şanslıyım ve zeki insanlarla oynamayı daha çok seviyorum. Kai ve Sehun birazdan gelir. Onları tanıyormuş gibi davranma. Buraya korumayla geldiğimi öğrenirlerse sıkıntı çıkabilir. Ve dediğim gibi kimseye uzun süre bakma."
"Neden?" Elimi omzuna koyup kafamı kaldırdım.
"Çünkü çok güzelsin." Utanarak gülümsediğimde belimi kavrayışının yavaşlığına kapıldım. "Şimdi bana bir şans öpücüğü ver."
Şarap kızılı saçlarından yakalayıp dudaklarımızı birleştirdiğimde iç yakıcı bir öpücük bıraktım dudaklarına. Nefesimi tamamen içine çekmişti sanki. Memnun bir şekilde gülümsediğinde ayrıldık ve kapıdan içeri girdik. Daha önce gittiğimiz otellere göre oldukça küçüktü ama daha sıcak hissettiriyordu. Resepsiyonu atlattık ve büyük kumar salonuna doğru yürüdük. Böyle yerlerde daha şanslı olduğunu söylemişti, bunu birazdan kendi gözlerimle görecektim fakat yine de içimde bir korku vardı. Her gün tehlikeli insanlarla poker oynamıyordum tabii.
Sehun's pov
Baekhyun beni bu iğrenç yerde bırakalı sadece birkaç saat olmuştu fakat ben şimdiden onu özlemiştim ve sıkıntıdan patlamak üzereydim. Burada tanıdığım biri yoktu, hiç bilmediğiniz bir yerde yalnız olmak berbat bir şeydir. Annemin hastalığı yüzünden kimsesiz kaldığımda tıpkı bunun gibi hissettiğim çok an olmuştu. Sadece üç tane kanalı çalışan televizyonun karşında yatakta ters bir şekilde dururken kapının çalmasıyla ödüm patlayarak yerimden zıpladım. Gelen Baekhyun olamazdı. Gideli saatler olmuştu ve şu an sevişiyor olmaları gerekiyordu. Belki de gelen Kai'ydi. Lanet olası herif!
Aman tanrım, aman yarabbim, vay anam babam kadar yakışıklı bir KORUMA'ydı o ama bu adi herifin teki olduğunu değiştirmezdi. Birlikte geçirdiğimiz geceden beri hiçbir şey söylemeden gitmesi yüzünden kendimi fahişe gibi hissetmiştim. Gerçi bana para vermemişti ama onu da yapacak potansiyeli olabilirdi. Kapının çalışıyla ayaklandım ve pijamalarımla paytak paytak yürüyerek açtım.
"Selam güzelim." Hasiktir. Gelen kişi Kai değildi. İnanın bana, gelen kişinin Kai olmasını tercih ederdim fakat karşımda duran iri yarı adam sabah Baekhyun'la kahvaltı yaparken gördüğümüz üç adamdan biriydi. Seri katil gibi görünüşünü geçersek beni birazdan öldürecek gibi bakması ödümü patlatmıştı. Kapıyı anında kapatmaya çalıştım fakat ayağını aynı hızla eşiğe koyup kapıyı tuttu.
"Dur bakalım," dedi kalın sesiyle. Ben güç kullanıp kapıyı kapatmaya çalışsam da onun gücüyle boy ölçüşemeyeceğimi anlamıştım. Kapıyı açıp devasa cüssesiyle içeri adımladığında geri kaçtım. Hemen ardından içeri giren iki kişiyle gözlerim korkuyla açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Welcome to Las Vegas || Chanbaek
ActionFakirhanelerinden dört yüz yetmiş virgül dört kilometre yol sonunda Vegas'a ulaşan Baekhyun ve en iyi dostu Sehun ünlü kumarbaz Park'la tanışacaklarını ve tüm hayatlarının değişeceğini nereden bilebilirlerdi? chanbaek, sekai 2008