1.7

6.5K 855 392
                                    

"Bugünkü gezi neden akşam?"

Hyunjin merakına engel olamadan sorarken Chan ellerini montunun cebine yerleştirip, "Sürpriz," diyerek gülümsedi. Tüm herkes hocalarla beraber burada, kaldıkları yerden biraz daha uzaklaşmış sadece tek katlı ahşap evlerin olduğu düzlük bir alana gelmişlerdi.

Felix neşe ile el çırptı. "Bugün size kuzey ışıklarını göstereceğiz!"

"Hadi canım?"

"Evet!" dedi sevgilisine doğru. "Birazdan başlayacak, herkes otursa güzel olur. Hyung! Ben Changbin'in yanına gidebilir miyim?"

"Git bakalım," dedi Chan onun saçını okşayıp. "Ayrıca seninle konuşacağız, benimle paylaşmadığın şeyler varmış gibi hissediyorum."

Felix gülüp, "Chris!" deyip onun yanağını öpmüş sonra da koşarak sevgilisinin yanına gitmişti. Changbin'in kolunun altına girip göğsüne doğru yaslanırken kafasını kaldırıp gökyüzünü incelemeye başladı.

Birazdan ışıklar başlayacaktı.

Chan herkesi üşenmeden tek tek sayıp kontrol ederken bu sırada Hyunjin iç çekerek tedirgince ilerledi ve yerde oturan Jeongin'in yanına mesafe bırakarak oturdu. Onun gibi dizlerini kendine çekip ellerini etrafına sardığında Jeongin kafasını ona çevirmişti.

"Daha önce hiç ışıkları gördün mü?"

"Hayır." deyip kafasını salladı. "Jeongin, ben... Özür dilerim. Bilmiyordum o kadar uzun süredir beni-"

Jeongin ona kızmıyordu, sadece üzülmüştü fakat üzüntüsü geçmişti. "Bilmediğini söylüyorsun," deyip gamzelerini göstere göstere sırıttı. "Bu yüzden özür dileme Hyunjin."

"Ama..."

"Ciddiyim, dileme. Hem o kadar kişiyle karşılaşıyorsun okulda, hatırlamaman çok normal."

"Olsun. Yine de özür dilerim."

"Özürünü affettim yakışıklı çocuk."

Jeongin flörtöz bir tavırla göz kırptığında Hyunjin kendini tutamadan kahkaha atmış ve, "Bu hallerin dış görünüşünle uymuyor," demişti. "Çok fazla bebek gibi duruyorsun Jeonginnie."

"Hyunjin, sen bana aşık olmuşsun."

Hyunjin tekrar bir kahkaha attığında Jeongin de gülüp geri kafasını kaldırıp göğe baktı. İkisi sessizce onu izlerken Minho'nun dizinde oturan Jisung ile ikisi de sessizce anın tadını çıkarıyor, Seungmin ise elleri cebinde ayakta en arkada duruyordu.

Chan'ın hal ve hareketlerini izlemek hoşuna gidiyordu, yeni bir hobi edinmiş gibiydi aslında. Dudaklarında ki bağımsız gülüşle yine onu seyre dalmışken, "Başladı!" sözünü duyar duymaz gözlerini yukarı kaldırdı.

Siyah gökyüzü ilk önce mavi, ardından yavaşça yeşil ve mor renklerle renklenmeye başladığında herkes hayranlık nidalarıyla ses çıkarıyordu.

Seungmin de ona dalmışken bir anda beline dolanan elle arkaya çekilip sıcak bedene yaslandığında Chan'ın kokusunu duyar duymaz güldü.

"Nasıl?" dedi Chan ona bakıp. "Anlattığım kadar var, değil mi?"

Kafasını salladı. "Harika bir şey. Keşke Kore'de de olsa."

"Bir vampir olamasakta biz de böyle ender olayları gösteriyoruz işte sana."

Seungmin, bu cümle ile kahkaha atmamak için dudaklarını dişledi. Chan'ın bu halleri cidden çok hoşuna gidiyordu, cümleleri nasıl kullanacağını çok iyi biliyordu.

keep of something, seungchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin