İstiladan 24 Saat Önce
Minho.Sevgilisinin dudağından öpüp yataktan kalkan Minho, direkt olarak duşa girdi. Bugün bitirmesi gereken bir tablosu vardı. Yiyiyor, içiyor, sevişiyor ve çizim yapıyordu. Bütün hayatı bu şekildeydi. Hayatındaki tek insan da sevgilisiydi zaten. Dağınık, ışık görmeyen bir evde yaşıyordu. Bazen sevgilisi bu dağınıklık içinde kedilerinin nasıl kaybolmadığını sorguluyordu. Evi toplamak istediğini söylese de Minho buna asla izin vermiyordu. Eğer evi toplarsa, düzeninin bozulacağını falan söylüyordu. Üstelik Minho'nun yaptığı tabloları görmeye de izni yoktu. Garip bir düşünce yapısı vardı ama yine de onu seviyordu. Minho duş aldıktan sonra yeni kıyafetlerini giyip, kedilerinin kahvaltısını verdi. Onlar en kötü zamanda ayakta durmasını sağlamışlardı. Tek tek başlarını sevdikten sonra kendine kahve yapmıştı. Pencereye yaklaşıp, perdeyi araladı. Güneş gerçekten sinirlerini bozuyordu bu yüzden fazla bakmadan koltuğa oturup kahvesini yudumladı. Yerdeki boyalarına bakarken düşüncelere daldı.
Sevgilisinin çizimlerini görmesine izin yoktu çünkü içerikleri görmesini istemediği türdendi. Tek açıklaması buydu. Geçmiş senelerde eski sevgilisine göstermişti ve ayrılma sebepleri olmuştu. Onun hiç sanata ve sanatçıya saygısı olmadığını düşünmüştü. Eskiler aklına gelince güldü. Sevgilisinin geldiğini görünce gülümsemesi genişledi. Onu kucağına çekip, öptü. O farklıydı.
"İşe geç kalıyorum. Şimdi gitmem lazım."
Tekrar öpüştüklerinde sevgilisi ayaklandı ceketini giydikten sonra son kez Minho'ya baktı.
"İlaçlarını almayı unutma, Bay Lee. Seni seviyorum."
"Unutmam, ben de seni seviyorum."
Sevgilisi evden çıktıktan sonra hemen kendine bira açtı. İlaçlar mı? Onlar sadece Minho'yu uyutuyordu. İlham perilerini de öldürüyordu ayrıca. O sakinleştirici saçma şeyleri içmeyecekti.
İstiladan 24 Saat Önce
Jisung.Jisung, alıcı ile buluşmak için her zamanki yerinde bekliyordu. Her zaman riskli işlere karışan bir tipti. Çoğu zaman onu abisi kefaletini ödeyerek içerden çıkarırdı. Ama bir gün bunun kesileceğini biliyordu. Sonsuza kadar abisi ona bu şekilde destek olup, arkasını kollayacak değildi. Eğer bir de ailesi bütün bunları duyacak olursa içerde kalmak için polislere yalvarması gerekebilirdi. Kendi kendine ıslık çalarken alıcının yaklaştığını gördü. Cebindeki uyuşturucu paketini avcunun içine aldı. Adam ona doğru geldiğinde tokalaşıyormuş gibi yapıp parayı ve uyuşturucu paketini değiş tokuş yaptılar. Göze batmamak adına biraz sohbet ettikten sonra ikisi de kendi yoluna gitti. Parayı saydıktan sonra sırıtarak bir şeyler yemek için fastfood dükkanlarından birine girdi. Varlık içinde yokluk çekiyor tanımı tamamen Jisung ile uyuşuyordu. Elinden gelse babasını yumruklayarak öldürmek istediğinden görüşmeyi tercih etmiyordu ama bunun yanında babasından fazlasıyla korkuyordu.
Yemeğini aldıktan sonra büyük bir keyifle yemeye başladı. Sağlıksız şeyleri seviyordu çünkü tadları sağlıklı yiyeceklerden daha güzeldi. İnsanlara onları zehirleyen şeyler satıp, ondan kazandığı para ile karnını doyurması başkalarına adice gelebilirdi ama o sadece kendi işine bakıyordu. Masasına gelen adama dik dik baktı. Abisiydi ve ona öldürücü bakışlar atıyordu.
"Her seferinde beni nasıl bulabiliyorsun?"
"Bulurum ben senin abinim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apocalypse. ┇Minsung.
Fiksi PenggemarArtık dünya eskisi gibi değildi. Zombiler, tehlikeli çeteler ve hayatta kalma mücadelesi. Bütün bu vahşi duyguların içinde diğer insani duygulara yer var mıydı? Çift: •Minsung