Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
Katsuki koşarak yurda gitti ve merdivenlerden ikişer ikişer çıkarak Luna'nın odasının önüne gitti.
Hızlıca kapıyı çalmaya başladı, "Luna!"
"Luna! Aç kapıyı!"
İçeriden hiç ses gelmiyordu.
Sinirle kapı koluna tekme attı, kapı açıldığı an içeri baktı. Ama etraf bomboştu.
Kaşlarını çatarak odadan çıktı ve telefonunu çıkarıp rehberden "Güzel Şizofren" e tıklayarak onu aradı. Telefon 3. çalışta açıldı.
Okulun bahçesinde yurda doğru ilerlerken telefonumun çalması ile telefonumu cebimden çıkardım.
Katsuki arıyordu.
Yutkunarak aramayı açtım ve telefonu kulağıma dayadım. "Alo?"
"Luna! Hay sikeyim neredesin sen?!"
"Ben şeydeyi-"
"Yurtta değilsin! Okulda değilsin! Nereye gittin sen?!"
Yurdun bahçesine girdiğimde o anda Katsuki'de kapıdan çıktı.
"Katsuki..."
Katsuki'nin gözü direkt bana döndü. Beni gördüğü an telefonu elinden bırakarak bana koştu ve beni kendisine çekip sıkıca sarıldı.
"Şizofren demiştim... Değilmişsin."
Gözlerim şaşkınlıkla aralandı, "Sen... Hatırlıyor musun?"
Sessizlik oldu.
"Katsuki? Hatırlıyor musun?"
Bedenimi ondan çektim.
"Hatırlamıyorum." sesi bir fısıltıdan farksızdı.
Tüm hayallerim suya düşmüş gibi hissediyordum.
Bir saniyeliğine gelen heyecan, üzüntüye dönüşmüştü.
"O zaman... Nasıl?"
"Denki'nin aptal teorileri ilk kez bir işe yaradı." başını yerden bana çevirdi.
"Hafızam gelmiyor ama... En azından sana ne olduğunu biliyorum."
"Hay sikeyim!" sinirle saçlarımı karıştırdım.
"Hafızam gelmiyor mu? Hafızan nasıl gelmiyor! Nasıl getireceğim!"
"Bilmiyorum, ben..."
"Beni hatırladın sandım! Biri sonunda beni hatırladı sandım, sen beni hatırladın sandım!"
Gözlerimden yaşlar akarken bir süre öylece yüzüme baktı ve kolumdan tutarak beni kendisine çekti.
Yanağım göğüsüne yapışmış şekilde ağlıyordum.
Saçlarımı yavaş yavaş okşarken hemen yanımızdaki ağaca sırtını yaslayarak oturdu. Ben de onunla beraber oturdum.
Bacaklarının arasında, hâlâ ona sarılır vaziyetteydim.
"Hafızalarımız nasıl gelecek bilmiyorum. Ama en azından kim olduğunu biliyorum."
"Tamam, dur şimdi. Sen öldün, ve melek seni mi diriltti?"
Denki'nin milyonuncu kez sorduğu soruya iç çekerek başımı salladım.
"Bakın, parktaki villain saldırısında öldüm. Daha sonra dirildim ama 2 hafta geçmişti ve kimse beni hatırlamıyordu. Aynı şu anki gibi."
Denki Katsuki'ye dönünce ben de Katsuki'ye döndüm.
Kendisi hiç ilgilenmiyormuş gibi önündeki bir kase cocopopsu yiyordu.
"Katsuki! Biraz bizi ciddiye al!"
Ağızını cocopops ile doldurup bana baktı.
Birkaç saniyede ağızındakini yutarak sırtını sandalyeye yasladı.
"Olayın nasıl olduğunu anladık." işaret parmağı ile şakağına vurdu. "Tek sorun hafızalarımız. Ve bu olayı nasıl diğerlerine anlatacağımız."
"Diğerlerine anlatırsak yemin ederim üçümüzü de şizofren sanarlar."
Denki'nin dediği şeye gülerek Katsuki'nin kâsesini önüme çekip bir kaşık ağzıma aldım.
"Siz ikiniz bir şekilde beni daha çok hatırlıyordunuz. Sanırım en yakınlarım olduğunuz için. Ama diğerleri beni o kadar çok hatırlamıyor. Bir yolunu bulup hafızalarınızı getirmem gerek."
"Luna, baksana."
Katsuki'ye döndüm, o sırada kâseye kaşığı batırıp bir kaşık daha almaya hazırlandım.
"Sen ölmeden önce... Sevgili miydik?"
Elimdeki kaşık kâseye düştü, istemsizce gülmeye başladım.
"Hayır, maalesef."
"Ne? Neden?!" resmen şoka girmiş gibiydi.
Öne doğru eğilmiş, kaşları havaya kalkmış şekilde bana bakıyordu.
"Ben nereden bileyim? Sevgili olmadık işte. Ama flört gibi bir şeydik."
"Ben yine en yakın arkadaşındım ama. Di mi? Di mi lan?"
Denki kolumu dürterken ona döndüm, "Evet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionLuna, bir gün gece parktayken bir villainin saldırısına uğrayarak orada ölür. Ama bir melek, onu tekrardan hayata döndürür, hem de o öldükten 2 hafta sonraya. Luna parktaki bankta uyandığında hayatı tamamen değişmiştir. Çünkü kimse onu hatırlamıyord...