"Felix! Felix! Felix, bir bekler misin?"
"Hayır!"
Felix hiç umursamadan arkasını kalabalığa dönmüş sinirle ilerlerken Changbin de arkasından seslenerek koşuyordu. "Ya Felix, gerçekten haberim yoktu!" dediğinde Felix omuz silkti ve beresini başına takıp kucağındaki ekmek torbasına daha sıkı sarıldı.
Sabah erkenden kalkmış, kahvaltıya ekmek almak için aşağıya meydana fırına inmişti ve Changbin'i de görünce ona selam vermek istemişti ama Changbin bir kızla konuşuyordu.
Ve kız bitmemiş bir ilişkileri olduğunu söylemişti.
Bunun üzerine şaşkınlıkla elindeki torbayı düşürmüş, Changbin de onu görmüştü. Neydi? Neden böyle hissetmişti, kızın saçlarını çekmek istiyordu ama neden istiyordu bunu bilmiyordu.
Kıskanmıştı belki de.
Evet, evet. Kıskanmıştı.
"Hey!"
Changbin sonunda ona yetişip kolundan tutarak yavaşça kendine çevirdiğinde Felix gözlerine baktı. "Changbin bırakır mısın? Eve gitmek istiyorum."
Aslında tam da evlerinin önündelerdi ama bunu Changbin'e söylemeyecekti. Changbin omuz silkti. "İlk önce konuşalım mı bir?"
"Neden?" demiş ve sinirle ayağını yere vurmuştu. "Benimle gelip flörtleşiyorsun ama aynı zamanda başka biri hatta kızla da ilişkini bitirmemişsin. Cidden kimi kandırıyorsun?"
"Ya kimseyi kandırmıyorum ki!" Changbin ayağını yere vurdu aynı onun gibi. İkisi de on yaşında kavga eden iki çocuk gibiydi. "Evet, eski sevgilim o. Ama cidden onun diğer kafile ile geldiğinden haberim yoktu. Ayrıca cidden ayrıldık, onunla ayrılmasam neden senden hoşlanayım ki?"
"Benden mi hoşlanıyorsun?"
Felix gözlerini büyütmüş, saf bir şaşkınlık sorarken Changbin kafasını salladı. "Evet. Belki erken gibi ama cidden evet."
Bu yaşına kadar ona Chan ve Jeongin yettiği için daha önce hiç sevgili yapmamıştı Felix, elbetteki hoşlandığı kişiler olmuştu ama bu hep kendi içinde kalmıştı. Ama Changbin geldiği günden beri bu davranışları ile onun kafasını karıştırıyordu.
Evet, insanlardan çok çabuk etkilenen biriydi.
Ağzını açıp bu kafa karışıklığın ona söyleyecekti ki, "Felix?" diyerek aralarına dahil olan diğer sesle ikisi de şokla kafasını oraya çevirdi.
"Hyung!"
Chan, tek elini kapının pervazına koymuş merakla onlara bakıyordu. Changbin'in evlerinin önünde olması da ayrı bir detaydı ama buna takılmayarak kardeşine baktı. Basılma duygusu ile korkan Felix bağırarak tepki vermiş ve, "Ne yapıyorsunuz burada?" diyen abisine karşı omuz silkmişti.
"Hiç. Hiç! Changbin öyle bir şey demek için gelmişti de gidiyordu, hadi git Changbin. Git."
"Öyle mi?"
Chan, Changbin'e karşı sorduğunda evin içinden çıkan Jeongin, "Aa yapışkan çocuk," diyerek Changbin'e laf atmıştı. Changbin içinden küfür ederken Chan Jeongin'e baktı.
"Yapışkan çocuk mu?"
"Evet. Felix'e evlenme teklifi ediyordu sürekli."
"Hayır!"
"Hayır!"
"Ne hayır ya?" Jeongin şaşkınlıkla sordu. "Adın Changbin değil mi senin? Heh, evet. Ediyordu hyung."
Changbin, "Şakaydı o Jeonginciğim," diyerek dahil olmuş onu umursamayan Jeongin ise omuz silkerek geri evin içine girmişti. Chan hallerine göz devirdi. Felix yanına geldiğinde, "Yolda karşılaştık," diye dürüst olmuş sonra da kapıda duran çocuğa bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
keep of something, seungchan ✓
Fanfictionömrü kısa renkli kelebekler gibi, ateşe uçarız belki. | şizoid kişilik bozukluğu, psikolojik