- Bölüm 2 -

438 20 4
                                    

Multimedia - Dicle Özay.

Bu bölümü #ÖzgeCanAslan anısına yazıyorum.

Masada gördüğüm kişi o olamazdı , olmamalıydı. Bana hayatımın şokunu yaşatan insan olamazdı. Beni hayattan soyutlamayı başaran insan şuan burada olmamalıydı. Tam 1 yıl önce tek masumluğumu elimden alan insan burada olmamalıydı. Bana tecavüz eden insan karşımda oturmamalıydı.Onu hatırlamıştım çünkü bana o iğrençliği yapmadan önce yüzünü beynime çok iyi kazımıştım bundan 50 yıl sonra da görsem yine hatırlardım.

 O günden sonra uzun bir süre kimseyle konuşamamıştım ben. Yaşadığım o korku dolu anları kimseye anlatamamıştım. Korkmuştum,insanların beni yargılamalarından , beni suçlamalarından , bana acıyan gözlerle bakmalarından , dışlamalarından korkmuştum. Anneme dahi anlatamamıştım. Kendime bile itiraf edemezken başkasına nasıl anlatırdım.

 1 YIL ÖNCE....

"Anneeee ben biraz dışarıda dolaşıcam belki akşam Utku'larda kalırım haberin olsun."

Annem Utku'da kalmama bir şey demezdi . Onu tanıyordu , güveniyordu ve çok seviyordu. Babamsa zaten benimle ilgilenmezdi. Yıllarca eve gelmeyim yine de sormazdı. Hiçbir zaman onun o çok sevdiği kızı olamamıştım. İşleri her zaman benden önce gelirdi. Bazen keşke diyorum , keşke benimle ilgilense , beni kısıtlasa , düşünse ... Ama bu isteklerim hep keşkelerle kalıyor.

" Tamam kızım . Sonra görüşürüz."

Annemin sesiyle düşüncelerimden kurtulup ayakkabılarımı giydim. Hava yağmurlu gibi göründüğü için yağmurluğumu da alıp dışarı çıktım.

Sahil kenarına geldiğimde bir banka oturdum . Yolda gelirken mis gibi kokan sımsıcak kestaneleri görünce dayanamayıp kestane de almıştım. Kestaneleri yanıma koyduktan sonra denizle karışmış kestane ve yağmur öncesi kokusunu içime çekerken rahatladığımı hissettim.

Ne zaman içim daralsa buraya gelir ve saatlerce denizi izler kokusuyla mayışırdım . Beni rahatlatırdı .

Elime bir kestane alıp soydum ve yemeye başladım. Yerken , babasının elini tutmuş küçük bir kız gördüm . Babası ona bir şeyler anlatıyor kız da gülüyordu. Kız birden babasının elinden kurtulup bi yere koşmaya başladı . Nereye koştuğuna baktığımda az önceki uğradığım kestaneciye gittiğini gördüm. Tekrar babasına baktığımda cebinden bi kaç lira çıkarıp elindekileri sayıyordu. Sanırım parası yoktu .

Az önce satın almış olduğum kestaneleri aldım ve banktan kalkıp küçük kızın yanına gittim.

"Merhaba küçük hanım isminizi öğrenebilir miyim , lütfen?"

Bunları söylerken kızın yanına çömelmiştim. Boylarımız da eşitlenmişti.

"Meraba abla benim adım Esma senin adın ne? "

o bunları söylerken babası da yanımıza gelmişti ve adının Esma olduğunu öğrendiğim çocukla birlikte bana merakla bakıyordu. Adama gülümsedim ve tekrar Esma'ya dönüp

"Benim adım da Dicle . Ben az önce buradan biraz kestane aldım , sanırım biraz fazla almışım yiyemedim de sana vermek istedim."

dediğimde kız babasına baktı . Babası da al dermiş gibi başını sallayınca Esma direkt bana dönüp

"Çok isterim , teşekkür ederim ."

deyip elimdekileri aldı.

"Rica ederim tatlım . "

Babasına baktığımda teşekkür ederim dermiş gibi gülümsedi ben de aynı gülümsemeyle karşılık verip tekrar Esma'ya döndüm . Yanaklarını sıktım ve sulu bir öpücük kondurdum. Sonra veda edip oturduğum banka döndüm.

Saflığın Gölgesinde -ASKIYA ALINDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin