Yoongi Taehyung'un saçlarına ellerini koydu ve karıştırdı.
Taehyung kaşlarını çattı. "Ya~ Yoongi saçlarımı bozmasana! Yapma lütfen. Birazdan Jungkook gelecek, saçlarım dağınık mı olsun?"
Kıkırdadı Yoongi. "Bozulmadı, bozulmadı merak etme. Hâlâ çok güzeller. Hem Jungkook seni her halinle güzel bulur, bilmiyor musun?"
Kocaman gülümsedi Taehyung. "Evet! Haklısın! Biliyor musun Yoongi, ben Jungkook'u çok seviyorum! Böyle... Çok fazla! Anlatmak istiyorum, ama yapamıyorum," dedi üzgünce. "Ona olan sevgim, aşkım o kadar büyük ki ölçemiyor, anlatamıyorum."
Taehyung'un kucağında duran kedinin kafasını okşadı Yoongi. "Hım... Demek çok seviyorsun?.."
"Evet!"
"Ne güzel."
"Senin de sevdiğin biri var mı? Ama Jungkook'la ben gibi. Yani arkadaşına olan sevgi gibi değil... Anladın beni değil mi?"
Kıkırdadı Yoongi. "Anladım, anladım. Anlamaz olur muyum! Ama ben asla sizin sevginiz kadar sevemem. Zaten hiç öyle biri de olmadı. Yani sevgilim oldu ama sanırım gerçek değildi aramızdaki bağ... Aslında bir kız sevmiştim, ama ilk okuldan. İlk aşk diyorlar galiba!"
"Evet, öyle diyorlar!.."
Şimdi ikisi de sustu. Taehyung gülerek kucağındaki kedinin tüylerini okşuyordu, kedi ise huzurla mırıldanıyordu. Kafasını Taehyung'un küçük göbeğine sürtüyor, iyice Taehyung'un dibine giriyordu.
Sonunda Jungkook da geldiğinde yaptığı ilk şey sandalyede oturan Taehyung'un her iki yanağını da öpmek oldu.
Kocaman şekilde gülümsedi Taehyung. "Hoş geldin prensim! Çok özledim seni~"
"Ben de seni çok özledim Tatlı Güzel'im!"
Yoongi ikisine kısa bakış attıktan sonra konuştu: "Ben gideyim, belki yalnız falan kalmak istersiniz... Zaten ben de Taehyung'u görmeye gelmiştim. Gördüğüme göre artık gidebilirim..."
Jungkook kafasını salladı. "Tamam."
"Güle güle Yoongi! Yine gel, olur mu?"
Yoongi, Taehyung'un elini tutarak cevapladı: "Yine geleceğim!" dedi ve gitti.
"Ne konuştunuz?" diye sordu Jungkook. Yanlış anlaşılma olmasın, kıskandığından dolayı sormadı Jungkook, gerçekten merak ettiği için sordu.
"Hiç~ öyle havadan sudan! Ha, bir de şey sana olan sevgimi anlattım biraz... Daha doğrusu anlatamadım," dedi gülerek.
Onların arasındaki bağ gerçekti. Onlar aşkı harcayanlardan değildi. Onlar öylece her şeyi ayrılıkla bitirmezdi. Onların arasındaki bağ çok güçlüydü, çok kuvvetliydi.
Taehyung kucağındaki kediyi Jungkook'a doğru uzattı. "Sevsene Jungkook! Al, hadi!"
Kedi patilerini Jungkook'a doğru uzatarak miyavladığında Jungkook gülümseyerek kediyi eline aldı ve tüylerini sevmeye başladı.
"Bu biraz fazla yapışkandır... Yani seni bırakmak istemeyecektir Jungkook!" derken kıkırdadı ve devam etti: "Ama kesinlikle haklı! Ben de olsam, ben de seni bırakmak istemezdim!"
Gülümsedi Jungkook ve bir kez daha Taehyung'un yanağını öptü. "Böyle konuşma Tatlı Güzel! Yoksa sana dair hiçbir şey kalmaz ortada! Yerim seni!"
Gülümsedi Taehyung. "Uhm... Prensim sizin konuştuklarınız yanında benimkiler hiç... Ben asla sizin kadar güzel konuşamayacağım."
Şimdi kedinin annesi ve babası gelince yavrularının tanımadığı bir insanın, bir kokunun üzerinde oturduğunu gördüklerinde sinirle ve korkuyla Jungkook'un pantolonuna tırmanmaya çalıştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defective • Taekook ✓
FanficGörme engelli Taehyung'un karşısına bir mucize çıkmıştı. Bir anda hayatına Jungkook çıkagelmişti. Jungkook, Taehyung'un hayatını değiştirecekti.