1.6 :: rafe and his anger issues

1K 58 14
                                    

gif koymaya usendim

•••

"Tanrım! Kafayı mı yedin sen?"

Teresa bana bağırırken umursamadan elimdeki birayı yudumluyordum. Yanı başımda duran Theo'ya döndü ve ona da bir sürü hakaret etmeye başladı.

Sabahtan beri ona yürüyen çocuğu yanından kovmasını söylemiştim ve dinlememişti, çocuğu ilk başta 'nazikçe' uyarsam da bir işe yaramamış olması benim suçum kesinlikle değildi.

Theo da olaya katılmıştı ve bu beni fazlasıyla şaşırtan bir şeydi, her neyse, ikimiz çocuğu epey hırpalamıştık. Galiba hastanelik oldu..?

"Tess, çocuk sana saatlerce yürüdü. Rafe uyardı ve dinlemedi, eh, kavga çıkınca ben de gireyim dedim." diye açıklama yapan Theo'ya göz ucuyla baktım. İlk kez bu herife katılıyordum.

"Kes sesini be!" diye arkadaşını ittirdi ve beni kolumdan sürükleyip konuşmasına -bağırışlarına- devam etti. "Bıktım senin bu tavırlarından, madem senin olmamı istiyorsun düzgün davran!"

"Benim olmanı istemiyorum. Öylesin zaten." dedim kendimden emin bir tavırla. Gözlerini devirdi ve eve gitmek istediğini söyledi.

"Birazdan gideriz." Tam birayı kafama dikecektim ki bir elin gözlerimin önünden geçtiğini gördüm.

Teresa'nın vurduğu şişe yerde parçalanırken onu hiç bu kadar öfkeli görmediğimi düşünüyordum. "Beni eve götür dedim."

Arabayı açar açmaz bindi ve bacaklarını kendine doğru çekip cama döndü. 10 dakikalık yol boyunca benimle hiç konuşmamıştı, sadece derin nefes alıp verişlerini duyuyordum.

"Anahtar sende miydi?" diye sorduğunda başımı salladım ve kapıyı açtım. Evde kimse yoktu, bu yüzden rahattık.

O merdivenleri hızlı hızlı çıkarken ben de peşinden ilerliyordum. "Tanrım, başım dönüyor. Yavaş yürü."

"Kes sesini." dedi ve odamın kapısını sertçe açıp yatağıma doğru adımladı. Bağdaş kurup otururken bakışlarımızı birleştirdi ve ben yine bir tartışma yaşanmaması için içimden dua ediyordum.

"Artık bu yaptıklarına bir son vermelisin, Rafe."

"Bir şey yapmıyorum." diyerek omuzlarımı silktim ve masama yaslandım. Gözlerini yumdu, bana saldıracakmış gibiydi ve sakinleşmek için derin bir iç çekti.

"Beni delirteceksin sen," diyerek ayağa kalktı ve bana birkaç adım geldi. "cidden sıkıldım bu durumdan."

"Ben de sıkıldım. Eğlenelim?" Yüzümdeki sırıtışı görünce kaşları çatıldı ve ses tonu yeniden yükseldi.

"Tanrım! Rafe!"

"Ahh... Gerçekten ben de sıkıldım şu an."

"Ağzını yüzünü dağıtmak istiyorum." Bağırıp çağırırken bana ne kadar yaklaştığının farkında bile değildi sanırım.

"Deneyebilirsin." diye homurdandım ve öne doğru eğildim, birkaç santim kalmıştı yüzlerimiz arasında.

"Sinirimi bozuyorsun, neden senin yanında olduğumu hâlâ anlayabilmiş değil-" Cümlesini "Konuşmaya devam edecek misin?" diyerek kestim.

Elbisesinin açık bıraktığı bel kısmı iplerle çevriliydi, bağladığı ipleri çözerken "Edeceğim." demişti fakat ses tonundaki o gerginliği duyabiliyordum.

"Hiç sanmıyorum." diye fısıldadım ve daha da eğilerek aramızdaki o azıcık mesafeyi de kapattım.

Dudaklarımız birleştiğinde onun elleri göğsüme yerleşti, yukarı çıktı, boynumdan doğru enseme kayarken bir anda saçlarımı çekiştirmeye başlamıştı.

"Hep bunu yapıyorsun." Hafifçe geri çekilse de konuşurken nefesi dudaklarıma çarpıyor, alt dudağı benimkiyle temas ediyordu.

Onu tekrar öptüm ve alt dudağını dişlerim arasına alırken parmaklarının yüz hatlarımda dolaştığını hissedebiliyordum.

"Sadece böyle susuyorsun."

"O zaman hep konuşmalı mıyım?" diye sordu garip bir tavırla. Yüzünde hafif bir sırıtış vardı, gözleri tıpkı benimkiler gibi parlıyordu ve yüzü aydınlıktı.

"Böyle susacaksan, evet, hep konuşmalısın."

———

bu bolum bolum istiypruz diyenlere gelsin en ateslisinden geldi

optum sizi iyi geceler gunaydin iyi aksamlar

rolling in the deep | cameronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin