1.7 :: my fault

761 49 22
                                    

emredersiniz efendim 🫡🫡🫡🫣🫣❤️‍🔥❤️‍🔥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

emredersiniz efendim 🫡🫡🫡🫣🫣❤️‍🔥❤️‍🔥

•••

"Çık önümden."

"Bu hâlde nereye gideceksin aptal!?"

Dakikalardır kusan Rafe en sonunda toparlanınca gitmek istemişti. Vücudu uyuşturucu istiyordu, Teresa bunu biliyordu ama izin vermeye niyeti yoktu.

"Eğer önümden çekilmez-" dediğinde ellerini iki yana açtı umursamazca. "Ne yapacaksın? Tehditlerinden bıktım. Hiçbir yere gidemezsin, saat sabahın 5'i ve deli gibi uykum var Rafe!"

Rafe dilini yanağının içine bastırıp sakinleşmek için derin bir nefes aldı ama işe yaradığı söylenemezdi.

"Hemen benimle gelip şu lanet yatağa yat yoksa-"

Teresa lafını bitiremeden havalandığını hissetti. Rafe onu omzundan aşağı sarkıtınca başı fena hâlde dönmüştü ve bu yüzden yatağa tam anlamıyla 'fırlatılana' kadar ses çıkaramamıştı.

"Seni pislik! Ne yapıyorsun?" Rafe elini onun dudaklarına bastırdı. "Sana sessiz olmayı bir türlü öğretemedim," derken yüzünde ufak bir sırıtış vardı.

Teresa onun koluna sert bir şekilde vurunca eli aşağı düşmüştü. "Bir kez olsun beni dinle ve dediklerimi yap, Tess."

"Sen beni dinliyor musun?" Kaşları çatıktı, hem mutsuz hem de sinirli gözüküyordu.

"Tanrı aşkına, aklında ne var? Kafa bulmaya gideceğimi falan mı sanıyorsun?"

Teresa'nın bakışları yumuşadı. Aynen öyle düşünmüştü ama yanılmıştı. "Ben... bilmiyorum."

"Kriz geçirmedim, sadece bünyem ihtiyaç duyduğundan böyle oluyor." Rafe kıza gülümsedi ve fısıldadı. "Uyumaya çalış, geleceğim."

Ellerini ondan çekince duşa girmesi gerektiğini farketti. Lavaboya doğru yürürken aynı zamanda tişörtünü tek eliyle çıkarıp bir kenara fırlatmıştı.

Rafe soğuk bir duş alırken Teresa ne yaparsa yapsın uyuyamamıştı. Onunla uyumaya fazla alışmıştı ve onsuz epey zor oluyordu.

20 dakika sonra su sesi kesildi ve Teresa Rafe'in yanına gitmeye karar verdi. Kapıyı tıkladığında bir yanıt alamamıştı fakat yine de kapı aralanmıştı.

İçeri girdi, Rafe'in sadece belinde bir havlu vardı ve saçlarının ucundan damlayan suyun vücudundan akıp gittiğini görebiliyordu.

"Uyuyamadın mı?" dedi dişlerini fırçalamayı bitirip fırçasını yerine koyarken. Teresa dikkatini vücudundan ona verip başını iki yana salladı.

Arkasından sarıldığı Rafe saçlarını kurulamak için bir havlu çıkardı, kafasını iki yana hızlıca sallayınca Teresa kızdı.

"Bütün su bana geldi!" O kıkırdayıp saçlarını kurulamaya devam ederken Teresa ondan ayrılıp lavabonun yanında bulunan dolabın üstüne oturmuştu.

"Öyle düşündüğüm için üzgünüm. Nasıl bir dönemden geçtiğini biliyorum."

Rafe derin bir iç çekip havluyu omuzlarına bıraktı. Birkaç adım atıp kızın bacaklarını tek eliyle araladı ve arasına girdi. "Önemli değil," diye fısıldadı. "Bana güvenmediğini biliyorum."

Teresa kaşlarını çattı. "Hayır. Sana güveniy-"

"İçten içe sen de biliyorsun ki bana asla güvenin yok Tess. Ne zaman ne yapacağımı bilmediğinin sen de farkındasın."

Bu doğruydu ama kabullenmek istemiyordu. Rafe onun bir şey söylemeyeceğini anlayınca kollarını beline sardı ve küçük bir çocuk gibi kafasını göğsüne yasladı.

"Üzgünüm." Teresa ıslak saçlarında parmaklarını gezdirmeyi kesmeden mırıldandı.

"Bana güvenememek senin suçun değil..." dedi Rafe boynuna dudaklarını bastırarak. Oradan çenesine, yanağına ve en sonunda da dudaklarına geldi. Öpmeden önce "...benim suçum." diyerek tamamlamıştı cümlesini.

Dudakları ayrıldığında derin bir nefes verdi ve havluyu omuzlarından çekip kenara koymak istedi. "Böyle uyuyamazsın." diyen Teresa elbette buna izin vermemişti.

Rafe'in saçlarını hafifçe masaj yapar gibi kurulayan Teresa işi bitince kıkırdamaya başlamıştı.

"Neye gülüyorsun?"

"Kirpiye benziyorsun."

"Tanrı aşkına." Aynada kendine bakınca gözlerini devirmişti. Saçları dik duruyordu, eliyle onları dağıtıp Teresa'ya döndü.

"Bunun bir cezası olmalı?"

"Ne? Hayır!"

"Evet." Rafe güldü ve ona doğru yaklaşıp saçlarını karıştırmaya başladı. Teresa çığlık atarak onu ittirmeye çalışsa da asla işe yaramıyordu.

"Tanrım! Çok çirkin gözüküyorum!"

"Eh, daha iyi. En azından kavga etmek zorunda kalmam."

"Siktir git." dedi kızgınca ve yatağa gitmek için lavabodan çıktı.

"Ben de seni."

———

napiyonuz canlar salmisiz buralari ya

rolling in the deep | cameronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin