25 • Suya Düşen Hayaller.

462 63 32
                                    

Çocuklar artık yavaş yavaş onlara yardımcı olabilecek ve işlerine yarayabilecek eşyaları, silahları toplamaya başlamışlardı. Hyunjin ve San bu işi kolayca yürütebiliyorlardı çünkü San bu tesisi avucunun içi gibi biliyordu. Kimseye belli etmeden, sakince kaçacaklardı buradan. Hyunjin hâlâ Jeongin'in yokluğunun yarasını hissediyordu. Ama Jeongin'in bunu yapabilecek kadar cesur ve yürekli olması bir yandan da ona ışık tutuyordu. Onun anısını her zaman yaşatacağına kendine yemin etti. Sürekli Jeongin olsa böyle yapardık diye içinden geçiriyor ve ona göre kendine düşenleri yapıyordu. Jeongin'in yokluğu bile onu ayakta tutabilecek kadar güçlü bir bağdı onlarınki.

Jisung ve Minho yemekhanede diğerlerinin gelmesini beklerken sohbete dalmışlardı. Normal şeylerden -ne kadar normal olabilirse- bahsediyorlardı. Onları dinleyenlerin olduğunun farkındaydı çünkü ikili. Hiçbir şeyi riske atamazlardı. Minho, bütün bu olanların dışında Jisung ve kendisini düşünüyordu. Bu ilişki nereye gidecekti? Bir gelecekleri var mıydı? Bu korkunç dünyada ona bu kadar bağlanması ne kadar doğruydu. Aklına sürekli olarak Hyunjin ve Jeongin geliyordu. Paranoya asla peşini bırakmayacak bir gölgeydi. Oysa Jisung, sadece hayatta kaldıkları an kadar mutluydu ve bunu yaşamaktan mutluydu. Bu zıtlıkları onları birbirine çeken en yegane detaydı.

Çocukların geri kalanı da yemekhaneye geldiklerinde, sessizce yemeklerini yemeye koyuldular. Bu sırada Profesör girmişti içeriye. Hyunjin ile göz teması kurutmaktan çekinmedi, tehdit ediyordu bakışları ile ama Hyunjin umursamadı. Ne de olsa bu gece onu son görüşü olabilirdi, kurtuluyorlardı buradan. Hyunjin'i izleyen sadece Profesör değildi ayrıca, San uzaktan gözetliyordu. Kötü bir niyeti yoktu sadece Hwang'ı anlamaya, çözmeye çalışıyordu.

Herkes normal bir şekilde yemeklerini yemiş, odalarına çekilmişlerdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde uyanık olan sadece onlar ve nöbetçilerdi. Her şey hazırdı. Ya bu gece kaçacaklardı ya da burada öleceklerdi. Dikkat çekmeden, sessizce ve tek tek buluşma alanlarına gittiler. Chris ve Minho planlarını defalarca anlatmışlardı ama üstünden geçmenin bir zararı olmadığından yine tekrarlıyorlardı. San'ın en son gelmesi Seungmin'i rahatsız etmişti ama şimdi şüphenin pençesine düşmenin sırası değildi.

Her şey tamamdı, San yolu göstermek için önden gidiyordu çocuklar da onu takip ediyorlardı. Karşılarına çıkan nöbetçileri mecburen öldürüyor ve saklıyorlardı. Bunu yapmak zorundalardı. Uzun bir yolun ardından binanın altına girip, gizli geçiti kullanmaya başladılar. Bundan sonrası kolaydı. Karanlık yerini ay ışığına bırakmaya başladığında, çıkışa geldiklerini anladılar. San gülümseyip hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi vakat gördüğü beden ile gülümsemesi solmuş, olduğu yerde kalmıştı. Çocuklar neden durduğuna baktıklarında, hiç ummadıkları kişiyi gördüler. Profesör kapının önünde duruyordu.

"Gezintiye çıkıyorsunuz ama bana haber vermiyorsunuz. Ah.. siz gençler hep heyecan peşindesiniz. San'a güvenerek hayatınızı benim ellerime teslim ettiniz. Sizlerle çok eğleneceğiz."

~~~~~

Hai! Döneceğimi ama bunun ne zaman olacağını bilmediğimi söylemiştim. Sonunda yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Hâlâ sabırla bekleyenler varsa, çok teşekkür ederim. O zaman bu bölüm fic'e geri dönüşümün habercisi olsun. <3

Apocalypse. ┇Minsung.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin