Chan ve Seungmin sessizce şarkıyı dinleyip soğuk havada gölü izlerken Chan onun bu tip şeyleri aşması için neyin gerekli olduğunu düşünüyordu.
Şarkı biter bitmez yavaşça kafasını çevirip yanındaki çocuğun yüzüne baktığında Seungmin'in şarkıya eşlik eden dudakları ağır ağır duraksamış sonra da başını eğmişti.
Cevap vermediği sorunun cevabını şimdi bulmuştu. "İyi etmişsin," deyip Chan'a doğru konuştu ve kulaklığı çıkarıp avuçlarına bıraktı. "Güzel geldi. Şarkıya bayıldım."
"Biliyor gibiydin."
"Sadece tekrarlayan yerlere eşlik ettim, sesin fazlasıyla güzel."
"Oh."
Chan ani gelen bu iltifatla utanırken gülüşünü tutamayıp kıkırdadı. Şarkıyı kendisi yapmıştı fakat pek tanıdığı olmadığı için kaydı sadece Felix, Jeongin ve o üçü yapmıştı.
"Teşekkürler," deyip sözlerine devam edince Seungmin ayağa kalktı. "Hadi montunu giy, cidden hasta olacaksın."
"Seungmin-"
"Pekala," dedi Seungmin göz devirip. "Sen laftan anlamıyorsun."
Chan'ı elinden tuttuğu gibi beklemediği anda ayağa kaldırırken vakit kaybetmeden montu altı birkaç kez silkeleyip temizlenmesini sağladı. Ardından da Chan'ın her iki kollarını da tutarak ona giydirmiş, "İşte böyle," deyip fermuarı çekmişti.
"Hasta olacaksın, yaptığın şey çok güzel evet teşekkür ederim ama kendi sağlığını da düşündüğün bir şey yap bir dahaki sefere."
Chan ellerini cebine atarken kıkırdadı. "Bir daha mı yapayım yani?"
"Sen bilirsin."
Seungmin onun oyununa ayak uydurunca daha çok gülmüştü, ayakta siyah olan gölü izlemeye daldıkları birkaç saniye sonra Chan aklına gelen şeyle, "Bekle burada," demiş ve hızla ilerlemeye başlamıştı.
O giderken Seungmin arkasından iç çekti. "Yine ne yapıyorsun Chan..."
Normalde sorgulardı ama insanlara yardım etmenin onun için herkese yaptığı bir şey olduğunu fark etmişti zaten, bu yüzden üstelemiyordu. Boynunu montun yakalarının içine gömüp sıcak nefesini göğsüne üflerken Chan geri gelmiş elindeki iki sandviçten birini ona uzatmıştı.
"Bu?"
"Polse," dedi açıklamak için. Seungmin üstünden dumanlar çıkan sosise baktı. "Waffle içine sosis konmuş gibi duruyor."
"Aslında evet fakat meyveler yerine baharat var, dene. Sevecek misin bakalım."
"Pekala."
Başını eğip bir ısırık aldığında tat ona kötü gelmemişti fakat bu soğuk havada böylesine sıcak bir şey aşırı güzel gitmişti. "Güzel," deyip bir ısırık daha aldığında Chan memnun bir şekilde güldü ve kendi sosislisini yemeye başladı.
"Bugün," dedi Seungmin bir süre sonra. Aslında baştan beri aklındaydı ama sormaya çekinmişti. "Seni gördüm," deyip ellerini birbirine vurup temizledi. Chan ise onu dinlerken bir yandan yemeğini yiyor bir yandan da soruyu anlamak için kaşlarını çatıyordu.
Görüntünün tatlılığını boş verip yutkundu. "Arkadaşınlaydın."
"Aa evet." Chan güldü. "Çocukluk arkadaşım gelmişti, uzun zamandır görüşmediğimiz için günümü ona ayırmak istedim."
"Yarın sen gelecek misin peki?"
"Bilmem. Geleyim mi?"
"Yani, sen bilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
keep of something, seungchan ✓
Fanfictionömrü kısa renkli kelebekler gibi, ateşe uçarız belki. | şizoid kişilik bozukluğu, psikolojik