Sen Denize Değil Deniz Sana Benziyor

10.1K 1K 439
                                    

Kanıtlamak istercesine çiçeğin yapraklarını gösteriyor, toprağını okşuyordu.

"Güzel değil mi? Bakamamış mıyım ona? Büyütememiş miyim gülümü?"

Jungkook kafasını sağa sola salladı. "Çok güzel bakmışsın gülüne. Ama seni tanıdıktan sonra bal çocuk, her şey çirkin geldi gözüme. Senin yanında her şey sönük kalıyor."

Jungkook'un 'güzel' olarak adlandırdığı sınırı alt üst etmişti Taehyung. Zirvede Taehyung varken artık kimse o sınırı geçemezdi.

Taehyung utançla alt dudağını dişlerken, hızla kafasını gülüne çevirmiş son gaz gülüyle ilgilenmeye devam etmişti.

"Sen nasılsın Taehyung? Gülün iyi gözüküyor. Peki ya sen? İyi misin?"

Taehyung kafasını Jungkook'a çevirmeden aşağı yukarı salladı. "İyiyim. Artık hasta değilim. Tekrardan çok teşekkür ederim Jungkook. Benimle ilgilendin."

Asıl Jungkook teşekkür etmek istedi. Seninle daha fazla vakit geçirdim, asıl ben teşekkür ederim, demek istedi.

Taehyung gülünü son kez sevip ayağı kalktı. Elinin tersiyle alnına düşmüş kumral saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmaya çalıştı; ama yapamadı. Jungkook gülümseyip elini Taehyung'un saçlarına koymuş, bal saçları Taehyung'un kulağının arkasına sıkıştırmıştı.

"Şey, ben ellerimi yıkayayım. Hemen, gelirim."

"Tamam," dedi Jungkook ve Taehyung eve girdi.

Bir süre sonra Taehyung evden çıkmıştı. Bahçedeki sandalyeye ikisi de oturup sohbet etmeye başladılar.

Aslında Jungkook'un aklında, Taehyung'la tanıştığından beri bir soru vardı. Daha fazla içinde tutamadı Jungkook.

"Taehyung?"

"Hım?"

"Senin sevdiğin biri var mı?"

Taehyung kocaman gülümsedi. İşte o zaman Jungkook üzülmüştü. İlk defa Taehyung gülerken, üzülmüştü Jungkook.

Düşünmeden edemedi Aklına geldiğinde bile böyle güzel gülüyorsa...

Kalbine bir şey saplanmış gibi hissetmişti Jungkook.

"Var! Gülümü seviyorum, pamuğu seviyorum, Bella'yı seviyorum, bahçemdeki çiçeklerimi seviyorum, huysuz Yoongi'yi seviyorum. Aslında kedim beni pek sevmez, ama ben yine de onu seviyorum." Her sevdiği canlıyı söyleyince elindeki bir parmağı avucuna itiyor, aynı zamanda kafasını aşağı yukarı sallıyordu.

Jungkook, Taehyung'un tatlı görüntüsüne gülümseyip içinden hahladı. Jungkook o anlamda dememişti.

Taehyung, sonra Jungkook'a bakıp, "Bir de seni seviyorum," demişti.

Arkadaşça.

Arkadaşça anlamıştı Jungkook, ki, Taehyung da arkadaşça söylemişti; ama yine de Jungkook'un kalbi Seoul'u turlamışcasına depar atıyordu.

Taehyung'un arada saydığı bir kız ismi ve erkek ismi Jungkook'un dikkatini çekmişti.

"Bella kim?"

"Benim, kedim. Onun adı Bella."

"Peki ya Yoongi? Yoongi kim?"

"O da benim huysuz kedim."

"Huysuz kedin, seni neden sevmiyormuş bakalım?"

"Çünkü ne zaman, eşi Bella'yı sevsem ya da yavrularını sevsem beni tırmalıyor ve evin etrafında üç tur beni peşliyor. Kimseye söyleme ama çok kıskançtır kendisi," derken elini ağzına kapatmış, kıkırdamıştı Taehyung.

Defective • Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin