"Anahtar nerede güzelim? Ağlama artık, lütfen."
Bu çok zordu. En yakın arkadaşını kaybeden birinin öylece hemen her şeyinin geçmesini ya da alışmasını bekleyemezdiniz.
İki kere üst üste nefes çekti içine Taehyung. Kalbi çok acıyordu."Anahtarım... Bilmiyorum. Ben, onu kaybettim. B-belki de evde unutmuşumdur."
Jungkook, Taehyung'un ellerini dudaklarına yaklaştırdı. Her iki elinin avuçlarıma öpücüklerini bıraktı. Avuç içleri hâlâ gülü kokuyordu.
"Lütfen, teklifimi kabul et Taehyung."
Henüz ağzından çıkmayan teklifi anlamayan Taehyung sorusunu yöneltti: "Ne teklifi?"
"Benimle kal. Aynı evde yaşayalım. Hem hazır anahtarını da kaybetmişsin..."
Fırsattan yararlanma değil de daha çok teklifi nasıl edeceğini bilememekti Jungkook'unki.
Taehyung dudaklarını bükerken kafasını iki yana salladı. Bu evi bırakamazdı.
Değerlerimizin anıları vardır, anılarımızdan ise çıkardığımız dersler vardır.
Ev demek basit kalır. Ama küçük, altın sarısı saçlı Taehyung ve büyükannesinin geçirdiği neşeli vakitlere sahiplik etmiş ev... İşte bu paha biçilemez!
Her bir karışını, her bir zerresini ezberlediğin, geçtiğin, dokunduğun yerlerde aklına anıların gelir.
Küçük Taehyung, büyükannesiyle evinin bahçesine tohum ekiyor. Bu da bir anı. Küçük Taehyung, kaybolan tavşanı bulmak için evden kaçıyor ve geri döndüğünde babası tarafından dövülüyor. Bu da anı. Küçük Taehyung ağaca tırmanıyorken yere düşüyor ve dizlerini kanatıyor. Bu da bir anı elbette.
Taehyung bu anıları, evi, bırakmak istemiyor.
Bir soru sormak istiyorum. Dürüst olun, lütfen. Kötü anılarınızı unutmak istiyor musunuz? İstiyorsanız, neden?
Cevaplar üzerine gidemesem de en azından Taehyung'un düşüncelerini size anlatabilirim. Unutmak. Tabii kötü anıları unutmak aklımızdan geçmiştir. Peki ya sonradan bu anıyı unutmaktan vaz geçmemizi sağlayan nedir? Belki de hâlâ unutmak seçiminde kararcısınızdır.
Şöyle ki, Taehyung tahtaya kalkarken, yere düştüğünde arkadaşlarının ona alayla gülmelerini unutmak istemiyor. Taehyung babasından yediği dayakları unutmak istemiyor.
Ama neden?
Çünkü Taehyung ders çıkarıyordu. Başta söylediğim gibi " Değerlerimizin anıları vardır, anılarımızdan ise çıkardığımız dersler vardır."
Taehyung o günden sonra saklanmayı öğrenmeye başlamıştı. Ya o günü unutsaydı? Ya hergün, her zaman o anıları tekrar yaşayıp ders çıkaramadan üst üste kalbine oturan acılarına yenileri eklenseydi? Hayır, istemedi Taehyung. Unutmak istemedi. Hatırladı. Zor zamanları ona hep bir ders olmuştu. Eğer unutsaydı öğrenemeyecekti hayatın zorluluğunu. Anlayamayacaktı, her şeyi temiz, sütten çıkmış ak kaşık sanacaktı. Oysa bilemeyecekti sadece hayatın kabasının temizlendiğini. İnmeseydi derinlere, bilemeyecekti aslında hayatın yalancı olduğunu. İnmeseydi derinlere asıl kirliliği göremeyecekti. Ders çıkaramayacaktı.
Bana göre hayat, kabası temizlenmiş bir evdir.
Taehyung ise kabasından fazlasını görmüş, küçük, altın sarısı saçlı çocuktur.
Bu yüzden Taehyung unutmak istemedi.
"İstemiyorum Jungkook. Burası bana babaannemden kalan tek şey artık. Burası benim hayatım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defective • Taekook ✓
FanfictionGörme engelli Taehyung'un karşısına bir mucize çıkmıştı. Bir anda hayatına Jungkook çıkagelmişti. Jungkook, Taehyung'un hayatını değiştirecekti.