🐣|2.7

747 43 115
                                        

.

"Bakın anlamıyorsunuz, HAYAT MEMAT MESELESİ YAHU!?"

"Beyefendi müşterilerimizin kişisel bilgilerini çaldınız. Sizi oteli terk etmeniz için son kez uyarıyorum yoksa polis çağıracağım."

"Çağırsana aq"

Kapının önünde duyduğum bağırışmalar beni gözlerimi açmaya zorlarken yatağımdan kalktım. Yanan gözlerimi ovalayıp lavaboya ilerledim. Yüzüme soğuk su çarptım. Koyu kumral saçlarım dağılmıştı, bileğimde ki siyah toka yardımı ile saçlarımı dağınık bi topuz yaptım ve lavabodan çıktım.

"Polis gelene kadar aşağı katta bekleseniz iyi olur."

"Ya çekilsene sen artık şurdan, aaa! Dırdırdır konuşuyorsun. Susmuyorsun. Müşteriler sana lanet edecek ya sen ne biçim çalışansın!?"

Odamın kapısını açtığım an gördüğüm manzara beni şaşırtsa da uyku mahrumu yüzümden pek bir şey anlaşılmıyordu.

Bora önünde duran kadını sollayıp kolumu tuttuğu gibi "Bakın bu benim sevgilim işte neden inanmıyorsunuz!? Polis falan çağırıyorsunuz. Yazık günah değil mi bana?" diye uzun cümleler kurmaya başladı.

Kadın bana bakarken "Evet o benimle..." dedim.

"Arkadaşınız kim gelirse gelsin bilgilerinizi vermememizi söylemişti Esen hanım. Bade hanımın babası biliyor sadece yerinizi."

"Anladım, bir sorun yok. Gidebilirsiniz."

Bora giden kadının arkasından el hareketi çekicekken kolunundan tuttuğum gibi otel odasına çektim ve kapıyı kapattım.

"Vay hızlı mıyız sanki biraz?" derken sırtı duvara yaslı bir şekilde önümde duran Bora'ya göz devirdim.

Geri çekilip yatağıma doğru bir kaç adım attım ve kenarına ulaştım.

Aklıma kadının dediği şeyler geldi. Demek bu otel Bade'nin babasının zincirinde ki otellerden biriydi... Pekala bu iyiliği yaparken bırakıp gitmemeyi de akıl edebilirdi.

"Ne düşünüyorsun kelebeğim?"

"Susmanı, Bora."

"Yalnız gri eşofman takımınla da ayrı güzelsin of."

"Siktir- doğru."

"Güzel olduğun konusunda hemfikir olmamız hoş"

"Öyle değil, yani güzel değilim. Yeni uyandım. İki dakika susarsan mutlu olabilirim."

Bora ağzına parmaklarıyla fermuar çeker gibi yaptıktan sonra sol gözünü kırptı ve cam kenarında duran tekli koltuğa oturdu.

Bavuluma uzanıp bir kaç kıyafeti elime geçirdim, lavaboya girip üzerindeki lerden kurtuldum. Pantolonumu ve üzerimi giyindikten sonra acele ile dağınık topuz yaptığım saçlarımı açtım. Aynanın yanında duran tarağıma uzanıp saçlarımı taradıktan sonra eşofmanlarımı alıp lavabodan çıktım.

Eşyalarımı bavuluma yerleştirdim. Komidinin üzerinde duran kol çantamı aldığımda arkamdan "Gidiyor muyuz?" diye soran Bora'yı duydum.

"Gidiyorum, gidiyorsun. Ayrı ayrı."

"Ha şey diyorsun... 'Yolumuz ayrı biliyorum' ama ben de 'ölmeden son bir defa," sözlerini tamamlamadan önce elini belime sarıp "...belini kavrasam yeterrr' diyorum." dedi. Gülümseyip bana yaklaştığında elimi yüzüne koyup geri çekilmesini sağladım.

"Hayır daha çok, 'Daha da uzamadan git, ne istiyorsan al götür yanında bırakma bana.' diyorum."

"Peki... Sen kazandın." dediğinde kapıya doğru dönmüştüm ki o an ayaklarımın yerden kesilmesini beklemiyordum.

"Bora indir beni!" diye bağırdığımda beni dinlemeden omzuna atmıştı resmen.

"Sus bak yoksa düşersin, zaten ne biçim bi kelebeksin anlamadım. Uçmayı da bilmiyorsun."

"Bora!!"

Odadan çıktığımız an bağırmayı bıraktım çünkü yanlış anlaşılma durumunda polis ile uğraşmak istemiyordum. Otel kalabalığında onca kişinin arasından geçerken utandığım için başımı eğip saçlarımın yüzümü kapatmasına izin verdim.

Ben sırtındayken "Şimdi öğrenelim bakalım senin derdini..." diye mırıldanan Bora'ya gözlermi tekrar devirdim. Anlaşılan günlerim Bora ile bu şekilde geçicekti ve ben bir süreliğine de olsa alışmalıydım.

.

Esen'in kıyafetleri/

Esen'in kıyafetleri/

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Vote ver yorum yap.

Civcivim |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin