Jisung'un ameliyatının üstünden bir hafta geçmişti. Eskisinden daha iyiydi ve çocuklarla sohbet edebiliyordu. Ayağa kalkmak istiyordu ama çocuklar ona izin vermiyordu. Jisung, ilk müdaheleyi Hyunjin'in yaptığını duyunca çok şaşırmıştı. Üstelik yarasını Jeongin dikmişti. Bir veteriner hekimliği okuyan öğrencinin yarasını dikmesi çok tuhaf gelmişti. Yine de onlara minnettardı. Çocuklar odadan çıktığında yine yalnız kaldı. Gözlerini boş duvarlarda gezdirdi. Başına bu tür şeylerin gelmesindan dolayı sıkılmaya başlamıştı. Zombiler bir yanda, düşmanları bir yandaydı. Kendi kötü şansı yüzünden çocukların da başını derde sokuyordu. Onlar gerçekten iyi insanlardı ve bunları yaşamayı hak etmiyorlardı. Kaldığı odanın kapısı açılınca o tarafa doğru baktı. Minho'nun geldiğini görünce kendini düzeltmeye çalıştı.
"Hey, uzanmaya devam et. Nasılsın? Çocuklar geldi ama ben gelemedim. Chris ile diğer adamlarla konuşmaya gitmiştik. Şanslıyız ki bize kamyonet verecekler."
Jisung tebessüm etti. Evet, buradan birlikte gideceklerdi. Çocuklar onu arkada bırakmayacaklarını söylemişlerdi.
"İyiyim.. ama biraz yürümek istiyorum. Böyle yatmak hiç bana göre değil."
Minho, Jisung'un yatağına oturdu. Ne yapabileceğini düşünürken onun koluna girdi ve yatakta doğrulmasını sağladı. Yürümesine yardım edecekti.
"Tutun bana."
Jisung bir süre nereye tutunacağını düşündükten sonra kolunu Minho'nun boynuna doladı. Minho o tutununca bir kolunu beline sarıp diğer eli ile kolunu tuttu. Böylece birlikte ayağa kalkabilmişlerdi. Jisung sendeleyince Minho onu daha sıkı tuttu. Şimdi odada birlikte yavaş adımlarla yürüyorlardı. Jisung hırslı biriydi. Yarası ona pes ettirecek değildi. Hem, ayağa kalkmaya çabalamasa çocukların bütün çabalarını boşa çıkarmış olacaktı. Bunu onlara yaşatmak istemedi. Elini duvara yaslayıp soluklandı.
"Odadan çıkmayalım istiyorsan, bugünlük bu kadar yeter."
Jisung hayır anlamında başını salladı. Kendini zorlamak istiyordu. Minho onu kırmayıp kapıyı açtı ve odadan çıktılar. Yemek zamanı olduğu için herkes yemekhane kısmındaydı. Jisung, Minho'ya çocukların yanına gitmek istediğini ve onlarla birlikte yemek yemek istediğini söyleyince büyük olan gülümsedi. Bu, Jisung'un onu gülümserken ilk görüşüydü. Minho onun bu isteğini kırmadı ve yemekhaneye gittiler. Çocuklar yemek yiyip sohbet ederken Chris onlara doğru gelen ikiliyi fark etmişti. Diğerlerine onları işaret ettiğinde hemen kapıya doğru baktılar. Jisung'un ayakta, yürüyebildiğini gördüklerinde mutlu olmuşlardı. Minho onu sandalyeye oturturken fazlasıyla dikkatliydi. Yanındaki boş yere oturdu.
"Size yemek alayım."
Felix koşarak onlar için yemek almaya gitti. Jisung kendini buraya, onların yanına ait hissetmeli miydi? Onlar çoktan kabullenmiş gibi duruyorlardı. Her şey normalmiş gibi sohbet ediyor, eğleniyorlardı. Sanki dışarıda yaşanan bir kıyamet yok, hayatta kalma mücadelesi vermiyor gibiydi. Belki de şimdiye kadar yaşıyor olmalarının sebebi buydu. En derinlerde korkuyla devam ediyorlardı ama birbirlerine destek olabilmek için hepsini görmezden geliyorlardı. Kötü olan ne varsa onları bir dolaba kapatıyor gibilerdi. Yemeğini yerken sadece bunları düşündü Jisung. Onlara yakışan biri olacaktı. İzlendiğini hissedince başını çevirdi. Minho ona bakıyordu. İkisi de bakışlarını çekmediler.
"İyi ol."
Jisung'un gülümsemesi genişlemişti bunun üzerine. Yüzündeki aptal gülümseme ile arkasına yaslandı. Bu sırada ona bulaşan Hyunjin ile atışmaya başlamıştı. Tek huzursuz olup, belli etmemeye çalışan kişi Christi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apocalypse. ┇Minsung.
Fiksi PenggemarArtık dünya eskisi gibi değildi. Zombiler, tehlikeli çeteler ve hayatta kalma mücadelesi. Bütün bu vahşi duyguların içinde diğer insani duygulara yer var mıydı? Çift: •Minsung