0.0 :: drunk rafey

2.5K 114 89
                                    

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•••

"O lanet eve bir daha adımımı bile atmayacağım."

Teresa, kardeşine bakmadan konuşurken JJ ondan gözünü bile ayırmamıştı. "Ne yapacaksın peki?"

"En yakın arkadaşımda kalabilirim."

JJ kız kardeşinin dediğine güldü. "Baya komiksin, Tess."

Teresa, ciddi olduğunu görmek istercesine; Sarah'ya bu gece onlarda kalıp kalamayacağını sorduğu bir mesaj yazdı.

sarah: elbette! zaten john b ile birlikteyim, beraber döneriz.

Anında olumlu yanıt veren Sarah ile birlikte JJ'in resmen omuzları çökmüştü. "Tess, sonra ne yapacaksın, ha? Söylesene."

Teresa, Rafe'in 7 cevapsız aramasına bakarken kardeşini cevapladı. "Bir iş bulurum. Outer Banks o kadar da küçük bir yer değil sonuçta." Bu dediğine kendisi bile inanmazken, onun inanmasını beklemek cidden saçmaydı.

"Üzgünüm ama bizden bir bok olmaz. Bunu sana daha kaç kere söyleyeceğim?" dedi JJ alaylı bir tavırla.

"Her neyse." diye hayıflanan Teresa başını elleri arasına alarak öne eğdi.

"Yarın gidersin, bu saatte olmaz. Anlaştık?"

Tam ağzını açıp ona cevap verecekti ki, onun konuşmasıyla susmak zorunda kalmıştı.

"Hayır, olmaz dedim. Yarın istediğin yere gidersin. Bu saatte hiçbir yer tekin değil." Gözlerini deviren Teresa konuşmaya başladı.

"Büyük olan taraf benim, JJ. Karışma bana. Hem Sarah olacak yanımda. Abartıyorsun şu an."

"Sen Rafe için gidiyorum desene şuna ya."

"JJ!" Teresa kaşlarını çatarak ona bakınca JJ hayıflandı. "Aman ya, tamam. Ama seni John B bırakacak."

Kafasını bıkkınlıkla sallayarak "Zaten birliktelermiş." dediğinde JJ ayaklanarak ablasının önünde dikildi. Teresa dolu gözlerini kırpmamaya özen gösterdi çünkü ağlamak istemiyordu.

"Ağlama, koca bebek. Bunları da atlatırız biz ya... Çok da problem değil."

"Ondan nefret ediyorum." dedi Luke'u kastederek. Babasının yanında durmaktan da nefret ediyordu. Tek isteği kardeşi ile birlikte iyi bir hayata sahip olmaktı ama babalarının buna pek izin verdiği söylenemezdi. 

"Ben de bebeğim, ama dayanmamız gerek. Söz veriyorum bir gün kurtulacağız."

JJ, John B'nin arabasının kornasını duyduğunda arkasına döndü.

"Hey Tessa, n'aber?" John B olanlardan habersiz neşeli bir şekilde arkadaşını selamlarken, kötü bir şey olduğunu JJ'in tavırlarından anlamıştı. Ayrıca burnundan akan kanı da farketmesi de uzun sürmemişti.

"Önemli bir şey değil."

"Anladım..." John B olayı çözmüştü. Sarah ise anlamazca arkadaşlarına bakıyordu. "Kızları bırakıp yanına gelirim."

"Sağ ol dostum." JJ mırıldandı.

Teresa ise dudaklarını oynatarak onu sevdiğini söylediğinde JJ de aynı şeyi yapmıştı.

•••

"Sarah, Rafe evde mi?"

"Sanmıyorum. Bu saatte gelmez." Teresa dudaklarını büzdü. "Tamam o zaman... Ben terasta otursam babanlar rahatsız olmaz, değil mi?"

"Yok, onlar çoktan yatmışlardır. Takıl sen kafana göre. Ben odamdayım." Sarah ona öpücük atarak odasına doğru yürüdü, birkaç adımdan sonra tekrar Teresa'ya seslenmişti.

Teresa, topuklarının üzerinde döndü. "Efendim?"

"Rafe de seni özledi." Göz kırpan Sarah ile Teresa'nın dudakları şaşkınlıkla aralandı. "Sarah..."

Sarah odasına kaçmadan önce, "Gerçekler!" diye bağırmış, Teresa'nın gözlerini devirmesine sebep olmuştu.

Büyük kapıdan adımını attığında Teresa, Sarah'nın dediğinin aksine Rafe'in evde olduğunu gördü. Büyük ve geniş koltukta oturuyor ve elindeki mataradan içkisini yudumluyordu.

"Selam."

Rafe, o tanıdık ses kulağına dolduğunda gülümsedi. Arkasını dönmeden sadece kafasını geriye attı ve koltuğun başlığına yasladı. Kız görüş açısına girerken yüzündeki gülümseme henüz silinmemişti.

Teresa onun gülüşünü gördüğünde midesinde oluşan kasılmayı umursamamaya çalıştı ama bu cidden zordu. Rafe Cameron etkisi de denilebilirdi buna.

"Selam, en sevdiğim Yoksul." dedi yarım yamalak. Teresa konuşmasından anladı, "Tanrı aşkına yine mi kafan güzel senin?"

Rafe baş ve işaret parmağının arasını göstererek mırıldandı. "Belki, şu kadarcık filan."

"Kiminleydin?"

"Topper," diye yanıt verdi. "Onun yerine senin olmanı isterdim, hatta seni aradım ama aramalarımı görmedin... Bundan hiç ama hiç hoşlanmadığımı biliyorsun."

"Gördüm, Rafey. Ama daha yeni gördüm."

"O ne demek?" Rafe yüzünü buruşturdu, tek istediği uyumaktı çünkü başı çatlıyordu ama Teresa ile 1 haftadır görüşmemişlerdi. Onu özlemişti, bunu itiraf etmesi zordu -nedenini bilmese de- ama onu gerçekten özlüyordu.

"Uhm... Birkaç işim vardı da." diye yalan söyleyen Teresa, ayağa kalktı. "Sen de artık yatmalısın. Başının ağrıdığı belli."

Rafe'in elinden içki matarasını çekerek aldı ve birkaç adım geriye gitti. Rafe, arkadaşının suratına ona inanmadığını belirtircesine bakarken Teresa derin bir nefes aldı.

"Bana öyle bakmayı bırak."

"Sen de bana yalan söylemeyi bıraksan iyi edersin."

"Rafe..."

"Hayır, Tess. İnkar etmeye kalkma, yalan söylediğini anlayabiliyorum." Rafe iki elini birden havaya kaldırarak Teresa'ya bakarken sordu. "Yine mi baban?"

"Bunun hakkında konuşmayacağım," diyen Teresa terasın girişine doğru hızla ilerledi. Rafe, ondan daha hızlıydı ve önünü kesmeyi başarmıştı.

"Bana cevap vermeden bir yere gidemezsin."

"Sen de bana emir veremezsin." Teresa gözlerini devirerek tekrar evin içine doğru yürüdü.

Rafe, arkasından bağırdı. "Yarın bana her şeyi anlatacaksın, Maybank!"

"Yarın hiçbir şeyi hatırlamayacaksın, Cameron!"

•••

bu yakisikli bebegime fic yazmaliydim

fazla uzun tutmam yuksek ihtimal, kalia fic yaziyorum cunku <3

rolling in the deep | cameronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin