Selammm, özlediniz mi bu fici
Ben özledim 🤧🤧🤧🤧🤧
***
Chan, dün gece Seungmin ile geç saatlere kadar Norveç sokaklarında dolaşmalarından dolayı oldukça geç uyanmıştı bugün. Bu yüzden uyandığında Felix'i salonda televizyon izlerken buldu.
"Günaydın abiş," dedi ağzına meyve atarak. Uzandığı yerden hafifçe doğruldu. "Kahvaltı hazır. Ayrıca Seungmin aradı, sen uyanmayınca ben açtım uyuduğunu söyledim. O yüzden telefonun burada."
Chan, "Tamam bebeğim," diyerek uyku mahmurluğu ile gözlerini ovalayıp banyoya girdi. Ayılmak için güzel bir duş almış, ardından üstünü giyinip salondan telefonunu alarak mutfağa geçmişti. Felix'in hazırladığı kahvaltı masasına otururken kenara bırakılmış sıcak kahve ile gülümsedi.
Kardeşi yine onu düşünmüş, o duştan çıkana kadar kahve yapmıştı kendine gelsin diye.
"Şebek," diye mırıldandıktan sonra telefonunu karşısına koydu ve sevgilisini aradı. Görüntülü aramayı Changbin'in aşkı sayesinde zar zor açan Seungmin hala gülüyordu aramayı yanıtladığında.
"Changbin, Changbin hadi bak git biraz da Hyunjin'e sarıl."
Chan kıkırdadı. Changbin, Seungmin'in üstüne eğilip ona sıkı sıkıya sarılıyor, Seungmin de buna gülüyordu. İçi sıcacık olurken Changbin, "Selam!" diye konuşmuştu Chan'a doğru. Chan kahvesini içerken elini kaldırdı. "Selam Bin. Günaydın."
"Ohoo, gün ayalı çok oldu. Hadi ben gidiyorum Hyunjin'i delirtmeye, görüşürüz!"
O selam verip kadrajtan koşarak çıkarken Seungmin arkasından, "Koşma!" diye bağırmış, arkadaşı tamamen uzaklaştığında sevgilisine bakmıştı. "Günaydın!"
"Günaydın sevgilim."
"Ay," Elini kalbine attı. "Bir anda çok güzel hissettim."
Seungmin'in verdiği tepki ile Chan daha çok gülerken kahvesini kenara bırakıp telefonu daha doğru bir konuma yerleştirdi. "Çok güzel hisset sen," deyip kahvaltısını etmeye başladı. "Beni aramışsın, uyuyordum. Bir şey mi oldu?"
"Felix söyledi. Yo hayır, sadece uyuyup uyumadığını merak etmiştim vee baktım ki uyuyormuşsun."
Zaten az uyuyordu ve gece de geç saate kadar dışarı da olunca Seungmin haklı olarak merak etmişti. Kendisini yatağına atıp telefonunu havaya kaldırırken Chan da keyifle kahvaltısını yapıyordu.
"Bugün balık tutalım mı?" dedi Seungmin heyecanla. Hep Felix'i tutarken gördüğü için çok merak etmişti, Minho da Kore'deyken çok balık tutmaya gidiyordu bu yüzden heveslenmişti.
Chan kafasını salladı. "Olur güzelim, Felix'e sorayım ben bir."
O, "Felix!" diye kardeşine bağırırken Seungmin gelen güzelim hitabı bile bayılıyor gibi yapıp tekrardan kendini yatağa bırakmıştı. Chan ona kahkaha attığı sırada Felix, "Efendim!" dedi karşılık olarak.
"Bebeğim, olta takımların nerede? Göle gideceğiz bugün."
Felix, göl kelimesini duyar duymaz meyve tabağını kenara bıraktı ve koşarak mutfağa geçti. Hızla Chan'ın kucağına oturmuş, "Balık mı tutacağız?" demişti. "Ay yani tutacaksanız ben de gelebilir miyim, geleyim mi Seungmin?"
"Soruyor musun şapşal?" Seungmin kıkırdayınca Felix hevesle ellerini birbirine vurdu ve ekrandan ona öpücük attı. "İyi ki abimin sevgilisisin sen ya, çok seviyorum seni Seungminnie! Ben gideyim Changbin'i arayım, abi Changbin de gelsin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
keep of something, seungchan ✓
Фанфикömrü kısa renkli kelebekler gibi, ateşe uçarız belki. | şizoid kişilik bozukluğu, psikolojik