Uzun bir aradan sonra, Karacadağın eteklerinde hüma kuşu belirdi. hikaye bu ya hüma kuşu, sevdanın olmadığı yerde olmaz. Zülfiye'nin yaralı yüreğinde filizlenen sevdasını okumaya hazır mısınız ?
okumaya başlamadan önce okuyucularının varlığını hissetmek adına hepinizden benim için çok değerli olan🦋 bırakmanızı istiyorum.Keyifli okumalar;
Garip kuşun yuvasını Allah yapar derdi. Rahmetli nenem, ata evinden iki hastalıklı inek uğruna gönderilmiştim. El kapısına babam ahırında yer edinen inekleri uğruna merhamet nedir bilmeyen bir zalime karı etmişti. Beni ne edilir bilmediğim evlilik kapanında daha ilk gecemi kana bulayan kocam dur durak bilmeden her nefesimi acıyla dağlamıştı.
Kıymetini bilmeyene kadın köleydi. Evde iş görür araladığı bacaklarıyla kocasına teslim ederdi kendini hele bir de bebe veremezse erine vay halineydi. Köle olmaktan öteye gidemediğim mahpusumda kocamın reva gördüğü eziyetlere katlanırken karnımda can bulan bebem ile yüzüm güler sanmıştım. Neçe ki kocamın, zulümleri devam edene kadar dayağı eksik etmezken yatağıma girmeyi bırakmıştı. Şükürler ediyordum. Karnımdaki bebem neredeyse 9 aylık olmuştu. Kocamın eve getirdiği kadının işini görmekte benim vazifem olmuştu. Kadının hafif meşrep halleri kocamın hoşuna giderken benim midemi bulandırıyordu.
Elime aldığım sofra örtüsünü odaya götürüp serecekken karnıma giren ağrı ile soluğum kesildi. Acıyla dolan gözlerimden akan yaşlar ile avazım çıktığı kadar bağırdım. Kocam duymazdan gelip, kucağına aldığı Fatma ile yatak odasına geçti. Bacağımın arasından akan su ile acım daha da artı, aldığım nefes ile zor da olsa yerimden doğruldum. Gidemez bebemin zarar görmesine izin vermezdim. Duvara tutuna tutuna kapıya kadar çıktım. Karşı komşuma duyurana kadar avazım çıktığı kadar bağırdım. Şükür ki sesimi duymuştu. Yardımını esirgemeyen Kezban abla, haber gönderdiği dudu kadın ile torununu eve çağırmıştı. Uzandığım yatakta dudu kadının da yardımıyla bebemi sağ salim kucağıma aldım. Yavrumun mis kokusu çektiğim tüm acılara değerdi. Kucağımda huzurla uyuyan yavrumu izlerken içerden gelen seslere kulak kesildim kocamın sesiydi. Bunca vakit kölesi olduğum kocam çoktan gözden çıkarmıştı beni, yavrumu sarmalarken gözlerimden akan yaşlar bebemin kundağını ıslattı. Ne ederdik bi başımıza bir vakit sonra dudu kadının torunu Zeynep odaya girdi. Esvabına sürülen kan görmem ile korkuyla doğruldum.
Güzel yüzünde huzur veren gülümsemesi ile yanıma gelip doğrulmama yardım etti ardından dudu kadın bebemi kucağımdan alıp üzerime çeki düzen verdi. Zeynep odanın içerisinde esvap arayışına girince utandım halimden yoktu. Ata evinden yamalı esvapla çıktığımdan beridir. Sırtım başka esvap görmemişti. Zeynep halimden anlayıp üzerindeki yeleği çıkarıp bana giydirdi. Yatak çarşafına sarılan bebem ile odadan çıktık kapı eşiğinde yere serili yatan kocama takıldı gözlerim malum noktasından kanlar geliyordu.
Kendinden geçmiş yatıyordu. Kadınlık etsin diye getirdiği 17 sindeki aşüfte iste korku ile bakıyordu. Zeynep’in verdiği destek ile mahpusumdan çıktım. Takatim gelmiyordu adım atmaya düşmekten korktuğumdan sıkı sıkı tuttum Zeynep’in kolunu sokağın başındaki hengameden korkup durdum Zeynep ise benim aksime kaskatı kesilmiş bedeni ile ayakta duruyordu. Kalabalığın ardından çıkıp bize doğru gelen heybetli adamın bakışları yalnızca Zeynep’teydi. Dilim damağım kurumuş bedenim dermansızlık ile kendinden geçmişti.
Uzaklardan gelen bebek sesiyle gözlerimi güçlükle araladım. Sabun kokulu çarşafların kokusu burnuma çalınınca huzur, yorgun düşen yüreğime derman oldu. Yatakta doğrulup yanımda kundağa sarılı bebeğim ağlıyordu. Küçük yüzü ağlamaktan kızarmıştı. Yavrumu kucağıma aldım kucağıma gelmesiyle araladığı boncuk gözleri ilk kez beni görüyordu. Yıllardır bedenime kamçılanan acılar sanki o boncuk gözleri görmemle silinip gitmişti. Nefesimin kesildiği bu anlar bir ömür yeterdi. Bakışlarım bebeğimdeyken aralan kapı ile Zeynep odaya girdi.
“ uyanmışın, eyice misin ?” dedi. Yeşil gözleri bedenimi tararken
Minnetle gülümsedim. Rabbim beni o cehennemden kurtarsın diye göndermişti.“ şükür eyiyim. Allah ne muradın varsa versin. Sen olmasan halımız ne olurdu.” Düşüncesi bile korkuyla titrememe sebep oluyordu.
“ Düşünme bunları, geçti gitti. O deyyus yanına bile yaklaşamaz bundan sonra” . Güven veren sesiyle
Mızıldanan bebem ile bakışlarım yavrumu buldu. Ne edeceğimi bilmez baktım ağlayan yüzüne Zeynep halimden anlamış;“ hayde aç göğsünü de, doyur bebeni”
Yanıma gelip önü düğmeli esvabımı açtı. Açığa çıkardığı göğsümün ucunu yavrumun ağzına vermesiyle gözümden bir damla yaş aktı. Göğsümden akan süt bebeğimin kursağından geçtikçe yaşların ardı arkası kesilmedi. Ben ana olmuştum daha 17 sine gelmeden satılan Zülfiye kocasının zulmüne boyun eğen Zülfiye anaydı artık. Yavrumun boncuk gözlerindeki sevgi, kocamın pis bakışlarına benzemiyordu. Küçük gözleri doyuma ulaştıkça yumulmuş küçük dudakları meme ucumu bırakmıştı. Uykuya dalan yavrumun küçük bedenini yatağa bırakıp kundağını düzeltim.
“ Hayde gel. İlkin bi banyo yap, üzerinden şu mehlem yorgunluğu at. Sonra karnımızı doyuralım bebe uyuyoken” dedi Zeynep odada kısık sesle
İtiraz edecekken;
“ Di haydi kalk. Bu sabiye süt gerek, öyle aç acına durulmaz” dedi.Peşi sıra kalkıp odadan çıktım. Ev epeyce büyüktü. Hamama geldiğimizde Zeynep beni içeri sokup kapıyı örtü. Üzerimdeki esvabımı çıkarıp açtığım sıcak suyu leğene dolana kadar bekledim oturduğum iskemlede bakır tasın yanına dizilmiş sabunlardan birini aldım. Leylak kokuyordu. Dolan leğene daldırdığım sıcak suyu başımdan aşağı döküp sabunla bir güzel sabunlandım. Sıcak suyun gevşettiği bedenim tertemiz olurken sabunu son kez gezdirdim bedenimde yer yer morlukların olduğu bedenime kısa bir bakış attım. Fazla uzun olmasam da boyum kısa değildi. Yeni doğum yapmış birine göre zayıftım kahve rengi saçlarım, sırtıma geliyordu. Başımı sallayıp doğruldum, yeterince oylanmıştım
Üzerime eski esvaplarımı giymeyi düşünürken banyo kapısına asılı duran esvapları gördüm Zeynep yine etmişti edeceğini üzerime geçirdiğim temiz esvaplarla kırk yıllık uykudan uyanan hasta gibiydim. Gözlerimi açtığım yeni dünyaya yabancıydım.
Çıktığım banyodan, gözümü açtığım odaya girdim bebem çoktan uyanmıştı. Boncuk gözleri tavanda kundaktan çıkardığı elleri ile oynuyor, küçük mırıltılar çıkarıyordu. Yanına varıp kucakladım mis kokusunu içime çektim. Küçük elleri açıkta kalan saçlarıma gidince gülümsedim. Güzel kızımın melek yüzünde de aynı gülümseme vardı.“ Oy kurban olurum ben size. Yavrusu da anası gibi melek gibi kırk bir kere maşallah” dedi. İçeri giren orta yaştaki kadın. Yanıma gelip kızımla bana sessizce bir dua okuyup üfledi.
“ Yeni doğan bebelerin nazarı üstünde olur güzel kızım anasının nazarı da çok değer yavrusuna”Yeni öğrendiğim şeylerle can kulağıyla dinledim teyzeyi okuduğu dua sanki içimi huzurla doldurmuştu.
“ Ben Zehra bu evin çalışanıyım. Şende bu evdekiler gibi bana ana de. Zeynep kızım haber verdi geldiğinizi gelip bi göreyim dedim sizi”“ Sağolasın Zehra ana” kendi anam öldükten sonra il kez ana demiştim
Zeynep açtığı kapı ile elindeki siniyi odaya getirdi.
“ Kurban olam etme zeynep, geldiğimden beri yük oldum yavrumla bunca işinin arasında”“Kız onası laf öyle, evime gelen misafire de yemek vermeyeceksem ne demeye hanım oldum bu koca eve. Hayde konuşmada bebeyi Zehra anaya ver, iki lokma girsin kursağından sabiye doğru düzgün süt veremeyecen bu gidişte”
Oturduğum sofrada dumanı tüten çorbaya iştahla bakıp bir kaşık aldım. Burnuma çalınan nane kokusu ile iştahla yemeğ başladım. Sinideki yemekleri neredeyse bitirmişti. Kızım zehra ananın kucağında uykuya dalmıştı yine
“ Vakti değildir ama, bi şey var Zülfiye bacı. Mustafa o deyyusu eyiden ıslatmış. Zaten ben almıştım canını ya neyse, artık kılına zarar veremez. Şerefsiz daha sen bebeni doğururken boşadı seni. Ağam, civar köyün ağası Haşim ağayla konuştu. Bebenle onun çiftliğinde yaşayacan, korkmayasın haşmet ağa sizi darda koymaz, korur kollar”
Zeynep’i dinlerken yarının neler getireceğinden habersizdim. Aklımda kalan tek şey ise artık köle değildim. Zulüm görmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüma Saye (Umut serisi 3)
RomanceHüma kuşunun gölgesini bilir misin sen ? Kafdağı'nda yaşayan boz renkli, kanatları zümrüt yeşili efsanevi kuştur Hüma gölgesi bir kimsenin üzerine düşerse; o kişinin başına devlet kuşu konacağına, talihinin açılacağına inanırlardı. Zülfiye İn yaralı...