Multimedia - Dicle'nin elbisesi ve saçları .
Yağmurun bedenimi ıslatmasına , rüzgarın saçlarımı savurmasına , dalgaların içimdeki anlam veremediğim hissi körüklemesine izin vermiş bir şekilde, denize karşı bir banka oturmuş öylece denizi izliyordum.
Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Uzun zamandır burada oturuyordum. Çınar o koridorda bana ' Boş versene senin nasıl bir fahişe olduğun bu saatte burada bulunmandan belli zaten. Seni önemsemek gibi bir hata yapmayacağım. Ne yaparsan yap.' deyip çekip gitmişti. Ben de her zamanki gibi sahil kenarına atmıştım kendimi.
Sırf barda bulunuyorum diye fahişe demişti bana. Bunu hak etmiyordum. Fazlasıyla gururuma dokunmuştu. Bara giden kızlara fahişe gözüyle bakmak da ne demek ? Belki içki içip rahatlamaya gelmişlerdi , belki sevgilisiyle eğlenmeye gelmişlerdi , belki de benim gibi zorla getirilmişlerdi. Ama bu sebeplerden hiçbiri o kişilerden birinin fahişe olduğu anlamına gelmiyordu.
" BEN FAHİŞE DEĞİLİM. "
Etraftan yükselen kahkaha sesleriyle bunu içimden değil de bağırarak etrafa söylediğimi fark ettim. Utanarak başımı öne eğdim ve eve doğru ilerlemeye başladım.
Ada
Karşımda bir kızla konuşan Koray sinirlerimi bozmak için gayet yeterli bir sebepti benim için. Buraya geldiğimden beri beyefendinin bir kızla fingirdeşmesini izliyordum. Koray pek yakın olmasa da kız sürekli olarak sırnaşmaya çalışıyordu. Yanımdan geçen garsondan bir içki alıp sonuna kadar içtim ve derin bir nefes alıp ikisinin yanına doğru ilerledim. Ne olacaksa olsun artık. Bu manzaraya daha fazla katlanamazdım , çok bile beklemiştim. Türk kızıyım oğlum ben. Sevdiğimi kimseyle paylaşamam. Kıskanırım.
" Sarışın yelloz sen bana baksana bir. "
Kızın bana dönmesiyle özenle fön çektirmiş olduğu çakma platin sarısı saçlarından tuttuğum gibi yere yatırdım ve yumruklamaya başladım. Yüzünü tırnaklamayı da es geçmiyordum tabi.
" Sen - yumruk - benim sevgilime - yumruk - nasıl - tırnak - yavşarsın lan fahişe ? "
O beyaz tenindeki kızaran tırnak izlerim o kadar güzel duruyordu ki. Daha fazla tırnaklayasım geliyordu. Hayır bir de gri lens takmış. Çıkarıyım mı oları he? Pis fahişe çıkarıyım mı güzünü parmaklayarak ?
Yüzüne tırnaklarımı geçirirken her ne kadar
" Bu benim için , bu doğacak çocuklarım için , bu Koray'a dokunduğun için. " diyerek Türk Filmleri'ni anımsatmak istesem de önemli bir iş başında olduğum için küfredip yüzüne darbe indirmekle yetindim.
Birinin beni belimden tutup kaldırmasıyla kıza vurma işlemim yarıda kalmıştı. Ama ben daha hırsımı alamamıştım ki.
" Ne yaptığını sanıyorsun sen ? "
Koray'ın söylediği cümle sinir kat sayımı iyice artırmıştı. Ne demek ne yaptığımı sanıyorum ben ? Lan o kız sana yavşıyordu.
" Sevgilime yavşayan sürtüğe ders veriyorum ne var ?"
Kızın ayaklanıp
" İnanmıyorum Koray. Senin sevgilin mi vardı? - tokat- Bakalım babam bunu duyunca sizin şirketinizin son hali ne olacak? " deyip gitti
Bir dakika bir dakika sevgilime tokat attı. BENİM SEVGİLİME TOKAT ATTI. Şimdi sana o tokadı sana yedirirdim de dua et ki daha önemli bir işim var.
Yavaş yavaş kızın söylediklerine yoğunlaştığımda ' Senin sevgilin mi vardı? ' cümlesi kafama yeni dank etti. Hırsımla Koray'a dönüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saflığın Gölgesinde -ASKIYA ALINDI-
ChickLitDayanma gücümün son noktasındaki dert. Nefes aldıkça beni ölüme daha çok tetikleyen bir dert. Aslında bu şey bir dertten çok beni her nefes alışımda yiyip bitiren sadist bir gerçek. Bu sadist gerçek fırsatını bulduğu her anda karşıma çıkıp benim can...
