Multimedia - Koray Kaya
Uyandığımda her yerim ağrıyordu. Kollarım , boynum , parmaklarım , omuzlarım ... Ama bu ağrılara rağmen gayet iyi dinlemiştim. Yatağımın üzerinde doğruldum ve ayaklarımı yatağımdan aşağı sarkıttım. Evime nasıl geldiğim ve bu odaya nasıl çıkarıldığım hakkında hiçbir fikrim yoktu açıkçası merak da etmiyordum. Yatakta biraz daha oyalandıktan sonra banyoya doğru ilerledim ve elimi yüzümü yıkadım. Duş almam gerekiyordu ama şimdilik bunu yapmak istemiyordum. Belki bir kaç şey atıştırdıktan sonra yapabilirdim.
Banyodan çıkıp aşağı kata doğru ilerledim. Her ne kadar dinlemiş olsam da hala uyumak istiyordum bu yüzden yere bakarak yarı uyur şekilde merdivenleri inmek zorunda kalmıştım. Son basamağında kafamı kaldırmamla gördüğüm ' İYİ Kİ DOĞDUN DİCLE' yazısı , etraftaki süsler , hazırlanmış yiyecekler ve içecekler dikkatimi çekmişti. Bugünün tarihini bilmediğim için hemen koşarak odama çıktım ve telefonumu aradım. Bulduğumda ekranda 7 Mayıs yazıyordu. Yani bu hazırlıkların hepsi dün yapılmıştı ama ben Çınar Bey'in o saçma işleriyle uğraştığımdan bana hazırlanan süpriz yarım kalmıştı. Ben de o gün işleri bitirmenin derdinde olduğum için doğum günümü tamamen unutmuştum. Salak kafam. Yılda bir kere gelen o günü unuttuğum için oldukça pişmandım. Tamam oradan çıkmam imkansıza yakındı ama belki kendime bir pasta getirtip kendi kendime kutlayabilirdim. Yapmadığım şey değildi. Bu yıl arkadaşlarımla kutlama imkanım vardı. Sağolsun Çınar Bey yine hayatıma bir pürüzlük katmayı başarmıştı. Bir insanın yaptığı her hareket mi karşısındakini üzerdi?
Oflayarak aşağı indim ve mutfak dolabından sandviç yapmak için bir kaç malzeme çıkardım.
Sandviçlik ekmeğin içine beyaz peynir , domates , salatalık ve salam koyduktan sonra kapattım ve dolaplardan bulduğum mumu üstüne yerleştirdim. Doğum günümü , partimi ve pastamı kaçırmış olabilirdim ama ufakta olsa bir kutlamayı hak ediyordum. Bunun için ufak bir sandviç de yeterdi.
Mumu yaktığımda ' İyi ki doğdun Dicle' diye şarkı söylemeye başladım. Tabi söylerken yüzümde herhangi bir mutluluk belirtisi yoktu. Bir dilek tutup mumu üfledim. Daha sonra sandalyeye oturup pastamı - sandviçimi - yemeye başladım. Yerken gerçekten acıktığımı fark ettim ve o bittikten sonra bir tane daha yapıp yedim. Fiziğim güzel olduğu için yerken pek dert etmiyordum.
Kahvaltımı yaptıktan sonra odama çıkıp bir kaç parça kıyafet alıp banyoya doğru gittim. Bir duş alsam iyi olacaktı.
Küveti doldurmak gibi bir niyetim yoktu . Hemen duş alıp çıkmak ve uyumak istiyordum.Daha doğrusu biraz daha kaçırmış olduğum doğum günümü düşünüp kendimi üzmek istemiyordum.
Suyun sıcaklığını ayarladıktan sonra sırtımı duvara yasladım ve biraz bekledim. Arkadaşlarım doğum günümü hatırlamıştı bu iyi bir şeydi. Hatta çok çok iyi bir şeydi. Ama ne annem ne de babam ikisi de hatırlamamıştı. Biricik kızları umurlarında bile değildi. Belki de babam o tarihe bir çok kez lanet etmiştir.
Duştan çıktıktan sonra bu konuyu daha fazla düşünmemeye karar verdim ve yatağıma doğru ilerledim. Yatmaya niyetlenmiştim ama çalan telefondaki zil sesim buna engel olmuştu. Arayana baktığımda rehberimde kayıtlı olmayan bir numara olduğunu gördüm. Bilmediğim numaraları açmak gibi bir niyetim yoktu. Bu yüzden açmayıp yatağa döndüm. Zaten telefon susmuştu.
Kafamı yastığa koyduktan bir beş dakika sonra kadar tekrar çaldı. Baktığımda yine aynı numara arıyordu. Pes ederek açtım ve " Efendim. " dedim. Bu efendim nezaket dolu bir sesten çok uzaktı. Hatta kısa kes gibi tonlamayla söylenmişti.
" Yarım saate oradayım. Güzel bir şekilde giyin seni bir yere götüreceğim. İtiraz etmek gibi bir şansın yok."
Ardından telefon yüzüme kapanmıştı. Arayanın ses tonu oldukça tanıdık geliyordu ama tam olarak anlayamamıştım. Tanımadığım biri için de süslenecek değildim. Tekrar yatağa döndüğümde gelen mesaj sesiyle elimdeki telefona bakıp mesajı okudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saflığın Gölgesinde -ASKIYA ALINDI-
ChickLitDayanma gücümün son noktasındaki dert. Nefes aldıkça beni ölüme daha çok tetikleyen bir dert. Aslında bu şey bir dertten çok beni her nefes alışımda yiyip bitiren sadist bir gerçek. Bu sadist gerçek fırsatını bulduğu her anda karşıma çıkıp benim can...