Gezi başladığında otobüsle şehir merkezine inmişler Chan'ın ilerlediği yöne doğru ilerleyip onu takip ediyorlardı. Seungmin bugün geziye kendi isteği ile gelmiş ve fotoğraf makinesini getirmişti üstüne üstlük.
Kendi arkadaşları yavaş yavaş onun kendini aşmasına seviniyorlardı bu yüzden utandırmadan onunla beraber eşlik ediyorlardı eğlencesine. Saatler geçmişken kalabalık meydanda Changbin telefonundan eğlenceli bir şarkı açmış Hyunjin ile ikisi insanların ona bakmalarını umursamadan eğlenerek dans ediyorlardı.
Yemek yemek için açık alanındalardı aslında bu yüzden ses sorun değildi, Hyunjin ve Changbin'in kendi aralarındaki bu eğlenceyi Chan ve Felix dahil herkes gülerek izlerken Jisung, "Ben de, ben de!" diye bağırıp ayağa kalktı ve Hyunjin'in elini tutup onunla beraber zıplamaya başladı.
"Bayılıyorum arkadaşlıklarına," demişti Felix yemeğini yerken. "Ne yani, ben sana yetmiyor muyum?" dedi Chan dudağını büzüp çocuksu bir tavırla.
Felix abisinin bu haline gülmüş, "Sana çok aşığım," diyerek sevgisini dile getirmişti. "Heh, böyle," dedi Chan memnun olup. Geri yemeğine dönerken Minho yanında oturan ve dans eden çocukları izleyen Seungmin'in kolunu dürttü.
"Kalk sen de dans et."
Seungmin omuz silkti. "Böyle iyi hyung."
"Eğlen biraz."
"Evet, Seungmin gel hadi!"
Hyunjin, Seungmin'i kolundan tutup kaldırarak az ilerideki müzikale koşarak sürüklediğinde arkadaşının elini tutmuş ve onu dans ettirmeye başlamıştı. Changbin telefonundaki müziği kapattı ve az ileride sokak müziği yapan kişiye baktı.
"Felix'i dansa kaldırsam ne olur?"
"Bence romantik," dedi Minho rahatça. Kafasını eğip yemeğinden bir ısırık aldı. "Senin gibi domuzdan beklenmeyecek hareketler, tuttum bunu Changbin."
"Adi pezevenk."
Jisung sevgilisine kocaman kahkaha atıp onun dizine oturmuş ve kollarını boynuna sarmıştı. Minho düşmesin diye tek eli ile belini tutarken diğer eli ile de yemek yemeye devam ediyordu.
Changbin onların bu hallerine dayanamayarak göz devirdi ve az ileride abisi ile gülerek sohbet eden küçüğüne baktı. "Gidiyorum ben? İzin verir dimi lan Chan hyung?"
"Adam gibi istersen neden olmasın?"
"Şerefsizsin falan ama seviyorum seni Minho."
Changbin son sözünü söyleyip iki kardeşin yanına giderken Minho ona gülmüş, Jisung'u eliyle beslenmiş sonra da odağını tamamen ona vermişti. "Selam," diyerek yanlarına vardı Changbin.
"Selam."
"Selam Binnie!"
"Chan hyung," Elini ensesine attı. "Felix'i şuraya götürebilir miyim?"
Chan ağzının içinde homurdandı. "Benden uzakta yap dedikçe burnumun dibindr bitiyor."
"Ne?"
Gülümsedi. "Felix yemeğini bitirdiyse tabii."
"Bitirdim!" dedi Felix hevesle. "İyi, gidin o zaman." diyen Chan'la teşekkür edip yanağını öpmüş sonra da Changbin ile beraber sokak müziği yapılan yere doğru ilerlemeye başlamışlardı.
Felix kıkırdadı. "Abimin sınırları ile oynuyorsun."
"Bir gün patlayacak, bekliyorum."
Changbin eğlenerek cevap vermişti, müzik yapılan alana geldiklerinde dans eden Hyunjin ve Seungmin'e bakmışlar sonra da Changbin elini Felix'e uzatmıştı. "Benimle dans eder misin gelecekteki kocacım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
keep of something, seungchan ✓
Fanficömrü kısa renkli kelebekler gibi, ateşe uçarız belki. | şizoid kişilik bozukluğu, psikolojik