Final🦋♡🐣

823 42 30
                                        

.

Yeni yeni kendini soğuğa adamış olan mevsimin rüzgarı çıplak tenime deyip yakıyordu. Üzerimde ki askılı, dizlerime kadar uzanan beyaz elbiseye ve incecik yağan yağmura aldırmadan uçurumun kenarında oturuyordum.

Üşümek, üzüntü, keder, umutsuzluk, mutsuzluk, ağrı, acı...

Hiç birini hissetmiyordum sanki.

Veyahut hiç bir şey hissetmeyeceim bir yola gireceğimden bilinç altım beni buna hazırlamıştı. Beynim bana oyun oynuyor da olabilirdi.

Hiç bir şey istemiyordum.

Yalan söyledim.

İstediğim bir şey var...

Biri... Bora. Ölmeden önce beni bir kere öpsün isterdim. İlk ve son kez değse dudakları dudaklarıma... Birazdan kendimi koca bir boşluğa bıraktığımda, bu sefer zihnimdeki boşluklara düşüşlerim gibi sonuçlanmayacağını biliyordum. Bu yüzden ona mesaj atmıştım.

Bir veda için. Belki de vedadan çok daha fazlası. Ya da sadece ölmeden önce onu sevdiğimi benden duydun istedim.

Onu cidden seviyordum... Kendime gelemesem de ona olan hislerimi kendimden bile önce buldum. Yıllardır beni kurtarmasını ölmemmiş olmasını dilediğim annemi bile siktir ettim ve Bora'ya sığınmak istedim.

O bana antidepresanların en güzeli, insanların en kusursuzu, bakışları en başka olan bir kurtarıcıydı.

Onu sevdiğimi... Benden başka...

Benden başka... Bade biliyordu. Laf arası dalgınlığım ile dudaklarımın arasından kaçıvermişti.

Bade, onu da bırakıyordum. Bu yaptığıma ister bencilce desinler, ister korkaktı desinler, ister iyi ki desinler... Ne derlerse desinler Bade "Umarım orada mutlusundur." benzeri bir şey söyleyecek. Eminim. Çünkü yaşadıklarımı ve bu dünyada cidden yaşayamadığımı benden bile iyi bilen tek insan oydu.

O benim kardeşimdi.

İyi, kötü, beraber, ayrı bir çok anımız oldu. Her seferinde beni mutlu edebilen biriydi. Hep umudum olan biriydi. Ona minnettardım. Ve kahroluyorum... Kahroluyorum çünkü ona, bana verdikleri karşısında bir şey veremedim.

Bir şey veremeden yaşadığım yetmezmiş gibi onu bırakıp gidiyordum.

Özür dilerim Bade... Dayanamıyorum.

2yıl önce

30lu yaşlarının sonlarındaki kadın her zaman olduğu gibi yatağından nefretle kalkmıştı. Yattığı yataktan, bulunduğu odaya, üzerindeki eski hırkadan ayağındaki terliklerle kadar sesli bir şekilde lanet ederken kapının çalması onu ayrı sinirlendirmişti.

Evvelki gece kadın için iyi geçmemiş, üstüne üstlük bulunduğu mekanda üzerinden kalkamayacağı kadar bütük miktarda borç edinmişti.

Sinirle odasından çıktı. Bir hışımla açtığı kapının ardında üvey kızını görünce kıpkırmızı kesilmiş yüzü ve çatık kaşlarıyla üzerini süzdü.

Bileğinden koparmak istercesine kavradı ve içeriye çekti. "Bu kılık kıyafet ne Esen hanım?" dedi azarlar biçimde. Sesi gerektiğinden fazla çıkmıştı. Esen'in ise elleri titriyor, eteğinin ucunu çekiştirmeye çalışıyordu.

Üzerinde ki fırfırlı beyaz etek ve kolları dantelli beyaz buluz, bembeyaz teniyle uyum içindeydi. Bu şekilde ancak meleklere benzediği söylenebilirdi.

Civcivim |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin