Wilco - How to Fight Loneliness
Sehun's Pov
Baekhyun'un gittiği günden beri geçen dakikalar, saatler, günler ve haftalar aylara ve yıllara dönüştü. Çok kızdım. Öyle çok kızdım ki, bir daha onu görmek bile istemiyordum. Ama onu çok seviyordum. Baekhyun benim kardeşimdi. Annemi ziyaret ettiğim zamanlarda onun seyahate gittiğiyle ilgili yalan söylüyordum ama annem hiç konuşmamasına yalnızca burun deliklerini oynatmasına rağmen anlıyordu. Gözlerinde o acıyı görebiliyordum. Bir süre Baekhyun'a kızgın olarak devam ettim. Çok öfkeliydim, her şeye bağırıyor ve sinirleniyordum. Jongin'in konuyu açmasına izin vermeden kapatıyordum. Chanyeol'ü bile gözüm görmüyordu.
Yaz bitti, Las Vegas sonbaharda çokta parıltılı değildi ya da artık hiçbir parlaklık Baekhyun'un gözlerindeki gibi değildi. Onun saf, boncuk boncuk gözlerindeki yalnızlığı görememiştim. Belki de kendisi bile fark etmiyordu bunu. Bu kadar şanın, şöhretin ve zenginliğin içine düşen biri nasılsa, Baekhyun'da öyleydi. Bu zamana kadar annesine olan nefretinin hep geçeceğini onu affedeceğini düşünüyordum ama bazı şeyler geçmezdi, affedilmezdi ya da kalpte açılan yara kabuk bağlamazdı. Geçeceğini düşündüğüm için kendime bir daha kızdım. Ama bu da hiçbir boka yaramadı.
Sonra Chanyeol onu buldu. Küçük bir kasabada kendi halinde yaşıyordu, her zamanki rutin işlerini yapıyordu. Onu uzaktan izledik, Chanyeol gitmek istedi ama onu durdurdum çünkü Baekhyun'un istediği buydu. Uzak olmak. Uzaklaşmak. Ona istediğini verdim, asla cevap gelmeyeceğini bildiğim halde mesajlar yazsam da ona ulaşmaya çalışmadım. Bunu kendisi istiyordu değil mi? Yalnız olmak, kafa dinlemek, özgür olmak istiyordu.
Chanyeol gittikçe kötüye gitti, sürekli içiyor kumar masalarından hep yüklü miktarda para kaybediyor, eve çok geç geliyor, hayatını bok gibi yaşıyordu. Ben ise zamanımın çoğunu Jongin'le geçiriyordum. Onunla uyanıyor, güne onunla başlıyor, gece yastığa kafamı onunla koyuyordum. Ama bir yerlerde, kalbimin köşelerinde Baekhyun'u özlemeyi bırakamıyordum. Bir sabah Jongin'le Chanyeol'ü gezintiye çıkacağımızı söyleyip Vegas'ın dışındaki bir rehabilitasyon merkezine götürdük. Tedavi görmek istemiyordu, iyi olduğunu söylüyordu ama onu elimizden geldiği kadar zorladık.
"Bizim için değil," demiştim ona. "En azından onun için yap bunu."
Birkaç ay tedaviye gitti. Bazı geceler özellikle yaz ayları geldiğinde tedavisi geriliyordu ama bir süre sonra Chanyeol, bunu yenmeyi kendi istemişti. Artık birlikte kahvaltı masasına oturabiliyorduk, arada babası ya da aile fertlerinden birileri geliyordu. Kimse Baekhyun hakkında onunla konuşmuyordu çünkü herkesin onu kötüye götüreceğini bildiğini biliyordum. Ev sessizdi, bazen Jongin'e çok güldüğüm zamanlar salonu kahkahalara boğuyordum ama onun dışında evde genelde televizyon sesi dışında ses olmuyordu.
Her şey yolunda gitmeye ya da gitmemeye devam etti. Baekhyunsuz ne kadar yolunda olursa o kadar yolundaydı. Chanyeol'ün işleri baya düzelmişti ve biz de Jongin'le yurt dışına gitmeye karar vermiştik. Bana evlenme teklifi etti. Birden, şak diye. Hiç beklemiyordum, onunla bir ömür geçirmemi istiyordu, eskiden olsa götümle gülerdim ama gerçekten oluyordu. Herkesin ortasında ona koca bir evet dedim. Koca, kocaman bir EVET!
Chanyeol biz evlenmeden ve yurt dışında şirketin başına geçmeden önce son bir kez Baekhyun'u görmek istediğini söyledi. Ne olursa olsun onu unutamayacağını biliyordum. Arabalarımıza atladık ve yaşadığı yere sürdük. Çalıştığı markete gittik fakat hepimiz onunla yüzleşebileceğimizi sanmıyorduk bu yüzden marketin kenarına park ettikten sonra uzakta bir yerde onun çıkmasını bekledik. Fakat Chanyeol dayanamadan içeri girdi. Baekhyun'un onu görünce ne tepki vereceğini bilmiyordum. Aslında artık onunla ilgili çoğu şeyi bilmiyordum. Bu farkındalıkla kafamı eğip beklerken Baekhyun, marketin arka kapısından çıkageldi. Sanırım depo gibi bir yere gidiyordu. Üstünde marketin amblemi olan bir tişört giyiyordu. Saçları kendi rengiydi, açık kumral. Beni görmedi fakat arabalara bir hayli uzun baktıktan sonra içeri gitti. Kesin anlamıştı ve Chanyeol'ün geldiğini düşünmüştü. Ondan yaklaşık bir iki dakika sonra Chanyeol marketten çıktı ve yanıma yürüdü. Dolu dolu gözleriyle elinde bir şarap şişesi tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Welcome to Las Vegas || Chanbaek
ActionFakirhanelerinden dört yüz yetmiş virgül dört kilometre yol sonunda Vegas'a ulaşan Baekhyun ve en iyi dostu Sehun ünlü kumarbaz Park'la tanışacaklarını ve tüm hayatlarının değişeceğini nereden bilebilirlerdi? chanbaek, sekai 2008